Söyleşi

İmam-Hatipliler: Mesele poşuysa birlikte gidip Cihan'ı içerden alalım!

TBMM’den bütün okullarda harem-selamlık uygulama mı istediler, yoksa başka bir sistem mi önerdiler? İmam-hatipliler cinsiyet ayrımcılığı konusunda iç muhasebe yapıyor mu?

05 Mart 2012 20:19

 

Hazal Özvarış- T24

[email protected]

 

“İmam-hatipliler okullarda harem-selamlık düzen istedi...”

Bir grup AKP milletvekili tarafından 4+4+4 kademeli eğitim teklifi aceleyle Meclis’e getirildikten sonra başlayan tartışmalar, yukarıdaki haberle başka bir boyut kazandı.

Raporlarını henüz kamuoyuna sunmayan imam-hatip Liseleri Mezunları ve  Mensupları Derneği (ÖNDER) Başkanı Hüseyin Bozkurt’a sorduk: 

TBMM’den bütün okullarda harem-selamlık uygulama mı istediler, yoksa başka bir sistem mi önerdiler? İmam-hatip liselerinde nasıl bir kadın-erkek ayrımı var? İmam-hatipliler cinsiyet ayrımcılığı konusunda iç muhasebe yapıyor mu? “Artık imam-hatipler de değişmeli” diyen Fehmi Koru'yu haklı görüyorlar mı? ÖNDER, terör örgütü üyesi ilan edilip tutuklanan bazı öğrenciler için neden hiç ses vermiyor?

Hüseyin Korkut’un T24’ün sorularına verdiği cevaplar şöyle:

- İmam-hatipler, 4+4+4 teklifi bu şekilde yasalaşırsa, orta kısımların yeniden açılmasına hazır mı?

İmam-hatip liselerinin orta kısmı kapatılınca ve katsayı adaletsizliği ortaya çıkınca öğrenci sayıları onda bire indi. Okul binaları başka okullara ve değişik kamu hizmeti veren kurumlara geçti. Binaların bir kısmı üstelik ya bir vakfa ait ya da MEB'e şartlı tahsisli, yani bu binalar ancak imam-hatip lisesi olarak kullanılabilir. Dolayısı ile ihtiyaç olunca bu okullar geri verilebilir.  Örneğin Kırklareli İmam-Hatip Lisesi vaktiyle 850'ye kadar öğrenci alabiliyorken şu an 250 öğrencisi var. Yani kapasitesi kullanılmıyor. Bazı okullarda, elbette ek derslik ihtiyacı olabilir, zaman içinde aşılabilecek bir sorun.

- Ayşe Böhürler, yaklaşık 160 bin derslik varken yeni sistem için 64 bin yeni dersliğin yapılması gerektiğini yazdı. Çözüm bahsettiğiniz kadar kolay mı?

Türkiye genelinde, MEB'in en çok üzerinde durduğu konulardan biri derslik meselesi. Elbette çok kolay değil. İHL’lerin binalarını şimdiye kadar halk yaptırdı. Hayırseverleri hem İHL’ler, hem de diğer eğitim binaları için hayır yapmaya teşvik ediyoruz.

- Hükümet yeni imam-hatipler açma görevini size mi yükledi? 

Hayır. Bu görev devlete ait. Biz bir sivil toplum kuruluşu olarak toplumun ihtiyaç duyduğu bu okulların sayısının artırılması konusunda talepte bulunuyoruz. Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde İHL’lere yoğun talep olduğunu biliyoruz. Bu konuda hem devletin, hem de hayırseverlerin okul yaptırmasına ihtiyaç var. Mevcut binalarda, İstanbul gibi belli yerlerde belki zorluklar olabilir, ama Anadolu’da okulların kapasiteleri müsait.

 

'Her çocuk 10 yaşında isabetli tercih yapamayabilir ama...'

 

- 10 yaş, sizce mesleğe yönelmek için uygun bir yaş mı?

Bu konuda farklı görüşlerde olan eğitimciler var. Bu yaşlarda çocuklar başarı ve kabiliyetine göre yönlendirilebilir.

- Siz 10 yaşında net miydiniz?

Ailemin ve hocalarımın yönlendirmesiyle imam-hatip lisesine sınav kazanarak gittim. Erken yaşlarda çocukların ilgi ve kabiliyetlerine göre yönlendirilmesi veliler ve uzmanların sorumluluğundadır. Elbette her çocuk bu yaşlarda isabetli tercih yapamayabilir. Kabiliyete göre yönlendirme esastır. Özel kabiliyetli çocukların meslek yönelimleri daha erken yaşlarda başlamaktadır. Her aile de çocuğunu en iyiye, kabiliyetinin en yatkın olduğu yere doğru yöneltmek ister.

