CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün katıldığı bir iftarda prompter'ın bozulmasının ardından konuşmasına devam edememesini hatırlatarak, "Camdan konuşanlar bu sorunu çözemez, candan konuşanlar çözer" dedi.
Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına dair yapılan Meclis oylamasında partisi CHP'nin aksine "Hayır" oyu verdiğini hatırlatan İnce, "Bana yanlış yapıyorsun dediler; hayır, dedim. Doğru yapıyorum, dedim. Türkiye'de mahkeme yok ki, yargı yok ki; talimatla hareket ediyorlar. Dokunulmazlıklar konusunda parti yönetimini dinlemedim, doğru yaptım, bugün olsa aynısını yaparım. Siyaset bir risk işidir, cesaret işidir. Bu cesareti göstereceğiz!" diye konuştu.
Kürt sorununun her şeyden önce bir 'ahlak problemi' olduğunu kaydeden İnce, "Ne Kürt kardeşlerime yalan söyleyeceğiz, ne Türklere! Yalan yok! Çözüm yeri TBMM'dir, orada temsil edilen siyasi partiler aldıkları oya, milletvekili sayısına bakmadan eşit üyeyle komisyon kuracağız. TRT kanallarından birini bu soruna tahsis edeceğiz. Bir kanalında sadece bu konuyu tartışacağız, özgürce, herkesin gözünün önünde. 81 milyon ne yaptığımızı bilecek, gizli kapaklı görüşme yok. Edirneli de bilecek, Vanlı da bilecek!" ifadelerini kullandı.
"16 yıldır meydanlarda bağırıp çağıran biri var; şimdi eskimişi değiştirip yeniyi getireceksiniz"
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı İnce, seçim çalışmalarına devam ediyor. Kars'tan sonra Van'da konuşan İnce'nin açıklamalarının öne çıkan bölümleri şöyle:
-Kıştan çıktnız, sobadan kurtuldunuz, mobilyaları değiştirdiniz. Ev size daha güzel gelmez mi? Yeni araba alsanız daha güzel gelmez mi? Yeni elbiseyi aldığınız gün kendinizi daha huzurlu, mutlu hissetmez misiniz? 16 yıldır meydanlarda bağırıp çağıran biri var; şimdi bu eskimişi değiştirip yeniyi getireceksiniz.
-Benim projem 3B, Erdoğan meydanlarda diyor ki, gariban cumhurbaşkanı adayı. Bana! Ben 3 Kasım 2002'de milletvekili oldum, Erdoğan 5 ay sonra. Askere gitseydik benim kıdemim 5 ay daha fazla olduğu için ben çavuş olurdum, o onbaşı. 16 yıldır aynı maaşı aldık; ben gariban oldum da sen nasıl zengin oldun. Aslında ben dünyanın en zengin adamıyım, çünkü ben insanları Türk, Kürt diye, Alevi, Sünni diye, sağcı, solcu diye, kadın, erkek diye ayırmam. Ben 81 milyonu seviyorum. Onun için ben Türkiye'nin en zenginiyim.
"Un var, şeker var yağ var; usta kötü, helva bundan kötü oluyor"
-Avrupa'nın en genç nüfusu var; ova var, göl var... Un var, şeker var yağ var; usta kötü sadece helva bundan kötü oluyor. Almanya'nın yaş ortalaması 40, İsveç'in 45, Türkiye'nin 29. İşte en büyük servet bu. Türkiye'nin en büyük serveti genç nüfusudur. Bunları iyi eğiteceğiz. Ben Van'ın müfettişiydim partide. Sokaklarda gezerken ne kadar genç nüfus olduğunu görüyorum, bu çocukları iyi eğiteceğiz. İyi okullarda okutacağız onları. Ama doların yükselmemesi için, faizlerin düşmesi için, ekonominin düzgün olması için, yoksulluğu kaldırmak için bir büyyük değişikliği beraber gerçekleştireceğiz.
