Eski CHP Milletvekili ve Cumhuriyet Savcısı hukukçu İlhan Cihaner, ABD'li rahip Andrew Brunson'ın yaklaşık 2 yıl cezaevi ve sonrasında da ev hapsinde kalmasının ardından serbest bırakılmasıyla sonuçlanan süreçte belirleyici olan 'gizli tanık uygulaması'na dikkat çekti.
“Bu pespaye ve -henüz detaylarını- bilemediğimiz iade pazarlığından daha vahim olanı ‘gizli tanık’ uygulamasıdır” diyen Cihaner, bu uygulamanın hukuka, yargı ve siyaseti ‘Fethullahçı yapılanma’nın yönettiği dönemde girdiğini belirterek, “Özellikle suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin önemli ölçüde ihmal edildiği terör ve örgüt suçunun alabildiğine belirsiz uygulandığı şu günlerde gizli tanık uygulaması suçla mücadele enstrümanı olmaktan çıkıp, bir suç kaynağına dönüşmüş durumda” yorumunda bulundu.
"Gizli tanıklık ifade verme karşılığında maddi menfaat ve geçim kaynağı haline geldi"
Kendisinin de Erzincan Cumhuriyet Savcısı’yken ‘gizli tanık’ ifadesiyle görevden alındığı ve tutuklandığı süreci de anlatan Cihaner, şöyle devam etti:
“Fetullahçı yargı döneminde yaşanan gizli tanık terörüne rağmen uygulamanın ıslahı yoluna gidilmedi. Gizli tanıklık kendilerini yönlendiren ‘yapıların’ istekleri doğrultusunda ifade verme karşılığında maddi menfaat ve geçim kaynağı haline geldi. Kimlikleri değiştirildi, maaş bağlandı, ihale verildi, kamuda işe alındılar. Vahşi bir dinleme ve izleme pratiği ile birlikte başlıca delil haline geldi. Asla birleşemeyecek olan aynı suça dair, tanık ve sanık sıfatları birleşti.
"Gizli tanıklık yapan kriminal kişiler, yönlendirildiklerini itiraf ettiler"
“Birkaçını hatırlayacak olursak Danıştay Saldırısı davasında ‘en elverişli’ ifadeleri veren ‘9 nolu gizli tanığın’ aynı dava da sanık olduğu ortaya çıktı. Benim de yargılandığım ve sanıkların aylarca tutuklu kaldığı davanın ‘gizli tanığının’ bir savcı olduğu, kimliğinin değiştirildiği ve estetik ameliyatla görünüşü değiştirildikten sonra yeni kimliği ile mesleğe kabul edildiği ortaya çıktı. Aynı davada gizli tanıklık yapan kriminal kişiler, davanın ilerleyen aşamalarında kendilerinin ‘gizli tanık savcı’ ve diğer Fetullahçı savcı ve polislerce yönlendirildiklerini itiraf ettiler. (Ancak bu ifadeler nedeniyle uzun süre tutuklu kalan genç bir MİT mensubu yüksek olasılıkla bu sürecin verdiği stresle genç yaşta yaşama veda etti. Başka davalarda da benzer ölümler yaşandı.)”
Gizli tanık uygulamasının sorgulanması ve ortadan kaldırılması gerektiğini söyleyen Cihaner, “Doğru uygulanan etkin pişmanlık kurumu, kriminalistik biliminin geldiği aşama ve bilimsel delillendirme yöntemleri suçla mücadele ve adil yargılamaya daha fazla hizmet edecektir” ifadelerini kullandı.
*İlhan Cihaner’in BirGün gazetesinin bugünkü (14 Ekim) nüshasında yayımlanan yazısının tamamını buradan okuyabilirsiniz.