Habertürk yazarı Hakan Özenen, araç satışlarıyla ilgili olarak, “Belli bir kilometreye varmadan satılamaz” kaydıyla, kiralamak üzere ve indirimli olarak satın alınan lüks araçların kilometresini artırarak satmak moda" dedi. "Bu ticaretin tek kaybedeni devlet oluyor" ifadesini kullanan Özenen, "20 bin Euro fatura değeriyle ithal edilen bir araç perakende müşterisine 30 bin Euro’dan toplu alım yapan müşteriye ise 25 bin Euro’dan faturalanıyor Bu durumda 1.6 litre motor hacimli olduğunu varsayacağımız bu aracı perakende müşterisi alacak olsa 19 bin 560 Euro vergi alacak olan devlet, araç toplu halde 5 bin Euro indirimle satıldığı için 16 bin 300 Euro vergi alabiliyor" diye yazdı.
İkinci el araçta kilometre düşürmeye 7 yıla kadar hapis cezası veriliyordu.
"Kiralama şirketlerine araç satan üretici ve distribütörlerin hem bayilerini, hem de markalarının ikinci el değerini korumak ve toplu olarak sattıkları bu araçların ikinci ele ‘hemen’ düşmesini engellemek için aldığı önlemlerden biri de belli bir kilometreye ulaştıktan sonra satılmaları şartını koymak" diyen Özenen, "Ancak pazardaki tek büyük alıcı da bu şirketler olup, bu şirketlerin sunduğu fiyatlar da perakende müşterisinin işine gelince önlemler de pek işe yaramıyor. Eskiden kilometresi düşürülmüş araçların satıldığı galerilerde, şimdi ‘sıfır’ olduğu halde kilometresi artırılmış lüks otomobiller müşteri bekliyor" ifadesini kullandı.
Hakan Özenen'in, "Kilometre artırıp satmak lüks araçta avantaj oldu" başlığıyla yayımlanan (11 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
Geçmiş yıllarda suç sayılan, araç kilometresini azaltarak satma çoktan ‘out’ oldu. Şimdi onun yerine “Belli bir kilometreye varmadan satılamaz” kaydıyla, kiralamak üzere ve indirimli olarak satın alınan lüks araçların kilometresini artırarak satmak moda.
Kiralama şirketlerine araç satan üretici ve distribütörlerin hem bayilerini, hem de markalarının ikinci el değerini korumak ve toplu olarak sattıkları bu araçların ikinci ele ‘hemen’ düşmesini engellemek için aldığı önlemlerden biri de belli bir kilometreye ulaştıktan sonra satılmaları şartını koymak. Ancak pazardaki tek büyük alıcı da bu şirketler olup, bu şirketlerin sunduğu fiyatlar da perakende müşterisinin işine gelince önlemler de pek işe yaramıyor. Eskiden kilometresi düşürülmüş araçların satıldığı galerilerde, şimdi ‘sıfır’ olduğu halde kilometresi artırılmış lüks otomobiller müşteri bekliyor.
Satan çok memnun, alan zaten memnun
Kiralama şirketleri toplu alımlar yaptıkları için araçları marka ve modellerine göre değişmekle birlikte yüzde 20’yi aşan oranlarda ucuza satın alabiliyorlar. Bu oranlar yılın ilk yarısında daha düşük, markaların pazar payı yarışının kızıştığı yılın son aylarında ise daha yüksek olabiliyor. Ana firmalar örneğin 20 bin Euro fatura ile ithal edilmiş olan bir aracı perakende kullanıcıya 30 bin, 1000 adet ve üzeri alım yapanlara ise 25 bin Euro’ya faturalıyor. Toplu alımların adedi arttıkça fiyat ucuzluyor. Düşen fiyata rağmen ithalatçı adet yaptığı, bayi yıl sonunda bonusunu alacağı büyük satış rakamlarına ulaştığı, kiralamacı da indirimle aldığı aracı birkaç ay içinde henüz hiç bakım ihtiyacı olmadan, MTV tahakkuk etmeden ve henüz 2 yıla yakın garantisi varken çoğu zaman satın aldığı değerin üzerine sattığı için memnun oluyor. Tüketici de, anahtar teslim fiyatı 150 bin TL olan aracın aynı donanım özelliklerine sahip ama sadece birkaç bin kilometre yapmış, hatta hiç yapmamış versiyonunu yüzde 20’ye varan indirimle satın aldığı için durumdan şikâyetçi olmuyor.