- 10 yaşında bir oğlunuz olduğunu varsayalım. İlk 4 sene bitti ve diyor ki: “Modacı olacağım.” Siz bu tercihe karşısınız. “Tamam” diyecek misiniz?

İlgisi varsa niye olmasın? Veli çocuğuna her şeyi zorla yaptıramaz, yaptırmamalı. İHL’nin önüne katsayı engeli konulunca birçok veli, çocuğunu İHL’de okutmak istediği halde çocuğu istemediği için başka okullara kayıt yaptırmak zorunda kaldı. Eğitim sistemimizde çocukların ilgilerine göre daha erken yaşlarda yönlendirilebilmesine imkân açacak düzenlemelere, İHL’nin orta kısımlarının açılmasını ve Kuran kurslarına erken yaşta gidilmesini istemeyenlerin karşı çıktıklarını biliyoruz. Bu yersiz ve yanlış korkulara dayanan bir çekince.

 

‘Düz liselerde ayrıntılı din eğitimi olsa İHL'lere aşırı talep olmaz’

 

- Sizce neden çekiniyorlar?

Bilmiyorlar ve önyargılı davranıyorlar. İmam-hatip liseleri sırası, tahtası, öğretmeniyle normal lise formunda. Hâlâ farklı tasvirlerle akıllarda canlanan, filmlerde tasvir edilen orta çağda kalmış medrese havasında bir okul zannedenler var. Hâlbuki öğrenciler burada liselerde okutulan tüm kültür derslerinin yanı sıra meslek derslerini de alıyor.

Bu okulları sadece meslek lisesi gibi görüp sayısını tartışanlar da var. Bu kişiler, imam-hatip liselerine yönelen yüksek talebin nedenini araştırmak istemiyorlar. Bunun cevabı şu: Veliler çocuklarına okul ortamında yeterli temel din eğitimi aldırmak istiyorlar.

- Düz liselerde seçmeli uygulamalı, ayrıntılı din dersleri olsa imam-hatiplerin sayısı azalır mı?

Aşırı talep olmaz. Böyle olursa imam-hatipler bu kadar tartışma konusu olmaktan çıkar. Yeterli düzeyde din eğitimi almak liselerde okuyan gençlerimizin de hakkıdır.

 

‘Kürtçe eğitim neden olmasın?’

 

- Fehmi Koru, imam-hatiplerin amaçlarını şöyle açıkladı: 1- Din adamı yetiştirmek. 2- Dini bilgilere sahip olmak isteyen ancak başka mesleklerde ilerleyecek gençlere bu bilgileri aktarmak. Koru, ikinci amacın her lisede varlık gösterebileceğini belirterek “İmam-hatipler de değişmeli” diyor. Katılıyor musunuz?  

Din Öğretimi Genel Müdürlüğü okulların kalitesini artırmak ve daha iyi mesleki eğitim verilebilmesi için imam-hatip liselerinde projeler üzerinde çalışıyor diye biliyorum.

- Nasıl bir projelendirme?   

Arapça, Farsça, tefsir, hadis gibi meslek derslerinin daha ağırlıklı okutulduğu proje okullar.

- Kürtçe bu diller arasında mı?

Var mı bilmiyorum. Ama niye olmasın? Anadilde eğitim hakkından daha tabii bir şey olabilir mi?

-  Bir parantez: Zorunlu din derslerinin 1980 darbesinden sonra uygulanmaya başlamasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunun arkasında, 1980 öncesindeki gençliğe biraz daha ahlaki, milli, manevi değerler verme gayreti olabilir. Darbeyi yapanlara sormak lazım.

- “Asker dini kullandı” yorumuna katılıyor musunuz? 

Kendi yaptıklarını meşrulaştırmak açısından düşünmüş olabilirler. Ya da gerçekten çocuklarımız din kültürü ve ahlak bilgisi sahibi olsunlar diye düşünmüş olabilirler.

 

‘Veli ateist ise çocuğu din dersinden muaf tutulsun’

 

- Sizce yeni dönemde, Sünni çoğunluk dışındaki Alevi, Hıristiyan ve diğer grupların inançları da seçmeli derslerde öğretilmeli mi?

Tabii ki. Azınlık vatandaşlarımızın da buna ilişkin sorunlarının çözülmesi lazım. Bir insanın inandığı değerlerini, vergi verdiği ve güvendiği devletin açtığı imkânlar içerisinde çocuklarına inançlarını öğretme imkânı bulmasından daha tabii ne olabilir? Bu ülkenin yüzde 90’ınından fazlası Müslüman, ancak hepsi değil. Aleviliğin de, Sünniliğin de kaynakları var. Bu kaynaklardan müfredat oluşturup, çocuklara inançlarını bunun üzerinden öğretmek kimi rahatsız eder?

