İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kentte faaliyet gösteren, 12’si devlet, 43’ü vakıf olmak üzere, 55 üniversitenin rektörleriyle buluştu. Üniversitelerle her konuda iş birliğine açık olduklarını vurgulayan İmamoğlu, “Günümüzün küresel ekonomisinde ya da küresel sistemde, bu hedefi başaranlar ve bu yetenekli insanları elinde tutanlar, hele hele ileri teknolojileri, yaratıcı fikirleri konuştuğumuz bu çağda, önümüzdeki sürecin gerçek kazananları olacaktır. Bunu yapmayanlar ise net olarak kaybedeceklerdir. Sadece popülist bir dille gününü gün edecektir. Esas kaybeden ülke ve şehirler olacaktır. Bu anlamda biz, kaybedenlerden olmak istemiyoruz” dedi.
“İstanbul’un Üniversitelerini Konuşuyoruz” başlığıyla gerçekleştirilen etkinlikte İmamoğlu, slaytlarla desteklediği konuşmasını “temel verilere göre İstanbul’daki üniversiteler ve üniversite öğrencileri”, “16 milyonluk İstanbul’un yeni yönetimi olarak üniversiteler ve akademik dünya ile ilgili hedefler” ve “vizyon 2050 İstanbul ofisi ve potansiyel iş birliği alanları” başlıklarıyla bölümlendirdi.
“BOSTON’DAN SONRA EN FAZLA ÜNİVERSİTE İSTANBUL’DA”
İstanbul’un, geçmişten bugüne kadar ulusal ve uluslararası bir üniversite şehri olma özelliği bulunduğunu belirten İmamoğlu, “Şehrimiz, ülkemizde bilimin, kültürün, sanatın ilerlemesinde de ana merkez ve lokomotif rolü her zaman üstlenmiş. İstanbul bir üniversite şehri derken abartmıyoruz. Gerçekten de Boston’dan sonra en fazla üniversitesi bulunan bir şehir ünvanına sahip. İstanbul’da, 12’si devlet üniversitesi olmak üzere 55 başarılı üniversitemiz olduğunu biliyoruz. Halen öğrenim gören gençlerin sayısı 1 milyonu aşkın. Türkiye’nin 4-5 büyük kentinde bulunan öğrencilerin toplamından daha da fazla” dedi.
"Kütüphane sayısını artırmak istiyoruz"
İstanbul’daki üniversitelerde, Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğrencilerin de eğitim gördüğünü kaydeden İmamoğlu, konuyla ilgili rakamsal bilgiler paylaştı. İstanbul’da eğitim görmeye gelen yabancı öğrenci sayısında, son 5 yılda 3 kat artış olduğunu ifade eden İmamoğlu, “Türkiye’de bulunan 3 yabancı öğrenciden 1’i İstanbul’da öğrenim görüyor. Şu anda İstanbul’da 184 farklı ülkeden 45 bin öğrenci var. Avrupa’dan öğrenci değişim programlarıyla ülkemize gelen öğrencilerin ise 3’te 2’si İstanbul’da. Burada kütüphane konusu önemli. İstanbul’da 39’u halk kütüphanesi, 21’i İBB ye ait olmak üzere toplamda 60 kütüphane var. İstanbul’da 100 bin kişiye 0.4 kütüphane düşmesi gerçekten üzücü bir oran. Bunu arttırmak istiyoruz. Örneğin bu sayı Zürih’te 14, Paris’te 8.5, Tokyo’da ise 3.4” bilgilerini paylaştı.
İstanbul’da üniversite öğrencileri için 35 bin 776 kapasitelik 27 üniversite, 23 bin 925 kapasitelik 22 Kredi Yurtlar Kurumu’na ait yurtlar bulunduğunu da anlatan İmamoğlu, “İstanbul’da 141 kampüs bulunuyor. Ancak bunların yarısına raylı sistemlerle erişebiliyor öğrencilerimiz; ama diğer kısmına metrobüs ve otobüsle gidebiliyor. Bu konu da önümüzdeki süreçlerde bize hedef anlamında önümüze ışık tutacak bir veri olacak. Bunlar, sizin de bildiğini konular ama bir hafıza tazelemek adına bunları sizinle paylaşmak istedim” dedi.
