Gündem

İmamoğlu, Diyarbakır'da yerlerine kayyım atanan Selçuk Mızraklı ve Ahmet Türk ile bir araya geldi: "Bu süreci bir fırsata döndürmeliyiz"

31 Ağustos 2019 13:33

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mardin ve Diyarbakır'da görevlerinden alınarak yerlerine kayyım atanan Ahmet Türk ve Selçuk Mızraklı ile bir araya geldi. Mızraklı, "Buraya gelmeniz bu anlamda bizim için bir ışıktır" derken, İmamoğlu, "Bu süreci bir fırsata döndürmeliyiz" mesajı verdi. Türk de, "Birileri ne der hesabı yaparsak, demokrasiyi kuramayız" dedi ve "Bugün dün gibi değil. 2016’da kayyumlar geldiği zaman batıda bir suskunluk vardı. Bugün ise gerçekten artık tahammül edilmeyecek bir noktaya geldiğimizi ifade ediyor. Dayanışmanın ve ortaklaşmanın gerektiğini söylüyor" sözlerini kaydetti.

Türk, mızraklı ve İmamoğlu'nun görüşmesinden fotoğraflar için TIKLAYIN.

"İstanbul'daki seçim sonucu bizde umudu büyüttü. Ama 19 Ağustos'ta bir demokrasi depremi yaşandı" diyen Mızraklı, "Toplumun kutuplaşmayı değil, gruplaşmayı güçlendirdiği yarınlar için beraber yürüyeceğiz. Buraya gelmeniz bu anlamda bizim için bir ışıktır. Tekrar hoş geldiniz" dedi.

Ardından konuşan İmamoğlu, eşiyle beraber Diyarbakır ziyaretinden memnuniyet duyduğunu belirterek, "Tabi biz buraya daha keyifli gelmek, sizi büyükşehir belediyesinde ziyaret etmek isterdik. Ama nasip olmadı, İnşallah bir daha ki sefere" ifadelerini kullandı.

İmamoğlu bu görüşmede şunları kaydetti:

"Hepimizin diyebilmeyi başarmalıyız"

"Ülkemiz hep birlikte zorlukları aşacak. Her zorluk fırsat da doğurabilir. Bunu yaşadık. Biz 31 Mart 23 Haziran'daki süreçte bize yaşatılan, demokrasiye yaşatılan bir nevi darbe ülkeye başka bir fırsat kapısı açtı. Bunu hep birlikte hissettik. Birleşme, buluşma, barışma, tek vücut olma, bir talep doğrultusunda ki Ahmet Bey tam bir tecrübe abidesi. Birçok zorluğu yaşamış bir başkanımız. Kıymetli bir siyaset adamı. Dolayısıyla her zorluğun önümüze bir fırsat koyabileceğini düşünüyorum. Ben şuradaki atmosferi de bir kaynaşma olarak görüyorum. Bu bir siyasi kaynaşma değil, İstanbul'daki 23 Haziran'daki seçim de bir siyasi seçim olmaktan çıkmıştı zaten. Bizim bu kaynaşmayı vicdanda bir buluşmaya, hak, hukuk, adalet arayışında bir buluşmaya dönüştürmemiz lazım. Biz Cumhuriyete, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne çok inanıyoruz. Tümüyle bu kavramların varlığını hem pekiştirmek, kuvvetlendirmek ve var etmek adına da yoğun bir mücadeleyi bir arada vermeliyiz. Gerçekten manevi anlarımız oluyor. Bazen inancımıza, bazen bir mahalledeki birlik beraberliğimize göre, bazen milli bayramlarımızla her anımızı birlikte yaşıyoruz. Hepimizin diyebilmeyi başarmalıyız. 

"Bu süreci bir fırsata döndürmeliyiz"

Dün İstanbul'da 30 Ağustos Zafer Bayramı vardı. Hepimizin zaferi' idi. ben ama 1922'de ulusal kurtuluş savaşı verdiğimiz bir sürecin sonrasında bugün  2019 yılında başka bir yorumla bunu karşılıyorum. Bugün o zafer bize başak bir zafere işaret ediyor. Nedir o; hukukun üstünlüğünü, barışı sağlamak huzuru tesis etmek, ileriye aydınlık bakabilmek, akıldan ve bilimden yana insanlar yetiştirebilmektir.Biz birilerinin 'Aldatıldık' dediği günleri daha yakın tarihte yaşadık. Nasıl aldatıldık, nasıl aldattılar bizi? Bir ülke, bir millet, bir devlet nasıl aldatılabilir? Bir devlet aldatılmamalı. Nasıl aldatılmaz? Siz demokrasiyi güçlendirirseniz, hukukun üstünlüğünü bir grubun, bir kesimin eline değil de, devletin varlığının çemberinde onu güçlendirip onu da milli irade ile etrafını güçlendirirseniz orada hiçbir zaman aldatma olmaz. Bu bakımdan biz gerçekten bu süreci bir fırsata döndürmeliyiz.