Nusayri olan bir vatandaşımıza neden İslam dinini öğrenmesi dayatılsın? Veya diyelim ki veli ateist, çocuğunun din dersi almasını istemiyorsa, dersten muaf tutulsun Bir kültür dersi olarak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin okullarda olmasında bir mahzur görmüyorum. Ama bu kişiye “İlla gel, bir dini öğren” dememeliyiz. Çoğulcu, özgürlükçü ve demokratik bir ülkede bir ülkede, devlet bu tercihlere cevap verebilmeli. 

- O zaman, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması talebini de destekliyorsunuz?

Tabii ki.

- TBMM Milli Eğitim Alt Komisyonu'na "Karma eğitim ve tek cinsiyetli eğitim üzerine değerlendirmeler" başlıklı bir rapor sundunuz. Nasıl tepkiler aldınız?

Komisyona kesintisiz eğitimin kademeli hale getirilmesi çalışmalarıyla ilgili görüşlerimizle birlikte zorunlu karma eğitimin tercihli duruma dönüştürülmesi ile ilgili raporumuzu da sunduk. CHP Milletvekili Nur Serter Hanım dışında, olumsuz görüş ifade eden olmadı. Biz orada şunu söylemeye çalıştık: 28 Şubat süreci dayatmalarına kadar, Kabataş Erkek Lisesi, Kandilli Kız Lisesi gibi başarılı kız ve erkek öğrenci okulları vardı. Bu uygulamaya dönülebilir.

İmam-hatip liseleri de özellikle Anadolu'daki alt gelirli sınıfa mensup ailelerin, kızlarını okutmalarına büyük bir katkı sağladı. Şunu sormak lazım, bugün “Çocukları evlere kapatacaklar” deyip gürültü yapanlar, dün İstanbul Üniversitesi önünde başörtülü kızları sürükleyerek kapılardan geri döndürürken neden ses çıkarmadılar?

 

‘Sırf poşu için tutuklandıysa gidelim ve onu içerden alalım’

 

- Taktığı poşu delil sayılarak terör örgütü üyeliğiyle suçlanan veya protesto hakkını kullandığı için aynı suçlamayla eğitim hakkı elinden alınan öğrenciler için siz neden ses çıkarmıyorsunuz?

Sadece poşu taktığı için yanlış bir muamele varsa beraber buna karşı duralım. Beraber gidelim ve onu içerden alalım. ÖNDER, genel anlamda Mazlum-Der, İnsan Hakları Derneği gibi bir hak mücadelesi derneği değil. Ama bu öğrenci, gerçekten sadece poşu taktığı için içerdeyse gidelim, beraber kapıya yatalım ve onu almadan gelmeyelim. Açıkçası, ben böyle düşünüyorum.

- ÖNDER neden bu tavrıyla bilinmiyor?

Belki eksikliğimiz var. Mazlum-Der'in birtakım çalışmalarına, özellikle ilgilendiğimiz konulardaki toplantılarına katılmaya çalışıyoruz, ama dediğim gibi spesifik bir mezunlar derneğiz.

- Başbakan'la da karşılıklı görüşebilen bir dernek olarak, hiç tutuklu öğrenciler bahsini açtınız mı?

Böyle bir gündem olmadı. Biz, ÖNDER olarak 10 yıllık iktidarı boyunca Başbakan’la çok sınırlı görüştük. Ayrıca, şöyle bir yanlış algı var: "ÖNDER, Başbakan'ı ziyaret etti, teklif sundu. Bu teklif de apar topar Meclis'e geldi." Bütün söyleyegeldiklerimizi 15 senedir söylüyoruz. Ustalık döneminde olduğunu söylen bir hükümet, herhalde sadece bir sivil toplum kuruluşunun görüş ve talepleri ile sınırlı davranmaz.

 

'Bütün okullarda tek cinsiyet dayatmasına karşıyız'

 

- Raporunuz basına yansıdığı gibi "tüm okullarda harem-selamlık" uygulamayı mı yoksa tek cinsiyetli okulların da olmasını mı talep ediyordu?

O, belli çevrelerin niyet okuma ve korku devleti oluşturma gayreti ve bu çok rahatsız edici. Biz, 1997'den önce nasıl böyle okullar varsa, tercihe bağlı gidilebilecek kız ve erkek okullar oluşturulabilmesini savunuyoruz. Tek cinsiyet uygulaması bütün okullarda dayatılırsa, gidip "Yanlış yapıyorsunuz" deriz.

- Talebinizin gerekçesi olarak kız öğrencilerin değil, erkek öğrencilerin cinsiyet baskısına maruz kaldığını söylüyorsunuz. Toplumsal cinsiyet, erkekleri mi mağdur ediyor?

