Uluslararası Para Fonu (IMF) ‘hasta' bankalarını bir an önce sağlığa kavuşturması için İtalya'yı uyardı. IMF'nin İtalya raporunda, "istikrarı sağlayıp ekonomik düzelmeyi rayına oturtabilmek için finans sektöründe reform yapılmasının belirleyici olacağına" yer verildi.
İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma kararı almasının finans piyasalarında yol açtığı şok dalgalarından etkilenmesi üzerine IMF, İtalya ille ilgili büyüme tahminini revize ederek yüzde 1,1'den yüzde 1'in altına çekti. Para Fonu, İtalyan ekonomisinin 2017 yılında yüzde 1,3 oranında büyüyeceğini tahmin ediyor.
Raporda İtalyan ekonomisindeki nispi düzelmeye rağmen yapısal problemlerin çözüme kavuşturulmadığına, iş gücü verimliliği ve yatırımlar azalırken işsizliğin arttığına dikkat çekiliyor.
IMF öncelikle geri dönüşü şüpheli kredi hacminin 360 milyar euroya çıkmasının büyük tehlike kaynağı olduğuna ve ekonomik büyümenin tatminkar orana ulaştırılamaması nedeniyle özel bankaların sıkıntılı kredilerin yol açtığı problemleri ek önlemler alınmadan çözemeyeceğine vurgu yaptı.
Raporda İtalya hükümetinin bir dizi önemli reform başlattığına ve reformların sonuna kadar uygulanıp derinleştirilmesinin de kaçınılmaz olduğuna yer veriliyor.
Matteo Renzi hükümeti tökezleyen bankaları kamu kaynaklarıyla desteklemeyi planlıyor. AB'nin 2008 yılında patlak veren küresel finans krizi nedeniyle hazırladığı yönetmeliğe göre, zor durumdaki bankaların devlet tarafından kurtarılmasından önce hissedarlarıyla özel alacaklılarının yardıma çağrılması gerekiyor.
"Vergi mükellefine kefalet yüklenmemeli"
Alman hükümetinin ekonomik danışma kurulu üyesi Christoph Schmidt ise İtalyan bankalarının devletin vergi gelirleriyle kurtarılmasının doğru olmayacağını belirterek "AB'nin daha fazla kefalet üstlenmesinin ve müflis bankaların tasfiyesiyle ilgili çerçevenin bozulmasının riski artıracağını" söyledi.
Schmidt bir gazeteye verdiği demeçte "ortak para bölgesinin istikrarına kaybolan güveni geri getirmede kurarlara bağlılığın esas olduğunu" ifade etti.
Profesör Schmidt, İtalyan politikacıların yerli alacaklıların ve dolayısıyla seçmenlerin canının acıtılmasını istememesinin anlaşılır bir davranış olduğunu ancak küçük tasarruf sahibini korumanın AB kurallarını ihlal etme gerekçesi yapılamayacağını söyledi.
Danışma kurulu üyesi, "küçük yatırımcının şüpheli kredilerden kaynaklanan zarardan etkilenmemesi için bankanın hissedar ve kreditörlerinin devreye sokulmasından ve bankanın tasfiyesinden sonra devletin küçük mevduat sahibinin kayıplarını bütçeden tazmin edebileceğini" sözlerine ekledi.