Gündem

İmamoğlu: Sizleri yok sayan, bazen hakaret eden bazen söver gibi konuşan hangi yönetici varsa, onlara oylarınızla haddini bildireceksiniz

15 Nisan 2023 20:11

İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Samsun Halk Buluşması'ndaki konuşmasında, "Cumhuriyet nasıl bir rejimdir biliyor musunuz? Yöneticilerin millete karşı haddini bildiği bir rejimdir. Herkesin kendini değerli hissettiği bir süreci başlatacağız. Sizleri yok sayan, önemsemeyen, suratı asık, hatta bazen hakaret eden, bazen hırpalayan, bazen söver gibi konuşan, hangi yönetici varsa ne yapacaksınız biliyor musunuz? Onlara oylarınızla haddini bildireceksiniz. Sözünüzü sakınmadan, doğru bildiğinizi söylemeye, yapmaya devam edeceksiniz” ifadelerini kullandı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ile Giresun ve Ordu’dan sonra Samsun’da vatandaşlarla buluştu. Dilek İmamoğlu'nun da eşlik ettiği Ekrem İmamoğlu, bir günlük Karadeniz turunun son durağında şunları kaydetti:

"İşgal kuvvetlerinin gemilerini gördüğünde bir baktı ki yaverinin gözlerinden yaşlar akıyor. Dönüp yaverine Mustafa Kemal Atatürk şunu söyledi. 'Geldikleri gibi giderler.' Mustafa Kemal Atatürk silah arkadaşlarıyla birlikte kararlı bir biçimde 16 Mayıs'ta İstanbul'dan yola çıktı. 19 Mayıs 1919’da sabah 08.00 sularında Samsun'a vardı. Altı gün Samsun'da daha sonrasında Havza'da Türkiye'nin kurtuluşunun tabiri caizse yol haritasını yazdı. İşte Samsun kurtuluşun şehridir, Samsun umudun şehridir. Samsun benim zihnimde gençlik demek. Çünkü Samsun deyince kesinlikle hepimizin aklında o söylediğim tarih vardır.

"Ben gençlere çok güveniyorum"

Hatırlayın! Mustafa Kemal Atatürk 38 yaşında genç bir subaydı muhteşem bir şey. Bu kentin, o güzel kentin, Samsun'un o ruhundan beslenerek zorlu bir yolculuğa çıkmıştı. Anadolu'nun kaderini yazmak için yolculuğa çıkmıştı. Gelecek günlerin umudu içindeydi ve herkesten çok gençlere güveniyordu. Birkaç ay sonra Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız. Atatürk, Cumhuriyetimizi emanet etmek için de gençlere güvendi ve onlara 19 Mayıs'ı bayram olarak armağan etti. Hayatta bazı şeyleri anlamak için, hissedebilmek için diyorum ki genç olmak gerekir. Sevgili gençler, mesele özgürlüğün değerini anlamak için hayal kurmak lazım. Kurduğu hayallerin peşinden yol yürümek, mesela sorgulamak, her şeye boyun eğmek değil, sorgulamak gerekir. Büyük ve önemli işler yapmak isteyen herkes ama herkes gençlere güvenmek zorundadır. Gençlere saygı göstermek zorundadır. Gençlere aş, eşit ve adil davranmak zorundadır. Ben gençlere çok güveniyorum.

"Gençler bu seçimde belirleyici olacak"

Çok önemli bir seçime doğru gidiyoruz. Sizlere önümüzdeki, 14 Mayıs'taki seçimde demokrasiyi vaat ediyoruz. Bu demokrasi mücadelesinin yolculuğu hak, hukuk ve adalet yolculuğudur, erdemli bir yürüyüştür. Devlet insanlarının göreve geleceği bir yol yürüyüşüdür. Memleketimizin değişim anıdır, kararlılık gerektirir. Asla vazgeçmemek gerektirir. İşte bu yolculukta, 14 Mayıs’ta sizlere Cumhurbaşkanımız olacak Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun selamlarını getirdim. Bu kararlı yolculukta hepimize rol düşüyor. Bu kararlı yolculukta hep birlikte hareket etmek gerekiyor. Ama dedim ya 19 Mayıs deyince ve Samsun deyince Atatürk akla gelir. Öyle bir kent ki burası işte gençler akla gelir. Gençler bu seçimde belirleyici olacak. Verecekleri oylarla belirleyici olacak, kendi geleceklerine dair önemli bir yolculuk çizecek gençlerimiz. Çünkü kesinlikle ve kesinlikle her hükümet aslında gençlerin hayatlarında önemli izler bırakırlar yaptıklarıyla ve yapamadıklarıyla. Her hükümet gençlerin hayat yolculuğunda önemli bir etki yaratır.

