31 Ağustos 2022 13:41
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB'nin daire başkanına terör soruşturması kapsamında dava açılmasına tepki gösterdi. İmamoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya göndermede bulunarak, “Yol arkadaşlarıma güvenle yürürüm. Makam elde ettikten sonra kapımı çalan uygunsuz insanlarla fotoğraf çektiren bir makam sahibi değilim" dedi.
İmamoğlu, yapımı tamamlanan ‘Sevgi Soysal Kütüphanesi’nin açılışına katıldı. Türk Edebiyatının usta kaleminin adını taşıyan kütüphaneyi Soysal’ın kızları Funda ve Defne Soysal ile birlikte hizmete açan İmamoğlu, konuşmasında önemli mesajlar verdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye değinen İmamoğlu, İBB’nin sosyal yardımlarla düşük gelirlilerin yanında olma gayretindeyken bazılarının kumpas kurmakla meşgul olduğunu söyledi. “Yargıyı, siyasi bir silah olarak kullanacak kadar gözleri kararmış tavır ve davranışlara devam ettiler” diyen İmamoğlu, “Süreci dikkatle takip ediyorum. 557 terörist diyerek 86 bin çalışanımızı zan altında bırakan ve ortada hiçbir çıkmayınca da bir sivil toplum kuruluşu üzerinden bir terör safsatasıyla benim yol arkadaşlarıma erişmeye çalışan aklın karşısında dimdik ayaktayız. Yol arkadaşlarımın yanındayım” ifadelerini kullandı.
Vatan uğruna hizmet edenlerden olmaya devam edeceklerinin altını çizen İmamoğlu, “Bu doğru ve ahlaklı olmayan yolu tercih edenlere de söylüyorum. Onların yolu çok kısa” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB)Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘150 Günde 150 Proje’ kapsamında Sevgi Soysal Kütüphanesi’nin hizmete açtı. 10 bin 200 kitabı bünyesinde barındıran kütüphanenin açılışında Soysal’ın kızları, Funda ve Defne Soysal da İmamoğlu’na eşlik etti. İstanbul’un en önemli noktalarından Taksim’de bulunan kütüphanenin açılışında kısa bir konuşma yapan Funda Soysal, ‘Sevgi Soysal Kütüphanesi’ni evi gördüğünü söyleyerek, annesinin adını verilmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti, “Annemin yokluğunda kitaplar ikimize de çocukluktan beri arkadaşlık ve yarenlik etti… Annem gençleri çok severdi. Gençleri en zor yıllarında onları gözeterek de yazdığını düşünüyorum pek çok eserini. Böyle cıvıl cıvıl hayatı ve gençleri çok seven bir insanın adına açılan bir kütüphanenin Taksim gibi cıvıl cıvıl gençlerle dolu bir yerde olması ayrıca anlamlı. Babamı da almadan geçemeyeceğim. O hep özgürlük ve bilgi kavramlara sahip çıkılmasını öğütlemiştir. Ben anneme sahip çıkıldığı için çok seviniyorum” cümleleriyle anlattı.
Programın ev sahibi İBB başkanı Ekrem İmamoğlu, 30 Ağustos kutlamasında söylediği sözü tekrar anımsatarak başladığı konuşmasında Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında yeni zaferler elde edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu zaferlerin yolculuğunun başka olduğunu belirten İmamoğlu , “Artık bu çağda zaferin anlamı benim açımdan bilgide, kültürde, sanatta, edebiyatta, yaşam kalitesinde, sporda ama elbette dünyada sizi vitrine taşıyan başka unsurlarıyla beraber, teknolojide, bilimde yeni buluşlarda, icatlarda bunların varlığı bizim esas zaferlerimiz olacak önümüzdeki yüzyılda… Bunu başarabilecek nitelikte bir toplumuz biz. Bu genlerimizde var. Yeter ki buna zemin hazırlayalım. Yeter ki bu karakterimizi ortaya koyalım. Ortaya çıksın. Bunun olgunlaşması için de insanları özgür kılan, insanları bilgiyle buluşturan ve özgün fikirleriyle hayatlarına devam etmelerini sağlayan ortamları var edelim. Kütüphane tam da o noktalardan bir tanesi” dedi.