Pazarın tabiatını etkilemez
Otomotiv sektörü temsilcileri her ne kadar bu durumun, bir kısım bayiyi olumsuz etkilediğini bilinse de, pazarın sağlığını bozacak seviyede olmadığını belirtiyor. Yüksek indirimli toplu satışların aynı zamanda kendi bayisi de olan distribütörler tarafından yapıldığına dikkat çeken sektör yetkilileri, yıl sonuna yüksek hedef koyan ve ana markadan bu yüksek hedef karşılığında yüksek bonus sözü alan markaların başvurduğu bu yöntemin, geniş bayi ağı olan markalar tarafından yapılmasının söz konusu olamayacağını belirtiyorlar.
İndirim nasıl oluşuyor?
Kiralamaya yoğun olarak araç veren ve Almanya’da üretim yapan A markası üç modeli için yüzde 5, 6 ve 7 oranlarında indirim veriyor. Bu araçlara bir de aynı oranlarda toplu satışı yapan bayinin indirimi eklendiğinde indirim oranı yüzde 14’leri bulabiliyor. Aynı ülkede üretim yapan B markasında ise indirim modele göre değişmekle birlikte yüzde 18-19’ları buluyor. Her iki marka da kiralamak üzere sattıkları araçların 6 bin kilometreye ulaşamadan satılmaması şartını koyuyor. Bazı markalar kilometre şartına bir de süre ekliyor. Kiralanmak üzere satın alınan araç bu kilometre dolmadan satılmak istenirse kilometre manuel olarak artırılarak perakende müşterisine devrediliyor.
Sistem nasıl işliyor
Toplu alım yapan kiralama şirketleri, bu araçları kiralamak üzere satın alıyor. Esas itibarıyla bir finansman yönetim şekli olan kiralama, kiralama şirketlerine aynı zamanda KDV mahsup etme ve ÖTV’yi de masraf gösterme gibi avantajlar sunuyor.
Örneğin kirada 10 bin adet aracı bulunan bir şirket bu araçların kiralama faturalarına yansıttığı KDV’yi devlete yatırdığından, devletten KDV alacaklısı oluyor. Sıfır kilometre olarak satın alınan araçların KDV’leri de bu alacağa mahsup ediliyor. Bu şirketler araçlara ödenen ÖTV’yi de masraf olarak gösterebildiklerinden, satın alınan araçların maliyetleri, perakende satış yapan bir bayinin maliyetinden her halükârda daha düşük oluyor. Bir de bu araçların toplu satın almadan ötürü ıskontolu olduğu düşünülürse, kiralama şirketinden satın alınan bir otomobil bayiden alınan bir otomobile göre çok daha ucuza gelebiliyor.
Pazarı spotçular da büyütüyor
Borusan Manheim Genel Müdürü H. Zafer Terzioğlu, “Şu anda piyasada fiyat artışları durdu ve stabil gidiyor. Buna karşılık spot piyasada ise hareketlilik sürüyor” dedi. Geçen yıl sıfır araç piyasasında 2014’e göre yüzde 10’luk büyüyerek 1 milyon adetlik bir satış rakamına ulaşıldığını ifade eden Zafer Terzioğlu, ikinci el piyasasında ise aynı dönemde yüzde 14 büyüme ve 6.3 milyonluk bir satış rakamı yakalandığını kaydetti. Sıfır ve ikinci el piyasasının Türkiye ekonomisinden daha fazla bir büyüme sergilediğini vurgulayan Zafer Terzioğlu, “Bu hem filo kiralama şirketlerinde adetlerin büyümesi hem de parası olanların ya da kredi kullananların toplu satın almaları ile oldu. Bunu yapan çok sayıda firma var. Toplu araç çekerek spot piyasaya satıyorlar. Bu durum hem sıfırın hem de ikinci elin normalde beklenenden fazla büyümesine neden oldu. Tahminimize göre spot piyasa otomobil pazarının büyümesine yüzde 10’luk ek bir katkı sağladı. Şu an fiyat artışları durmuş ve stabil halde seyrediyor, ama spot piyasa halen hareketli” diye konuştu.
Bu ticaretin tek kaybedeni devlet oluyor
20 bin Euro fatura değeriyle ithal edilen bir araç perakende müşterisine 30 bin Euro’dan toplu alım yapan müşteriye ise 25 bin Euro’dan faturalanıyor Bu durumda 1.6 litre motor hacimli olduğunu varsayacağımız bu aracı perakende müşterisi alacak olsa 19 bin 560 Euro vergi alacak olan devlet, araç toplu halde 5 bin Euro indirimle satıldığı için 16 bin 300 Euro vergi alabiliyor.