"Buradaki demokrasi sesini Türkiye'ye duyuruyoruz"

Günler öncesinden düğüne giderken sizi de yanına eklemiştik. Ama böyle bir ziyaret oldu. Biz sizi ziyarete geleceğimizi düşünürken başka bir vesileyle Ahmet Başkanımızla tanışma fırsatımız oldu. Başka bir fırsata döndürmeliyiz. Bu sesimiz gelip Diyarbakır'da Diyarbakırlılara duyurduğumuz bir ses değil. Aslında buradaki demokrasi sesini 16 milyon İstanbulluya, Ege'ye, Rize'ye Karadeniz'e duyuruyoruz. Biz 82 milyonun yaşadığı bu coğrafyada demokrasiyi sağlamalıyız. 

Biz asla aldatılmayız. Biz iyi gözle ve gerçekten evrensel değerlerle birbirimize bakıyoruz. Ama evrensel değerler içinde hissetmeyen insanlar, bir kişi, bir grup böyle bir siyasi yapılanmayı bir araçtan öte bir amaca dönüştürenlerin yaptığı hatalar ülkeyi o tür yollara taşıdı. Biz o yollara girmeyiz zaten. O bakımdan burada olmamızın tek sebebi size güç olmak ama daha ötesinde biz aynı yerde görüyoruz kendimizi.

"Size yapılan haksızlık ülkenin demokrasisine yapılmıştır"

Duyduğumuz kaydı ülkenin demokrasine verilen zarar. Ve bu zarar demokraside verildiği takdirde başka sorunlarımızı çözemeyiz. Görevlerimizi iyi yapmak için yarışalım ondan sonra biz bu coğrafyadaki tüm sorunları aşarız. Ben İstanbul'daki 16 milyondan size selam getirdim. Umut ediyorum bu sıkıntılı günleri aşarız. Bir an önce bu yanlıştan dönerler. Çünkü bu sürecin ne kendilerine, ne iktidarlarına ne de milletimize faydası yoktur. Size yapılan haksızlık ülkenin demokrasisine yapılmıştır."

İmamoğlu, "Son söz büyüğündür" diyerek konuşmasının ardından Ahmet Türk'ün açıklamalarını 

dinledi. İmamoğlu'nun ardından Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun hükümete yönelik, “Freni patlamış bir araba” söylemlerini hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Evet gerçekten freni atlamış bir araba. Hep birlikte bunun önünde bir set oluşturmalıyız. Ortak değerler etrafında halklarımızın buluşmasını istiyoruz. Kürt halkı, Türk halkıyla iradesini birleştirmiştir. Birlikte yaşam talebini vermiştir. Birileri demokrasinin bütün olanaklarını ortadan kaldırmaya yönelik farklı bir çalışma içindedir. Dünyada milliyetçiler toplum içinde düşmanlar yaratarak, birilerini hain ilan ederek, kendi iktidarlarını sürdürmeye çalışırlar. Gücünü koruyabilmek için mutlaka birilerini düşman yaratarak, iktidarını sürdürmeye çalışıyorlar. Türkiye’de bugün gördüğümüz tablo bu. Bir tarafta demokrasiyi esas alanlara karşı set kurmaya çalışıyorlar. Adalet yürüyüşüne katıldığımızda, ‘bölücülerle kol kola’ dediler. Bunu yapacaklar."

"Bugün dün gibi değil"

Birlikte mücadele olmadan adaletin tesis edilemeyeceğini vurgulayan Türk, “1991 yılında sayın Erdal İnönü ile o zamanda bir ittifak söz konusu oldu. Eleştiriler geldi. Erdal Bey hiç konuşmadı. Demokratik bir gelecek, Türkiye yaratmak istiyoruz. Birileri ne der hesabı yaparsak, demokrasiyi kuramayız. Elbette ideolojik, siyasi olarak farklı yerlerde olabiliriz. Demokrasinin gereği budur. Halklarımızın demokratik geleceği için, ortak demokratik değerler etrafında mücadele etmeliyiz. Bugün dün gibi değil. 2016’da kayyumlar geldiği zaman batıda bir suskunluk vardı. Bugün ise gerçekten artık tahammül edilmeyecek bir noktaya geldiğimizi ifade ediyor. Dayanışmanın ve ortaklaşmanın gerektiğini söylüyor” diye belirtti. 

Türkiye’nin geleceğini değiştirme iddialarının olduğunu aktaran Türk, “Daha demokratik bir Türkiye, insanların özgür yaşaması için, daha değerli projelerle hukuk savunarak süreci götürmeliyiz. Beklentimiz, talebimiz bu” diyerek sözlerini noktaladı.

Karşılıklı hediyeler takdim edildi

Yapılan konuşmalar ardından ev sahibi Kayapınar Belediyesi Eşbaşkanı Keziban Yılmaz, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürüldüğü Sur ilçesinde bulunan tarihi dört ayaklı minarenin bulunduğu tablo hediye etti. 


İmamoğlu ise Eş Başkan Yılmaz’a, İstanbul seçimlerinin yenilenmesi ardından belediyeye atanan kayyım tarafından odasında sökülen Atatürk portresini hediye etti. İmamoğlu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Mızraklı’ya da İstanbul’un sembolleri arasında yer alan Kız Kulesi’nin bulunduğu plaket hediye etti. 

Görüşme daha sonra basına kapalı bir şekilde devam etti.