T24 - 2009 yılında futbolu bırakan, 2002 Dünya Kupası’ndaki performansıyla efsaneleşen eski milli futbolcu İlhan Mansız, “Türkiye’de futbolcu transferi hayvan ticareti gibi” dedi. Ahaber’de yayınlanan Bi Sormak Lazım programında Selin Ongun’un sorularını yanıtlayan Mansız, şike davasını değerlendirirken, “İyi ki bugünlerde futbolcu değilim. Futbol oynuyor olsaydım, bu ortam bırakma nedeni olabilirdi” dedi.
3 Temmuz’da başlayan şike operasyonuna ilişkin olarak, “İyi ki futbolu bırakmışım” diyen İlhan Mansız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sakat olduğum zaman futbol oynayamamak beni üzüyordu. Sonrasında bu tür olaylar ortaya çıktığında da iyi ki bugünlerde futbolcu değilim diye aklımdan geçirdim. Şu an aktif futbolcu olsam iddianameyi okurdum, ne olup bittiğini bilmek isterdim ancak bu beni nasıl etkilerdi bilemiyorum. Kendimi Fenerbahçeli futbolcuların yerine koyduğumda onlarda vaziyete direniş görebiliyorum. Geçen sezon 17 maçta 16 galibiyet serileri vardı. Onlar bunu emekleriyle elde ettiklerinin bilincindeydiler.”
Şikeli ligden çekilmek isteyen futbolcu yalnız kalır
“Aktif olarak futbol oynasaydım şike iddiaları nedeniyle bu ligde oynamamayı düşünürdüm” diyen Mansız, şöyle konuştu: “İddianameyi okunca, bunu biz kendi emeğimizle mi aldık yoksa rakip takım oyuncuları ellerinden geleni bize karşı sergilemediler mi diye düşünmüş olabilirler. Ben böyle düşünürdüm. Ben şu an oynuyor olsam, bırakmak için bir neden olabilirdi. İdealist bir sporcu için futbolu bırakma nedeni olabilirdi bu. Tabi eğer bırakmaya karar verse, çok yalnız kalır bu kararından dolayı.”
Gizli tanığın iddiasına Mansız’dan yanıt
Şike iddianamesinde yer alan gizli tanık Poyraz’ın Beşiktaş-Samsunspor maçındaki iddiaları hakkındaki soruları yanıtlayan İlhan Mansız, Beşiktaş formasıyla oynadığı son maçta neler olduğunu anlattı:
“İlk devreyi 10 puan önde bitirmiştik. İnönü’de oynadığımız, ilk yarının 1 – 1 bittiği, ilk yarıda 3 kırmızı kart gördüğümüz, 8 kişiyle 11 kişiye karşı mücadele etmek zordu, rakip takım bunu spora yansıtınca artık haksızlığa, kırmızı kartlık pozisyonları tekrar izlemek lazım, kasti faul var ama 4 kırmızı kart görüp artık sahada kalmanın anlamı olmadığını düşünerek, takımda oynayan 7 kişi de herkes iş çığırından çıktı, mağlup olup eve gidelim ruh hali içindeydiler. Sporda en kötü şey kişiliğinizle dalga geçilmesidir. Benim sarı kartım vardı. Ben ikinci sarı kartı görüp maçı bitirmek istedim. Bu bir gurur meselesiydi. Bu maçı böyle bitirmek en iyisi oldu. Ben o maçta hakem yönetiminden memnun değildim. Bu maçtan sonra benim 1 maç cezam vardı.
Japonya’ya gitmem sürgün gibiydi
O dönem kulüp Japonya’dan gelen teklifi değerlendirdi. 28 yaşındaydım. Dizimdeki sakatlık satılmamı ne kadar etkiledi bilemiyorum. Tabi ki Japonya’ya gitmek istemem 28 yaşındaki futbolcu Avrupa’da oynamak ister. Takımla şampiyonluğa oynuyordum. Japonya’ya gitmem sürgün gibiydi. Sporcuların haklarının özellikle yerli futbolcuların haklarının çok iyi korunduğunu söyleyemem Türkiye’de. Japonya’ya gitmeye dirensem paf takıma giderdim, bu benim kariyerimi etkilerdim.
Futbolculuk hayvan ticareti gibi
Futbol gerçekten acımasız. İyi olduğunuz dönem herkes arkanızda. Önemli olan kötü günlerinizde kimin destek verdiği. Ben hiçbir zaman oynadığım kulüplerden vefa beklemedim ama haksızlığa gelemiyorum. Hep kulübün menfaatlerini ön planda tuttum. O anlamda Türkiye’de futbolculuk, transferler özellikle hayvan ticareti gibi. Avrupa’da sakatlanan oyuncuya kulüplerin sözleşme yenilediğini görürken, burada sakatlanan futbolcunun sözleşmesinin dondurulduğunu gördüm. Sakatlanan futbolcu kulübe hizmet vermek için sakatlandı. Futbolcuların menajerlerinden başlarsak Türkiye’de menajerlik belgesi, FİFA prosedürü var. Menajerlik sınavı sorularının sızdırıldığını gördüm. Ekonominin güçlü olduğu sektörlerde bu tarz üçkâğıtçılıklar görülüyor. Menajer dediğiniz kişi hukukçu olmalı ya da FİFA belgesine sahip olmalı, Türkiye’de işler daha basit. Almanya’da teknik direktörlük kursu 11 ay, Türkiye’de 3 ay.
Kulüp doktoru hastalığımı benden gizledi
Bugünkü aklımla 10 sene öncesinde olsa aynısını yapardım. Menüsküsümde iki yırtık vardı. Bunlardan biri benden gizlendi. Kulüp doktoru bunu benden gizledi. Rehabilitasyon süresinin normal bir sürede geçmemesi de etkiledi. Elimde ameliyatın kasetleri de var. Artık iş işten geçti, bunu adli süreçle ne diyebilirim ki doktora. Doktor hatasıyla hayatı kayan insanlar var. Kulüp doktoru burada beni değil kulübü düşünerek hareket etti. Bu sistemde ben adli mercilerde hakkımı arasam elime ne geçecekti? Sağ dizimdeki problemler bundandı. İçimde her zaman oynama isteği vardı. 2005 yılında Almanya’da trafik kazası geçirdim. Bir araba çarptı, sol dizimden hasar gördüm. Oradaki resmi haklarımı aramaya çalıştığım zaman, yaşınız 30’a gelmiş, bu saatten sonra hangi kulüpte oynayacaksınız diyerek sadece ameliyat ve tedavi masrafları karşıladı.
Mansız’a teşvik primi teklifi geldi mi?
Bana şike teşvik primi teklifi gelmedi, o anlamda gönlüm gerçekten rahat. Bana hatır şikesi teklifi de gelmedi. Ben sahada babamı tanımam. Çünkü kendime emeğim, kendime saygım önemli. O dönemler toyduk. Avrupa’dan gelen gurbetçiler saftır diyebiliriz. Takım içindeki diğer oyuncularla diyalogumuz iyi değildi. Arkadaşlık ortamının sağlanması zaman aldı. Biz saha içinde Almancı olduğumuz için pas alamadığımız, hor görüldüğümüz, idmanda sert girince diğer oyuncuların odana gelip seninle konuştuğu, kamplaşmaların olduğu, seni sakatlarız dedikleri dönemlerden geçtik. Takımda hatır şikesinden de uzaktaydık.