Kız öğrenciler de buna maruz kalabiliyor. Bunlar detay ve akademisyenlerin yapacakları bir tartışmanın konusu. Dünya bunu tartışıyor. İnsanların fıtrattan kaynaklı farklılıkları var. Bunu eşitsizlik anlamında söylemiyorum. Yakın geçmişte böyle bir eğitim vardı ve kıyamet kopmuyordu. Erenköy Kız Lisesi'ne muhafazakâr ailelerin çocukları giderdi. Olmasaydı, belki de bu kız çocukları okuyamayacaktı.

 

‘Kıyafet rahatlaması imam-hatiplere de yansıdı'

 

- İmam-hatip liselerinde bugün nasıl bir kadın-erkek ayrışması var?

28 Şubat sürecinden önce çoğunlukla sınıf ya da bina olarak ayrıydı. 28 Şubat sürecinde “karma olacak” dayatması oldu. Şimdi de büyük oranda karma eğitim var. Kılık-kıyafet ile ilgili üniversitelerdeki rahatlama imam-hatiplere de yansıdı. Bu konuda daha özgür bir ortam var. İmam-hatip liselerine gelen kız öğrencileri çoğunlukla başlarını örtmektedirler, ama başörtülü olmayanlar da var. Onlara “illa başınızı örteceksiniz” diye bir zorlama yok.

- Bu istisnai bir durum mu?

Ortalama her okulda var.

- Cinsiyet meselesiyle ilgili imam-hatipler bir iç muhasebe yapıyor mu?

Yapmaları gerekir, evet.

- Hangi konularda?

Tüm eksik konularda iç muhasebe yapılmalı.

- Sitenizde “olumlu” olarak bahsettiğiniz TESEV raporundaki araştırmaya göre "Kadınlar dışarda çalışmalı" fikrine imam-hatipli erkek öğrenciler yüzde 80 oranında karşı çıkıyor.

Bu sadece imam-hatiplerle ilgili değil. Toplamda İslam dünyasında kadın-erkek ilişkilerine dair bu tartışma var.

- İstatistikler, diğer okullarla da karşılaştırmalı yapılarak sunuluyor ve İHL'li kız öğrencilerin kadına bakış açısında diğer liselilerle uyuşurken erkekler oldukça kapalı. Bu bir sorun değil mi?

O çocuklara "korunaklı bir ortamda, hassasiyetinize uygun şartlarda eşinizin çalışmasına izin verir misiniz” diye sorulsa idi yüksek oranda “çalışabilir” derlerdi diye düşünüyorum.

28 Şubat’tan sonraki 15 yılda, meslek liselerine ve imam-hatip liselerine başarılı ve nitelikli öğrencinin ilgisi azaldı. Başarılı çocuk “önüm kesiliyor” diyerek Anadolu liselerini veya fen liselerini tercih etti.

- İHL'lerden kız öğrencilere okuma seçeneği yaratan bir kurum olarak bahsederken, kadınların ikincilleştirilmesi neden gündem maddesi olmuyor? 

Dediğim gibi, varsa sorunlu alanlar, özeleştiri yaparız.

- "Gereken konu varsa, özeleştiri yaparız" diyorsunuz ama "Bu da bizim bugünkü sorunumuz" demiyorsunuz. Bu yuvarlak bir cevap değil mi? 

İnanç ölçülerimizi ters yüz etmeyecek şekilde kadınların hayata katılması, daha etkili ve özgür olması bizim de savunduğumuz bir şey.

 

‘Hassas ailelerin tercihi cemaat okullarından önce İHL’ler’

 

- Yine TESEV raporundaki "Kadınlar yalnız seyahat etmeli" önermesine özel cemaat okullarındaki erkek öğrenciler yüzde 65 oranında katılırken, buna “evet” diyen İHL’li erkeklerin oranı yüzde 16. Gülen okulları, bu anlamda İHL'lelerden daha mı ileri?

Öğrencilerin geldikleri aile yapıları sorulara farklı cevap vermelerine neden olmuş olabilir.

- Ailelerdeki fark nedir? 

Dini konularda daha duyarlı aileler, çocuklarının her şartta temel dini bilgileri öğrenmesini istedikleri için çocuklarını imam-hatip liselerine göndermektedir.

- Hangi aileler çocuklarını Gülen cemaati okullarına gönderiyor?

Bildiğim kadarıyla toplumun her kesiminden insan, kastettiğiniz özel okullara çocuklarını gönderiyor.

-  Tam da özel okul oldukları için aileler arasında sınıfsal bir fark yok mu?

Ekonomik sebepler belirleyici olabiliyor. Vatandaşın ekonomik yeterliliği yoksa ve daha korunaklı bir ortama göndermek istiyorsa imam-hatipleri tercih ediyor. Kastettiğiniz okulların müfredatı diğer okullardan farklı değil, özellikle okulda dini bilgi verme gayreti yok