Gündem

İmana gelen monşer ekibi mi?

Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Dışişleri’nde kadrolaşma iddialarına ne yanıt verdi? Barçın Yinanç, Referans’ta yazdı.

26 Şubat 2009 02:00

Dışişleri Bakanlığı’nda, aralarında Kafkasya gibi kritik dairelerin de bulunduğu bazı makamlara uzun süredir atama yapılmamasını AKP’nin kadrolaşma ısrarına bağlayanlar oldu. Diplomasi konusundaki yorumlarıyla bilinen gazeteci Barçın Yinanç, kadrolaşma iddialarını sorduğu Dışişleri Bakanı Ali Babacan’dan aldığı yanıtı, Referans gazetesindeki köşesinde yayımladı.

Babacan’ın, Kafkasya Dairesi’nde yaklaşık 1 yıldır genel müdür ve genel müdür yardımcılığı koltukları boş bulunmasına karşın “Kafkasya’da başarılarımız dilden dile konuşuyor. Bu bir kadro meselesidir” yanıtını da içeren Barçın Yinanç’ın yazısı şöyle:

Dışişleri Bakanlığı, yapısı itibariyle kadrolaşmaya açık olmayan bir kurum. Ancak AK Parti hükümeti siyasetin şimdiye kadar sınırlı olarak sızabildiği bakanlık bürokrasisine de el atmış görünüyor.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın aralarında Kafkasya gibi son derece önemli dairelerin de yer aldığı bölümlerde, genel müdür, genel müdür yardımcıları gibi makamlara atama yapmadığını daha önce gündeme getirmiştim. Babacan'ın, bakanlığın kendi iç atama mekanizmasına itibar etmeyip, güvenebileceği isim arayışı nedeniyle bu makamları neredeyse bir yılı aşkın bir süredir boş bıraktığı yönündeki eleştirileri de aktarmıştım.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun dünkü öğlen yemeğinin konuğu olan Babacan'a bu konuyu sorduğumda verdiği yanıt şu oldu:
"Ben de iş dünyasından geliyorum. İş dünyası bilir. İş yapmak, sonuç almaktır. İş yapacağınız, güveneceğiniz bir ekiple çalışmak her hükümetin doğal tercihidir. Kimi insan tek kişidir, 10 kişilik iş çıkarır. Kimi zaman on kişi bir kişinin işini yapamaz."
Babacan, Kafkasya dairesinde bir yılı aşkın bir zamandır genel müdür ve yardımcılığı makamının boş tutulduğu örneğini vermemden yola çıkarak "Kafkasya dediniz; son dönemde Kafkasya'daki başarılarımız dilden dile konuşuluyor. Bu bir kadro, ekip meselesidir" dedi.
Babacan'ın verdiği yanıtı, iyimser bir yaklaşımla değerlendirebiliriz. "Bir Türk dünyaya bedel" lafından hareketle örneğin Kafkas dairesi için "İyi ki on kişilik işi yapmayı beceren üç kişilik bir ekip var" diye sevinip, bu dairede çalışanları harikalar yarattıkları için tebrik edebiliriz.

Ama bir de madalyonun öbür yüzü var. Dışişleri Bakanı bir yandan bir avuç insanı yarattıkları harikalar için överken diğer yandan koskoca bakanlık camiasından, o dairedeki genel müdür ve genel müdür yardımcılığını dolduracak kalibrede kimseyi bulamadığını da itiraf edip, bütün bir bakanlık personelini bir kalemde silmiş olmuyor mu? İyi de buralara uygun isimleri nereden bulacak? Bakanlık dışından mı?
Bakan Babacan "Güvendiğim, kafama uygun kişileri tayin ederim, bulamazsam o makamı boş bırakırım" anlamına gelecek sözler ifade ederek Dışişleri'nde kadroculuk yaptığını gayet de pervasızca itiraf etmiş oldu.

Tayin bekleyen bazı diplomatların AK Partililerin yanında içki almayı tercih etmediği, Dışişleri'nden cuma namazına gidenlerin sayısında artış olduğuna dönük duyumları şimdiye kadar fazla ciddiye almamıştım. İmana gelen "mon cher"lerin dış politikamıza getireceği katkıyı heyecanla takip edeceğiz.