-Yeni dönemde neler olacak anlatayım. Bir, barışacağız. 'Kürt Sorunu' her şeyden önce siyasi ahlak sorunudur! Siyasetçi Van'da Diyarbakır'da geldi, Kürtlerin hoşuna gidecek şeyler söyledi. Ama Edirne'de başka konuştu. Bir yerde milliyetçiliği ayaklar altına aldı, öbür tarafa gitti, huu uçtu. Cumhurbaşkanı olursam, ki inanıyorum olacağıma; ben bu sorunu çözeceğim.
"Ne Kürt kardeşlerime yalan söyleyeceğiz, ne Türklere!"
-Dokunulmazlıklar konusu gündeme geldi, CHP "evet" dedi; ben "hayır" dedim. Bana yanlış yapıyorsun dediler; hayır, dedim. Doğru yapıyorum, dedim. Türkiye'de mahkeme yok ki, yargı yok ki; talimatla hareket ediyorlar. Dokunulmazlıklar konusunda parti yönetimini dinlemedim, doğru yaptım, bugün olsa aynısını yaparım. Siyaset bir risk işidir, cesaret işidir. Bu cesareti göstereceğiz! Ne Kürt kardeşlerime yalan söyleyeceğiz, ne Türklere! Yalan yok! Çözüm yeri TBMM'dir, orada temsil edilen siyasi partiler aldıkları oya, milletvekili sayısına bakmadan eşit üyeyle komisyon kuracağız. TRT kanallarından birini bu soruna tahsis edeceğiz. Bir kanalında sadece bu konuyu tartışacağız, özgürce, herkesin gözünün önünde. 81 milyon ne yaptığımızı bilecek, gizli kapaklı görüşme yok. Edirneli de bilecek, Valı da bilecek!
Erdoğan'ın 'prompter krizi'nin görüntüleri izletildi
-Bu toplumda eğer bu samimiyetle çözemezsek yoksulluktan kurtulamayız. Ben size yürekten, ciğerden konuşuyorum; içimden gelenleri söylüyorum. Konuşma iki şekilde yapılır, küçük notlar alırsın, içinden geldiği gibi konuşursun. Bir de cam var cam, bir orada var, bir burada var. Yazılanları okur, sen de ezbere konuşuyor zannedersin. (Erdoğan'ın dün Diyarbakır'daki iftarda prompter'ın bozulmasının ardından konuşamamasının görüntüleri izletiliyor) Cam bozuldu. Camdan konuşanlar bu sorunu çözemez, candan konuşanlar bu sorunu çözer.
-Çiftçinin borçlarının faizini sileceğimizi herkesin bilmesini istiyorum. En düşük emekli maaşı 1500 lira, asgari ücret 2200 lira olacak. Hayvancılara sesleniyorum: Bir, insanlara ilaç kullanıyoruz, devlet bunların önemli bir kısmını veriyor. Bir de hayvanlara kullanıyoruz. İnsanlara 100 liralıksa, hayvanlara da 5 liralık. İnce'nin cumhurbaşkanlığında hayvanların ilacını devlet bedava verecek. İki, çobanlık deyip geçme. Eğer onlar olmazsa etimiz olmaz; etimiz olmazsa Sırbistan'dan et, Uruguay'dan inek alırız. İstanbul, İzmir, Ankara'daki çocuğumuz et yiyemez. Bizim çobanlarımızı desteklememiz lazım. Bütün çobanların sigorta primlerini devlet ödeyecek.
"Yargıda ne FETÖ'cüler ne Tayyip'in askerleri olacak!"
-İstanbul'a gelenlerin içinde birinci sırada kim var biliyor musun? Vanlılar var. Şu anda Van birinci sırada. Bana ekonomiyi nasıl düzelteceksin diye soruyorlar. Bir, cumhurbaşkanlığı yeminini ettiğim 48 saat içinde OHAL'i kaldıracağız! İki, OHAL kalkınca Merkez Bankası'nı bağımsız hale getireceğiz. 3 ay içinde hukuk sistemini, yargı düzenini düzelteceğiz. Yargıda ne FETÖ'cüler ne Tayyip'in askerleri olacak!