"Gençlerin umutlarını kırdınız"

Mesela bir hükümet eğer kamuya işe alımlarda mülakatı kaldırıp, gençleri sınavlardaki başarı sıralamasına göre işe almaya başlarsa gençlerin hayatına çok önemli bir etki yapmış olur. Gençler artık adaletli bir ülkede kendi bilgi ve yetenekleriyle hak edecekleri her şeyi başarabileceklerine daha çok inanmaya başlarlar. Ama bir hükümet 20 yılı aşkın hükümetlerinden sonra işe alımlarda mülakat mekanizmasını getirmişse ve 21 yıl boyunca o mekanizmayla neredeyse bir neslin kaderiyle oynamışsa, gençlerin umutlarının kırılmasına, bu ülkede adalet olmadığına inanmalarına yol açmışsa işte 21 yıl sonra bu hükümet kalkıp 'Mülakatı kaldırıyorum' derse gülünç duruma düşer. Demek ki 21 yıl boyunca insanların haklarını korumadınız. Gençlere bu ülkede hak hukuk olduğuna dair bir inanç vermediniz. Gençlerin umutlarını kırdınız.

"Gençlere yönelik hiçbir ayrımcılık yapılmayacak"

Şimdi zaman ne biliyor musunuz? Gençlerin ayağa kalkma zamanı. İşte bu saat itibariyle Millet İttifakı gençlerin geleceğini inşa edecek. Gençler, devletin kadrolarını oluştururken liyakatlerine göre görev alacaklar. Gençlere yönelik hiçbir ayrımcılık yapılmayacak. Her birimizden toplanan vergilerle oluşan kaynaklarla sadece ve sadece bir avuç insanın faydalandığı bir memleket değil, sadece yandaş olmasıyla tespit edilen insanlara ve bir avuç ailelere değil, 86 milyon insanımıza hizmet edeceğiz. Doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi memleketimin her yerine hizmet dönemi başlıyor. Ama bu hükümet, işte bugünün tek adamlığı yönetim şeklini bu ülkeye zoraki getiren bu anlayış, gideceğini gördüğü için diyor ki 'Mülakatı kaldırdım.'

"Hak yemedim, hakkımı da yedirmem"

Aslında hatırlar mısınız 2019’da bu kardeşiniz, bu hemşeriniz, bu hemşeriniz İstanbul'da belediye başkanı seçildi. Anasının ak sütüyle seçildi, Ne dedim? 'Hak yemedim, hakkımı da yedirmem' dedim. Yedirmedik. Ne yaptılar? Elimizden seçimi almaya kalktılar. Niçin? Bugünleri gördüler. Seni gidi seni. Ne dedi? 'İstanbul'u alan Türkiye'yi alır' dedi. 'İstanbul'u kazanan Türkiye'yi kazanır' dedi. 'İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder' dedi. Seni gidi seni. İlk kez geleceği gördüler. Kendi malı görme anlayışının sonu geliyor. Bir şehrin yöneticisi olabilirsiniz, bir ülkenin yöneticisi de olabilirsiniz. Ama hiçbir zaman onun sahibi değilsiniz. Sahibi millet. Samsun'da hizmet eden belediyelerimiz var. İlkadım var, Atakum var, diğerleri var, büyükşehir belediyemiz var. Farklı partilerden belediye başkanlarımız var. Onlar sizin temsilciniz. Sizin adınıza orada görev yapıyorlar, sahibi değil. 86 milyon yurttaşımız doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi, Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i hep birlikte bu memleketin her karış toprağı hepimizin. İşte bizi millet yapan, milletçe bir yapan, bir arada düşünmemizi sağlayan, işte bu 'her şey benim' anlayışını yollayacağız. 'Güle güle' diyeceğiz onlara.

