T24- Yazar Mehmet Y. Yılmaz, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ergenekon tutuklusu gazeteci Ahmet Şık'ın yayımlanmamış kitabı İmamın Ordusu'nun toplatılması hakkında verdiği kararda “İçerik olarak aynı mahiyetteki evrak ve tüm nüshalarına da el konulmasının da” yer aldığını yazdı.
Yılmaz'ın Hürriyet gazetesindeki köşesinde yayımlanan (26 Mart 2011) yazısı şöyle:
İmamın Ordusu İmamın Karısı ve imambayıldı!
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ahmet Şık’ın yayımlanmamış kitabı “İmamın Ordusu” ile ilgili olarak verdiği kararda şöyle bir hüküm de var: “İçerik olarak aynı mahiyetteki evrak ve tüm nüshalarına da el konulması!”
Savcılık, kitabın “örgütsel doküman” olduğu kanaatinde! Böyle midir, değil midir, mahkeme sonunda hep birlikte öğreneceğiz.
Ama kararın “içerik olarak aynı mahiyetteki” başka çalışmaları da kapsaması düşündürücü.
Demek ki bundan sonra “imamın faaliyetleri” ile ilgili herhangi bir kitap yazmak da yasak, böyle bir kitap çalışması için doküman biriktirmek, toplamak da yasak. Yazarsanız ya da yazmak için hazırlık yaparsanız terör örgütü üyeliği ile suçlanabilir, ne kadar süreceği bilinmeyen bir tutukluluk süresi için Silivri Cezaevi’nin yolunu tutabilirsiniz.
Öte yandan İmamın Ordusu isimli kitap yayımlanamadığı için “içeriğini” de tam olarak bilemiyoruz!
Bu konuyla ilgili bir kitap yazacaksanız biraz falcılık yeteneklerinizi geliştirmelisiniz ki yazacağınız kitap ile İmamın Ordusu’nun içeriği aynı mahiyette olmasın, hapsi boylamayın!
Böylece Türkiye, düşünce ve ifade özgürlüğünün bir mahkeme eliyle “genel olarak kısıtlanması” ile karşılaşmış bulunuyor.
“İmamın”, hangi faaliyetleri ile ilgili olarak yazarsanız yazın hatta daha yazmadan önce bilgi toplamaya başlayın, yandınız!
Bu tabloya bakınca “İmamın Karısı” Sevtap Çetinkale’nin bile tehdit altında olma olasılığı var. Hatta lokanta mönülerindeki “imambayıldı” bile tehlikede!
Gördüğünüz gibi konu “sulandırılmaya” da bir hayli açık.
Ama içinde yaşadığımız tehdit o kadar ağır ki sululuğun ne zamanı ne de yeri!