Projeleri rakamsal olarak ele alarak büyük- küçük olarak ayırılmasının yanlışlığına değinen İmamoğlu, “Bazı insanların küçük zihinlerinde beslediği büyüklüklerle ölçülen boyutlarıyla tariflenen küçük ya da büyük projeler... Biz ise toplumun yaşam kalitesini büyüten, arttıran o insanlara güzel gelecek sağlama noktasında sağlıklı adımların temellerinin atıldığı her işe büyük proje diye bakıyoruz” diye konuştu. ‘150 Günde 150 Proje’ maratonun bu kavram ışında oluşturulan projelerle devam edeceğini belirten İBB Başkanı, “Kimsenin gözünü boyamak için ya da birkaç insanı ya da bir avuç insanı mutlu etmek için iş yapmayacağız. Milletimizi mutlu etmek için iş yapacağız. İlçesine, hangi partiye ait olduğuna, orada hangi siyasi görüş ağırlıkta olduğuna bakmaksızın şehrimizin ve milletimizin ihtiyaç duyduğu evrensel hangi duygular, hangi ihtiyaçlar var ise de ona dönük işleri yapacağız. ‘150 Günde 150 Proje’ açılışlarımızda bütün bu çeşitliliği az önce anlattığım çeşitliliği görüyor ve yaşıyor olacaksınız. 150 projeyle kısıtlı değil elbette yürüyüşümüz. Daha önümüzde çok kıymetli birkaç 150 gün ve birkaç 150 projeyi sizlerle buluşturan, durmaksızın çalışan bir belediye olacağız” dedi.
Önceki dönemlere kıyasla işbaşında olduğu 5 yılın en başarılı dönem olacağını söyleyen İmamoğlu, “Hiçbir beş yıl geçmişteki hiçbir beş yıl bu beş yıla benzemeyecek. Biz bu beş yılda milletimizin acil duyduğu ihtiyaçları gören ve onları bir an önce toplumla buluşturmaya gayret eden, imkanlarını savruk bir biçimde değil, israf eden bir biçimde değil tasarrufu gözetleyen bu zor günlerde zor koşullarda ekonominin en zor koşullarının yaşandığı bir dönemde dahi İstanbul'un en başarılı 5 yılını bu şehre yaşatmak istiyoruz. İddiamız odur ki İstanbul'un en başarılı 5 yılı olsun, bu dönem. Aynı zamanda iddiamız odur ki ben de dünyanın en demokrat belediye başkanı olayım. İki tane duygum var. Umuyorum işin sonunda bunları hepsi sizlerle buluşan bir süreç olsun” şeklinde konuştu.
Konuşmasının son bölümünde gündemde yer alan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye değinen İmamoğlu’nun konuyla ilgili konuşmasının satırbaşları şöyle oldu:
“2004’ten beri sosyal yardımların kayıt altına alındığı bir kurumuz. Bu tarihten pandemi sürecine kadar alınan sayıdan daha fazla bir taleple biz pandemi sürecinde karşılaştık. Neredeyse 1,5 milyona varan insan İBB -ki bu hane demek oluyor aslında- katkı istedi, yardım istedi, destek ve ayakta kalmak istedi… Hem pandemiden çıkış hem derin ekonomik krizin yarattığı depresyon, işsizlik bütün bunlar önümüzde devasa bir sorun olarak büyüyor. Biz İBB olarak yerel yönetimin asli vazifesi değildir, biz bunu uzaktan seyredelim demedik. Tam göbeğine inerek ve gerçekten kampanyalarla ihtiyaç sahibi kişileri ve aileleri destekledik. Milyonun üzerinde haneye girdik. İnsanlarımıza katkı sunduk. İhtiyaç sahibi olan insanlarımıza ‘Birlikte Başaracağız’ kampanyasıyla eriştik. Muhtarlarımıza direkt yardımlarımızı göndererek siz de dağıtın dedik. Bine yakın muhtarımızın tamamına, kapısına kolilerimizi ya da kartlarımızı göndererek onların da eli aracılığıyla ihtiyacı olan insanlarımıza katkı sunduk. Buna da devam ediyoruz.”
“İlk kez Muhtarlıklar Daire Başkanlığı kurduk. Sosyal Hizmetler Dairesi’nin başladığı işi genişlettik. İştiraklerimizin işin içine girmesini sağladık. İstanbul Vakfı’mızın işin içine girmesini sağladık. 360 derece büyük bir yardımlaşma ağı, kurumun kendi kaynakları ya da vatandaşlarımızın sunduğu kaynaklarla beraber süreçte biz yoksulun ihtiyaç duyduğu her işe koşmaya, ihtiyacı olan her insanımıza el uzatmaya gayret ettik. Tabii bu organizasyonlar sürerken biz farklı kurum-kuruluş ve derneklere de katkılar sunduk. Bu bazen hemşehri dernekleri oldu. Bazen de yardımlaşma dernekleri… Bazen bir kısım sivil toplum kuruluşları oldu. Gerçekten ihtiyaç sahibi olup olmadığını tariflemeye gayret ederek süreci yönettik. Ama biz yoksulun derdindeyken anlıyoruz ki bazıları hala kumpasın derdinde. Biz bu kumpaslara boyun eğ. göz yumacak karakterde insanlar değiliz. Biz bu yola çıkarken ideallerimizin ve geleceğe dönük umutlarımızın ne kadar yüksek olduğunu cesaretimizin ve asla vazgeçmeyecek karakterde olduğumuzu her yerde dile getirdik.”