"Samimiyet sınavınızdan geçmeyen hiçbir siyasetçiye oy vermeyin"

Memleketimizin her konuda sıkıntıları var. Ben gençlerden bahsettim sizlere. Yanlış yaptılar, yanlış yol yürüdüler. Bütün gençler adına söylüyorum, Kendilerini rahatsız hissetmeye başladılar. Ya da gençleri aldatmaya mı niyetleri var acaba? Benim gençlerim zekidir, çeviktir, akıllıdır, Cumhuriyet'in gençleri olur. Sevgili gençler, sizin vicdan sınavınızdan, sizin samimiyet sınavınızdan, bakın sizin vicdan ve samimiyet sınavınızdan geçmeyen hiçbir siyasetçiye asla oy vermeyin. Türkiye sizindir. En az onlar kadar, bu ülkeyi yönettiği ve her şeyi bildiğini düşünen insanlar kadar sizin de bu ülkede hakkınız var. Sizden aldığı yetkiyi yine sizin için kullanmak mecburiyetinde olan onlar inanın sıradan görevlilerdir, hepimiz öyleyiz. Bakın bu memleketin yöneticileri, geçici süreyle bu ülkenin belli kademelerinde bulunarak bu görevi yerine getirmekle yükümlü kişileridir.

"Bütün bu sıkıntıları ortadan kaldıracağız"

Türkiye Cumhuriyetle yönetiliyor. Bu ülkede demokrasi var. Sıkıntıya uğramış olabilir. Ama bütün bu sıkıntıları ortadan kaldıracağız. İşte o sıkıntıları ortadan kaldırdığımızda şunu anlayacağız ki devlette yöneticilik yapan her birey, bu ülkenin insanına hizmet etmekle yükümlü insandır. Daha ilerisini söyleyeyim mi? Aynen bir apartman yöneticisini düşünün. Bir apartman yöneticisini seçiyorsunuz. O bütün apartmanın sahibi mi? Değil. Diyorsun ki 'Sen bu görevi al, bu apartmanın eksikliklerini gider, işini yap, görevini yap' diye seçiyorsunuz. İşte yöneticiler böyle. O bakımdan bakın Cumhuriyet nasıl bir rejimdir biliyor musunuz? Yöneticilerin millete karşı haddini bildiği bir rejimdir. Bu süreçte, herkesin kendini değerli hissettiği bir süreci başlatacağız. Sizlere hizmet eden insanlar, eşit, adil ve saygıyla hizmet etmek zorunda olduklarını bilecekler. Hiçbir konuda sizden fazla hakları olmadığını bilecekler. Mülkün sahibi olmadıklarını bilecekler. Dediğim gibi Atatürk bize yöneticinin vatandaşa karşı haddini bilmek zorunda olduğu bir yönetimdir Cumhuriyet.

"Bu ülkeyi şu ya da bu siyasetçiye değil..."

Sizleri yok sayan, önemsemeyen, suratı asık, hatta bazen hakaret eden, bazen hırpalayan, bazen söver gibi konuşan, hangi yönetici varsa ne yapacaksınız biliyor musunuz? Onlara oylarınızla haddini bildireceksiniz. Sözünüzü sakınmadan, doğru bildiğinizi söylemeye, yapmaya devam edeceksiniz. Hayatı yeteri kadar ciddiye almaktan vazgeçmeyin. Bu ülkeyi şu ya da bu siyasetçiye değil, başta gençler olmak üzere vatandaşın öz güveninin kurtaracağını bilin.

İşte Samsun'un ruhunda tam da bu var. 38 yaşındaki bir gencin liderliği var, Cumhuriyeti kuran liderlik işte böyle bir liderlik. Samsun'da ben hep bunu gördüm, bunu yaşadım. Burada bir şehir stadı var. 1986-87’de o toprak sahaya maç oynamaya gelmiştim daha çocuk yaştaydım. Beni alkışlayan binlerce insanın o futbola olan tutkusunu, coşkusunu ben bu şehirde yaşadım. Yıllar sonra ne yazık ki 89 yılında Samsun şehri, Samsunspor adına acı bir kaza yaşadı. Allah rahmet eylesin. O dönem o kazada kaybettiğimiz insanlar vardı. Allah'ın lütfu ya ben Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bulunduğum iki yıl futbol oynadım. Türk Ocağı Kulübü'nde oynadım. Benim kulübümün stadının adı o kazada hayatını kaybeden Mete Adanır Stadı'ydı. Buradan rahmetle anıyorum. O Kıbrıslı güzel genci. 26-27 yaşında hayatına veda etmişti. Ben 19 Mayıs kenti, bu güzel şehrin o ismiyle bütünleşen memleketimin bayrağının rengini taşıyan Samsunspor'un şampiyonluğunu tebrik ediyorum.