"Gelişmiş ülkeler yetenek peşinde"
İmamoğlu, İstanbul’un yeni yönetimi olarak üniversiteler ve akademik dünya ile ilgili hedeflerinden söz etti. “Dünyanın gelişmiş ülkeleri toleransla, demokrasi ve özgürlüklerle dünyanın dört bir yanından en iyi yetişmiş insanları, en parlak, en çalışkan ve en girişimci, en yaratıcı insanları kendine doğru çekebiliyor. Bu, çok önemli bir konu. Bunu ıskalamamak lazım. Pek çok ülkenin açık kaynak verileri bize şunu gösteriyor: Bugün yetenekli, yenilikçi ve girişimci insanlarının, dünyada 20-25 metropolde toplandığı çok net. Bunlar, baktığınızda dünyanın yönetimini, tüm idari sistemini şekillendiren merkezler. Bugün merkezi hükümetlerden çok daha farklı bir şekilde, bu bir realite, her ne kadar gündemi merkezi hükümetler beslese de ya da her şeyin orada döndüğünü düşünsek de tam olarak öyle değil. Tam tersine metropollerde ve o kentlerdeki yetenekli insanların varlığıyla süreçler yürütülüyor. Bunun farkında olan kentler de ‘Dünyada ne kadar bu tarz insanı kentime çekerim ve orada onu yaşama katarım’ hedefi ortaya koyuyor. Londra, New York, Paris, Amsterdam, Tokyo, Sidney… Bu kentlerin hepsi, yetenekli yaratıcı beyinleri ve girişimci sınıfları çekmek için özel müesseseler kuruyor. Hepsi de yabancı ülkelerde doğmuş yüksek lisans öğrencilerini, bilim insanlarını ve girişimcileri cezbetmek için gittikçe daha çok ve daha organize çaba sarf ediyorlar. Yatırım ve tanıtım ajanslarıyla dünyanın belli ülkelerinde çok özel tanıtımlar yapıyorlar” saptamalarında bulundu.
İmamoğlu'ndan üniversitelere: Birlikte çalışmamız şart
Rektörlere bu konularda iş birliği yapma çağrısında bulunan İmamoğlu, “Üniversitelerimiz bu konuda, şehrimizle, şehrimizin yönetimiyle, İBB’yle maksimum düzeyde bir ortam yaratmalı diye düşünüyorum. Birlikte çalışmamız şart. Aksi taktirde gerçekten, akademik dünyanın kendi dünyasında olması ya da bizim kendi dünyamızda bir çaba göstermemizin, bu şehre çok büyük katkıları olmayacağını düşünüyorum. Bu anlamda şehrimizin ve ülkemizin bu rekabetçi dünyada, yerini, konumunu geliştirecek ve değiştirecek en önemli şey, ülkemizi terk eden yetenekli vatandaşlarımızı burada tutabilmek ve ona dönük çalışmalar yapmak… Sadece bu da değil tabii. Hedefin esas büyüğünü ben şöyle görüyorum: Diğer ülkelerde bulunan yetenekli insanlar için, özellikle yakın coğrafyamızdaki, İstanbul’un bir cazibe merkezi haline gelebilmesi. Bu bence daha etkin ve daha küresel bir hedef. Bu bakımdan bu inisiyatifi hep beraber geliştirebiliriz. Günümüzün küresel ekonomisinde ya da küresel sistemde, bu hedefi başaranlar ve bu yetenekli insanları elinde tutanlar, hele hele ileri teknolojileri, yaratıcı fikirleri konuştuğumuz bu çağda, önümüzdeki sürecin gerçek kazananları olacaktır. Bunu yapmayanlar ise net olarak kaybedeceklerdir. Sadece popülist bir dille gününü gün edecektir. Esas kaybeden ülke ve şehirler olacaktır. Bu anlamda biz, kaybedenlerden olmak istemiyoruz” şeklinde konuştu.