"Türkiye'de şu anda hukuk yok; Erdoğan tutuklayın dediğinde tutukluyorlar"
-Türkiye'de şu anda hukuk yok ki! Erdoğan tutuklayın dediğinde tutukluyorlar, bu kadar basit!
-Birini bir yere müdür, kaymakam yapacağız; diyelim ki yükselteceğiz. Türk mü, Kürt mü diye araştırmayacağız. Alevi mi, Sünni mi, kadın mı, erkek mi diye bakamayacağız. Bir şeye bakacağız, liyakat.
-Türkiye'nin 130 milyar dolar borcu vardı 2002'de, şu anda borcu 450 milyar dolar. Yani Erdoğan, 320 milyar dolar borç almış. İnsan borç alır ama bunu alınca fabrika kurar. O fabrika kurmadı, betona yatırdı betona!
"Vanlı kardeşim, sen geçmesen de İstanbul'daki köprüye para ödüyorsun; Deli Dumrul gibi"
-Bugün siz, Erdoğan'ın İstanbul'da yaptığı köprüden geçtiniz! Geçtiniz mi? Geçtiniz, parasını ödediniz. Çünkü garanti verdi, 40 bin araç geçecek dedi. 14 bin geçiyor, üstünü devlet ödüyor. Vanlı kardeşim, Karslı kardeşim de geçmeden para ödüyor; Deli Dumrul gibi.
-Sen köprü yapamazsın dedi bana; dedim kolay iş betonla kurmak, ben gönüllere köprü kuruyorum gönüllere. Bayramda İstanbul'a gideceksin, Demirel'in yaptığı köprüden bedava geçeksin ama Erdoğan'ın yaptığından parayla geçeceksin. Böyle bir mantık var mı! Demirel'in yaptığından gidiş-geliş 11 lira, Erdoğan'ın köprüden sadece gidiş 114 lira. 114 gidiş, 114 de geliş, 228 lira. Biri 11 lira, biri 228 lira!
"4 parmak gösteren kardeşime sesleniyorum: Bence onu değiştir sen, çünkü dolar 5 oldu"
-Ak Parti'ye oy veren, bana yolda 4 parmak gösteren kardeşime sesleniyorum: Sen soyulduğunun farkında mısın! Erdoğan bir daha kazanırsa dolar 10 lira. Kaçarı yok. Bana yolda 4 parmak gösteren kardeşime sesleniyorum: Bence onu değiştir sen, çünkü dolar 5 oldu.
-Ziraat Bankası'nın görevi çiftçiyi desteklemek. Geçtiğimiz günlerde, bir medya kuruluşu el değiştirdi, satış. Medya kuruluşunu alan kişi, 1 milyar dolar kredi aldı Ziraat Bankası'ndan. 2 yıl ödemesiz. Bu parayı 22 ülkeden topladılar. 1 milyar doları bin tane fabrikaya 4.5 milyon lira verebilirdi. Bin fabrikaya vermedi, 10 bin KOBİ'ye 450'şer bin lira verirdi. 100 bin çiftçiye 45000 lira para verebilirdi. Size 45 bin lira para verildiğinde işinizi göremez misiniz, görürsünüz değil mi! Ama bir kişiye verdiler. Bizim yeni dönemde böyle bir savurganlığa ve ayrımcılığa tahammülümüz yok. Kimseyi ayırmayacağız, başörtülü başörtüsüz; umrumuzda değil.
-Ey benim başörtülü kardeşim kandırılma! İster evinde, ister sokakta, ister devlet dairesinde tak! Yok öyle bir derdimiz. Bunlar sahekarlığı meslek haline getirmişler. Geçen bisiklete bindim, almışlar cami fotoğrafının içine yerleştirmişler. Oğlumun düğününde zeybek oynadık, onu da almışlar caminin içine yerleştirmişler. Montajla! Bunları bitirmek için sizin desteğinize ihtiyacım var.