"Aklıma esti istediğim müfredatı getiririm"

İşte 2023 Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı belki bizi çok üzdü. Çok vahim başladı. İnsanlarımızı kaybettik, deprem bölgesinde insanlarımızı yitirdik. On binlerce canımızı yitirdik. Allah rahmet eylesin. Mekanları cennet olsun. Oradaki 14 milyon insanımızı Millet İttifakı hükümetinde milletçe ayağa kaldıracağız. Hepimiz biriz. Hiç kimse geride kalmayacak. Ancak işte Cumhuriyet, işte Türk milleti bunu başaracak bir millettir. Milletin hükümetinde bu topraklarda doğan her çocuk hayatta eşit ve adil fırsatlarla yaşayacak. Bunu başarmak zorundayız. İşte biz o bölgede bu yaşamsal sıkıntıları gördükten sonra önümüzde 14 Mayıs'a doğru gidiyoruz. Biz Millet İttifakı olarak en büyük yatırımı, milletin çocuklarına eşit ve adil fırsatlara sahip olsunlar diye eğitime yapacağız. Çocuklarımız için, geleceğimiz için önceliğimize eğitim olacak. Aklıma esti hadi bakayım üniversiteleri kapatın. Aklıma esti, istediğim rektörü atarım, siz de ona biat edin. Aklıma esti istediğim müfredatı getiririm. Eğitim sisteminden, sağından çek, solundan çek işte bütün bunları kenara koyup geleceğe 21 yüzyıla yürüyeceğiz.

"Sosyal medyalarınızı engelleyemeyecekler"

Güçlü okullarımız öğretmenlerimiz ve eğitim sistemimizde gençlerimiz ve ebeveynlerimizle geleceğe umutla bakacağız. Yüzüncü yılında 21. yüzyıla yürürken Cumhuriyetimizi ayağa kaldıracağız. Türkiye'nin gereksinimlerine uygun becerileri bütün gelecek nesil elde edecek. Gençlere dünyadaki akranlarından daha iyi imkanları, daha iyi fırsatları vereceğiz. Gençleri bütün dünyayla rekabet edebilir hale getireceğiz. Gençleri kendi ülkelerinde özgürce yaşadıkları hayallerini kurdukları umut ve güveni buldukları topraklarında yaşayacakları geleceği hediye edeceğiz. Yaşamak istedikleri, ayrılmak istedikleri değil, hayatlarını geçirmek istedikleri Samsunları var edeceğiz. Bütün ülkemizde inşallah. İşte Genel Başkanım 13. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi sana söz sevgili gençler. Tam da bu anlattığım geleceği. Sizlerin potansiyelinizi ortaya çıkaracağı bir geleceği eşit fırsatlarla eğitim ve istihdam ortamlarını hep birlikte var edeceğiz. Sizlerin sesini kısamayacaklar. Twitter'larınızı kapatamayacaklar.  Sosyal medyalarınızı engelleyemeyecekler. Hayatta güçlü bireyler olmanızı sağlayacağız.

"Millet İttifakı'nın kadrolarına güvenin"

Millet İttifakı'na güvenin. Millet İttifakı'nın kadrolarına güvenin. Millet İttifakı'nın oluşumu güçlüdür. Bunun en yakın şahidi bu kardeşiniz. 2019’da Millet İttifakı'nın ilk adımını atan Genel Başkanım 13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kılıçdaroğlu ile yine sizlere selamını getirdiğim, İYİ Parti'nin Genel Başkanı Sayın Meral Akşener'in de selamını getiriyorum. O birliğin gücü bize İstanbul'u kazandırdı. Bize Ankara'yı kazandırdı ve diğer şehirlerimizi kazandırdı. Şimdi daha güçlüyüz. Altı siyasi partimiz var. Her bir partimizin kadrolarıyla ve milletimizin evlatlarıyla ülkemizin geleceğine Millet İttifakı imza atacak. Bu dönem bir siyasi yarış. Siyasi parti yarışı hiç değil. Bu dönem ülkemizin demokrasisini inşa dönemi. Hak, hukuk adalet düzeninin yeniden kurulması dönemi. Eğitimden sağlığa, spordan sanata, aklınıza gelecek her hususta başta ekonomi olmak üzere milletimizin gelirlerini arttırıcı önlemleri alan bir dönemi hep birlikte var edeceğiz. Bölünmek yok ayrışmak yok. Birliğin gücüne siz de katılacaksınız. Birbirinizi ikna edeceksiniz. Ben bugün güzel Giresun'umdaydım. Ardından Ordu'ya geldim. Şimdi Samsun'dayım. Elbette Samsun dediğim gibi kanımı kıpır kıpır kaynattı. Onun için gençlerden bahsettim. Ama her konuda çözümlerimiz var.