"Zorlayıcıyız, davetkârız, gelmeyene gitme konusunda kararlıyız"
“Biz, ortak akla inanıyor ve güveniyoruz” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bu şehrin en büyük değeri, 16 milyon insanın varlığı. Bunu bir insan kaynağı olarak görüp sürecin içine katma kabiliyetini göstermek ve bundan faydalanmak. Söylediğimiz şey; demokrasi ve demokratik katılım. Bu konuda çok kararlıyız, onu bilmenizi istiyorum. Zorlayıcıyız, davetkârız, gelmeyene gitme konusunda kararlıyız. Bu konuda ortak aklın oluşması ile ilgili sürecin oluşmasında üniversitelere çok güveniyoruz, güvenmek istiyoruz. Beraber yol yürümek istiyoruz. Sizlerle her zaman çok güçlü yoğun bir iş birliği talebine bulunuyoruz. Akademik katkılarla neticelere daha hızlı ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Ülkemiz ve İstanbul’un sorunlarının tabanında yatan eğitimle ilgili sorun ve problemleri aşma konusunda da akademik dünyanın, üniversitenin bizim için çok değerli bir paydaş olduğunun da farkındayız. İstanbul’da yerel yönetim eliyle –elbette Milli Eğitim’in alanını bir kenara koyuyoruz- bir eğitim devrimi yapmak istiyoruz. Toplumun farklı kesim ve katmanlarıyla, farklı kurum ve kuruluşlarımız üzerinden sadece İSMEK değil; İSMEK’le beraber hayata geçireceğimiz Kent Ensitüsü’nden, Küresel Kent Akademisi’ne varıncaya kadar, farklı alanlarda, farklı seviyelerde insanları yetiştirme konusunda bir devrim ortaya koymak istiyoruz. Şehrin gelişmesi, yönetici ve akademisyenleriyle, çalışanlarıyla tüm üniversite aynı zamanda kentsel yaşamını da kolaylaştıran bir yönetim olmak istiyoruz. Bu da önemli bir kavram. O açıdan da belediye-üniversite iş birlikleri üst seviyede ortaya koyar ve bunu sergileyebiliriz.”
"Akademik dünya, kendilerini sıralamanın gerisine itemezler"
“Üniversitelerle var olan ilişkilerimiz var ama bunları daha da geliştirmek istiyoruz” diyen İmamoğlu, “Hatta üniversitelerin kampüsü ile ilişkili bu yurtları arttırma konusunda üniversitelerle iş birliği yapabiliriz. Deprem Çalıştayı yaptık. Dün, Deniz Çalıştayı yaptık. Örneğin farklı kitleleri araştırma adına, Cumartesi günü ‘Roman Çalıştayı’mız var. Ayın 17’sinde ‘Ulaşım Çalıştayı’mız olacak. Turizm Çalıştayı’na hazırlık yapıyoruz ocak ayının başında. Turizm Platformu’nu kurduk. Deprem Platformu’nu oluşturuyoruz. Tüm süreçleri şeffaf ve katılımcılıkla buluşturmak çabası içerisindeyiz. Ocak aynın başında, yaptığımız araştırmalarda yüzde 90’a yakın hiçbir bilgisi, hiçbir fikrinin olmadığı Kanal İstanbul’u, İstanbul halkına açacağız ve tartıştıracağız. Yani bilim insanlarının fikirlerini, İstanbul halkıyla buluşturacağız. Bütün bu konu ve hususlar, çalıştaylar aslında sizlerin katılımın önemli birer gerekçesi. Çünkü akademik dünya bu konulardan uzak duramaz. Ülkenin geçmişten bugüne geldiği süreçte elbet siyasileri ilk sıraya koyabiliriz ama akademik dünya, kendilerini sıralamanın gerisine itemezler. Bundan sonraki süreçte de en etkili şekilde akademik katılımlar bizim için çok çok değerli olacaktır. Bunu hayata geçirme konusunda kararlılığımızı lütfen hissetmenizi istiyorum” şeklinde konuştu.
İmamoğlu’nun konuşmasından sonra rektörler söz aldı ve çeşitli konulardaki görüşlerini, sorularını, sorunlarını ve çözüm noktasındaki görüştüklerini dile getirdi.