“Halkımız yoksulluğun girdabında duran o süreçleri dururken de buna sorunlu olan insanlar esas işin göbeğinde olması gerekirken o dönemde dahi bir bakanlık kalkıp bizim toplanan yardımların hesabına bile göz koyacak, el koyacak kadar pervasız davranışlarda bulundu. Uydurma genelgelerin, uydurma yönetmeliklerin arkasına sığınarak bir kısım uygunsuz işler yaptılar… Ellerine bir şey geçmedi. Daha fazla ne yapabiliriz, bu süreçleri nasıl bir kumpasa çevirebiliriz gayretinde oldular. İthamlara mesnetsiz ithamlara, yargıyı, siyasi bir silah olarak kullanacak kadar gözleri kararmış tavır ve davranışlara devam ettiler. Bir kez daha asılsız bir sürecin içerisindeler. Yaklaşık bir yıl önce 557 terörist diye masaya yumruk vura vura konuşan bir bakan hırslarıyla belediyemizi o günden bugüne müfettişlerin saldırısına uğratıyor. Bir saldırıyla beraber sürecin içerisinde ne yapacaklarını şaşırdılar. İyi niyetli müfettişlere kapımız açık, boynumuz kıldan ince. Çünkü biz milletin parasını, milletin yönetiyoruz ama böyle güdümlü ya da zorlayıcı bir süreçle ha bire kışkırtarak müfettişleri illa bir şey bulun çabası içerisinde olan ne yazık ki işini yapmaktan aciz bir kısım bürokrat, bakan adı neyse bu insanlara karşı da dimdik ayaktayız. Asla yıkılmayız, asla geri durmayız.”
“Bugün yine bir iddianame ortaya koyarak, bir itham ortaya koyarak benim yol arkadaşıma bir ceza verilmesi noktasında terör örgütüyle ilişkilendirme çabasıyla bir iddianame ortaya konuyor. Niçin? Ekrem İmamoğlu'na vurayım anlayışıyla… Ben yol arkadaşlarıma güvenle yol yürürüm. Makam elde ettikten sonra kapımı çalan uygun ya da uygunsuz insanlarla fotoğraf çektiren bir makam sahibi değilim. Beni kendisiyle kimse karıştırmasın. Benim yol arkadaşlarım asil bir biçimde işini yapan yol arkadaşlarımdır. Kimse de yargıyı bir silah olarak kullanmasın. Bu milletin tabii buna verecek cevabı var. Süreci dikkatle takip ediyorum. 557 terörist diyerek 86 bin çalışanımızı zan altında bırakan ve ortada hiçbir çıkmayınca da bir sivil toplum kuruluşu üzerinden bir terör safsatasıyla benim yol arkadaşlarıma erişmeye çalışan aklın karşısında dimdik ayaktayız. Yol arkadaşlarımın yanındayım.”
“Sizler bizi tehdit etmeye devam edin. Hiç sorun yok. Milletimiz günü geldiğinde sizlere gereken cevabı verecektir. Bu manada ben buradan yargımızın saygıdeğer mensuplarına seslenmek istiyorum. Yargıyı köşeye sıkıştıran, yargıyı zorlayan, bunun içerisinde şahsi davam da var. Bu tür duyumları alıyoruz. İnanmak istemiyoruz, takip ediyoruz. Ama şahsıma ama yol arkadaşlarıma dönük bu tür kasti durumlara ve davranışlara set kuran yargı mensuplarını da duyuyoruz. Onlara duvar gibi, yargının gücünü gösteren saygın, yargı mensuplarını duyuyoruz. Teşekkür ediyorum. Gereği de budur. Özellikle bu ülkenin ve bu devletin değerleriyle oynayan saçma sapan ilişkileriyle ne yazık ki her gün bir kişiyi tehdit edercesine makamını kullanan insanların yerine akılcı, kendisini bu ülkenin ve bu devletin kurallarına emanet etmiş, yargısına, adalet sistemine emanet etmiş, bireyleriz biz. Bizler yurtsever insanlarız. Vatanımız için, milletimiz için her şeyi yapabilecek insanlarız. İdeallerimiz için yol koşuyoruz. Kimse yolumuzdan döndüremez. Bu anlamda vatan ve millet uğruna hizmet edenlerden olmaya devam edeceğiz. Ama bu doğru ve ahlaklı olmayan yolu tercih edenlere de söylüyorum. Onların yolu çok kısa.”
© Tüm hakları saklıdır.