"Bu seçimde 86 milyon insanımız kazanacak"

Her şehirde hemşerilerimle benim güzel Karadeniz'imle sözleştim. Şimdi sıra Samsun'la sözleşmeye geldi. Birincisi şu komşularınızla konuşun. Eşinizle, dostunuzla, arkadaşlarınızla özellikle sevgili gençler, o güzel yüzlü hanımefendiler, kalpten konuşun, memleketimiz için bu seçimin tarihi olduğunu anlatın ve asla ayrışmamayı asla bölünmemeyi, birleşmeyi, birliğin gücü olmamız gerektiğini anlatın ve herkesle konuşun oy isteyin. Kalbine konuşun, gözünün içine baka baka konuşun. Memleketimin insanının gözünün içine bakarken sanki Mustafa Kemal Atatürk'ün gözü gibi bakın insanlara. Onların kalbine girin. Çünkü biz bu seçimi sadece Millet İttifakı'na oy verenleri kazandığı bir seçim diye bakmıyoruz. Bu seçimde 86 milyon insanımız kazanacak. Bu seçimde Hakkâri kazanacak. Samsun gibi Trabzon kazanacak. Zonguldak kazanacak. Muğla kazanacak. Ankara kazanacak Konya, Kayseri, Kırklareli, Edirne memleketimin her köşesi kazanacak. Bunu anlatın. Bu kardeşinizle birlikte bu sürecin bir neferi. Olmaya hep birlikte çalışmaya, hemşerilerimizi ikna etmeye var mıyız? Bu bugün gördüğüm en kuvvetli sözleşmelerden birisi oldu.

"Coşa, coşa sandığa gideceğiz"

Coşa, coşa sandığa gideceğiz. 14 Mayıs'ı bir şölene dönüştüreceğiz, onun adı demokrasi şöleni olacak. En yüksek oranda oy kullanmaya hazır mıyız? Sevgili hemşerilerim her oyumuza sahip çıkmak zorundayız. Bir oyumuzun bile başına hiçbir zeval gelmemesi lazım. Ne yapalım? Öyle bir dönemdeyiz. Oylara millet sahip çıkıyor yapacak bir şey yok. Sandıklarda görev almanızı istiyoruz. Türkiye gönüllüleri diye bir uygulamamız var. Türkiye gönüllülerine katılmanızı istiyoruz. Hep birlikte sandıklara sahip çıkmaya var mıyız? Vallahi Samsun bana öyle bir umut verdiniz ki Allah şahit, buradan İstanbul'a yürüyerek giderim bak. Samsun'un ruhu öyle bir şey. Ata'mızla 19 Mayıs'ta bizde aşılanan o ruh öyle bir şey.

"Benim şehir şehir gezmemden rahatsızlar"

Bugün çok gördüm, psikologlar atama bekliyor. Sosyal hizmet uzmanları atama bekliyor. Aynı zamanda öğretmenlerimiz atama bekliyor. Millet İttifakı, 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu adil liyakatli bir biçimde bu atamaların hepsini yapacak. Diyorlar ki Ekrem İmamoğlu niye şehir şehir, geziyor? Birincisi benim şehir şehir gezmemden rahatsızlar. Ben de gideceğim, Mansur Başkanım da gezecek. Mansur Başkanımın da selamı var size. Beraber dolaşacağız. Milletin gücünü millete göstereceğiz. Bu arada aramızda kalsın, bunu söyleyen. Sayın Cumhurbaşkanı İstanbul tarihinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanları arasında en fazla gezen belediye başkanıymış. Onu da söyleyeyim size. Aramızda kalsın. Her şey çok güzel olacak.” (ANKA)

TIKLAYIN I Ekrem İmamoğlu'ndan AKP'nin 'mülakat' vaadine yanıt: 21 yıl sonra mı aklınıza geldi?