Gündem

İletişim Başkanı Altun: Yalana ve dezenformasyona karşı gerçeğin tarafında olmayı, ahlakımızın bir gereği, düsturu olarak görüyoruz

"Basın özgürlüğü' kisvesi altında, ülkemizde 5. kol faaliyeti yürütmesine müsaade etmeyeceğiz"

22 Ekim 2021 12:38

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Yalana ve dezenformasyona karşı gerçeğin tarafında olmayı, ahlakımızın bir gereği, düsturu olarak görüyoruz" dedi. 

"Köklü Geçmiş, Güçlü Gelecek" temasıyla düzenlenen "Türk Konseyi Medya Forumu”nda konuştu.

Altun, "Türk Konseyi'nin ilk zirvesi tam 10 yıl önce Kazakistan'da yapılmıştı. Burada, üye ülkelerin iş insanları arasındaki ilişkileri geliştirmek amacıyla Türk İş Konseyi ihdas edilmişti. O ilk zirvenin 10. yıl dönümünde bu kez Türk Konseyi Medya Forumu ilk defa düzenleniyor. Hayırlı uğurlu olsun, iyilikler, güzellikler getirsin. Böyle bir günde bu tarihi toplantının ev sahibi olmaktan büyük gurur duyuyor, teveccühünüz için müteşekkir olduğumuzu ifade etmek istiyoruz." diye konuştu. 

Altun şu ifadeleri kullandı: 

"Geçtiğimiz yılın bu günlerinde, Azerbaycan'ın Karabağ'daki toprakları henüz işgalden azat edilmemişti. Azerbaycan'ın kahraman ordusu işgalcileri bozguna uğratırken, Ermenilerin sivillere ve yerleşim yerlerine yönelik saldırıları aralıksız devam ediyordu. Bu saldırılarda ne yazık ki uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış bombalar ve silahlar kullanılıyor, Gence'den Mingeçevir'e kadar birçok yere saldırılar gerçekleştiriliyordu. Çok değil, bundan bir yıl önce Ermeniler namlularını masum insanlara çevirip gözlerini Azerbaycan topraklarına, ekonomisine ve enerji hatlarına dikiyorlardı.

"Karabağ Azerbaycan'dır"

Bizler de Türk tarihinin bu dönüm noktasında, Azerbaycanlı kardeşlerimizle omuz omuza mücadele verme şerefine nail olduk. 44 gün boyunca, bir yandan Azerbaycan’ın haklı davasının dünyaya anlatılmasına katkı sunarken, diğer yandan hep birlikte dezenformasyonla mücadele ettik. Dünyanın en çok takip edilen medya kuruluşları, haber organları aracılığıyla, Ermenilerin unutturmaya çalıştığı gerçekleri, hakikatleri biz tane tane var gücümüzle bütün dünyaya anlatmaya çalıştık. Sayın devlet başkanlarımızın talimatlarıyla, saygıdeğer kardeşim, kıymetli dostum Hikmet Hacıyev ile yakın koordinasyon halinde, enformasyon cephesinde de var gücümüzle savaş verdik. Bunları yaparken, sosyal medyada da yalana, karalama kampanyalarına ve dezenformasyona pabuç bırakmadık. Neticede, sahada kazanılan o şanlı zafere yaraşır bir söylem üstünlüğü elde ettik ve Türk Dünyasına armağan ettik. Bu vesileyle Azerbaycan'ın sivil ve asker şehitlerine Allah'tan rahmet diliyor; bir kez daha 'Karabağ Azerbaycan'dır' diyorum."

"Yalana ve dezenformasyona karşı gerçeğin tarafında olmayı, ahlakımızın bir gereği, düsturu olarak görüyoruz"

Yalana ve dezenformasyona karşı gerçeğin tarafında olmayı, ahlakımızın bir gereği, düsturu olarak görüyoruz.

"Karşımızda yalan endüstrisi var"

Karşımızda, hakikati anlamsızlaştırmaya, değersizleştirmeye, önemsizleştirmeye, toplumları kültürel, ekonomik ve ideolojik açılardan sömürüye açık hale getirmeye çalışan kelimenin tam anlamıyla bir yalan endüstrisi var. Bu yalan endüstrisi, dünyanın farklı bölgelerinde ‘sahte haberler’ veya ‘kurgulanmış içerikler’ üzerinden toplumları, biz ve onlar ikiliğine sıkıştırmaya, mahkum etmeye çalışıyor. Açıkça ifade etmek gerekirse, biz yalan endüstrisiyle, dezenformasyonla mücadeleyi, ulusal güvenliğimizin bir mütemmim cüzü olarak görüyoruz ve tüm adımlarımızı bu perspektifle atıyoruz. Öte yandan dezenformasyonun yalnızca sosyal medya mecralarında değil, aynı zamanda geleneksel medya mecralarında da olduğunu görüyoruz. Buralarda da zaman zaman toplumların reflekslerini test eden, fay hatlarını harekete geçirmeyi hedefleyen yayınlar yapabiliyorlar. Burada özellikle bazı yabancı devletlerin fonladığı kuruluşları ve bunların ülkelerimizdeki uzantılarını işaret ediyorum. Bu modern Truva atlarına karşı teyakkuzda olmak, el birliğiyle bunların zararlı faaliyetlerini durdurmak zorundayız..

"Basın özgürlüğü' kisvesi altında, ülkemizde 5. kol faaliyeti yürütmesine müsaade etmeyeceğiz"

Bu doğrultuda Yüce Meclisimizin çatısı altında sürdürülen değerli çalışmaları takdirle karşılıyoruz. Açık ve net bir biçimde vurgulamak istiyoruz ki kimsenin 'basın özgürlüğü' kisvesi altında, ülkemizde 5. kol faaliyeti yürütmesine müsaade etmeyeceğiz.

"Adaleti merkeze alan fakat küresel sistemin mevcut gerçekliğinden de kopmadan sorunların çözümüne yönelik yeni bir zihinsel çerçeve ortaya koymak durumundayız. Sonrasında kurumlarımızı ve kurallarımızı yeniden yapılandıracak bir sürece odaklanarak gerçekçi bir yol haritası belirlemeliyiz. Küresel barışı, istikrarı ve güvenliği sağlamak için küresel adaleti merkeze alarak sürdürülebilir bir yeniden yapılanma yol haritası çıkarmalıyız. Küresel siyasette nasıl adaleti savunuyorsak, dijitalleşme olgusunda da adaleti merkeze almak zorundayız.

Zira bugün görüyoruz ki dünyadaki eşitsizlik ve adaletsizlik bazı odakların iletişim araçları üzerindeki tahakkümü sayesinde hayatiyetini sürdürüyor. Dijital faşizm ve siber emperyalizm olarak da adlandırabileceğimiz bu durum, bu sosyopolitik gerçeklik artık sadece devletler düzleminde karşımıza çıkan bir olgu da değil. Bilakis büyük uluslararası şirketler de kamuoyu algılarını arzu ettikleri gibi şekillendirmenin ve tartışma sınırlarını belirlemenin hesabını yapıyorlar.

Ülkelerimize yönelik algı operasyonlarını el birliğiyle akamete uğratmak; pozitif bir gündem inşa ederek, doğru bilgi akışını temin etmek zorundayız. Birbirimizin tecrübelerinden istifade etmeli; birilerinin bizi hapsetmeye çalıştığı kalıpları, hep birlikte kırmalıyız. Uluslararası düzenin dönüştüğü bu küresel belirsizlik çağında, birbirimizi koruyup kollamak mecburiyetindeyiz. İşte bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti olarak, Türk Konseyi'ndeki tüm kardeşlerimizle her türlü iş birliğine açık olduğumuzu özellikle ifade etmek istiyorum.

Bugün bizlere düşen, Türk Konseyi olarak, dijital faşizme, siber emperyalizme ve küresel yalan endüstrisine karşı, kendimize ait ortak bilgi üretim ve dağıtım kanallarımızı güçlendirmektir. Yine bu bağlamda, Türk Dünyasının geleceği için liderlerimizin verdiği mücadeleye koşut bir biçimde, iletişim alanında sağlıklı işleyen bir toplumsal bilinç inşa etmek mecburiyetindeyiz.

İletişim Başkanlığımız bünyesinde faaliyet gösteren bizler, ben ve arkadaşlarım, var gücümüzle, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde, büyük ve güçlü Türkiye ideali için mücadele etmeye, Türk Dünyasının birliği, dirliği ve refahı için var gücümüzle dur durak bilmeden çalışmaya devam edeceğiz; hiçbir tehdide aldırış etmeden, hiçbir gözdağına prim vermeden..."