Hasan Güneş
[email protected]
Her yurttaş ülkeyi yönetenlere, bilim adamlarına, yargı oranlarına, başta olmak üzere güvenmek ister. Eğer böyle bir duygu pratikte yaşanmıyorsa, huzursuzluk yaşayabilir, bu statülere karşı inancını yitirebilir, davranışlarından, tepkilerinden ölçüsüzlük görülebilir.
Bu gün toplumuzda güven ortamının olduğunu kim söyleyebilir?
Ekonomik alanda mı? Hukuk alanda mı? Toplumsal alanda mı? Özellikle siyasi alanda mı dersiniz?.
İşçi işverenine; işveren ve esnaf iş için iletişimde bulunduğu kişilere ne ölçüde güveniyor?
Özellikle sade yurttaş, siyasi iktidarın uygulamalarına, yargı mensuplarına, eski ve yeni bazı ordu mensupları siyasi iktidara güven duyuyor mu?
En sade yurttaş, iktidarın bile iktidarın dış politikasının ülke çıkarlarıyla ilgili olmadığını bilmekte ve Atatürk’ün “ Yurtta Barış Dünyada Barış “ilkesini çiğnediği için siyasi iktidara güven duymamaktadır.
Yine en sade yurttaş bile, gelir dağılımının adaletli dağıtıldığına inanmıyor.
Yurttaşlar, özellikle çeşitli mağduriyetlere neden olan 4+4+4 yasasıyla birlikte, eğitim kurumlarının çocuklar ve toplumun genel refahı için yapılandırılmadığını biliyor.
İktidarın, siyasal yaşantısının dinsel öğelerle birlikte gittiğini, yurttaşlar bilmektedir. Diğer taraftan, yurttaş hukukun üstünlüğüne ve dürüst seçimlerin olduğuna inanmamaktadır. Bununla beraber, kişi hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığına inanmamaktadır.
Bütün bunlar, toplumda iktidara karşı güven bunalımına neden olmaktadır. Gezi vb. toplumsal eylemler bu güven duygusunun eksikliği, hatta yokluğuna bağlanabilir.
Yurttaş ve ülke için önem taşıyan güven neden sarsılır? Yöneticilerin, günü gününü tutmayan tutarsız davranışlarıdır elbette.
Kişilerin özgürlük alanlarına saldırılması güven bunalımında önemli bir payı vardır. Yine, iktidar çevrelerinin din kurumunun ardına sığınarak halka yakın görünme çabaları da yurttaşların iktidara karşı güven bunalımına neden olmaktadır.
Yapılan uygulamaların, sanki halkın çıkarı için yapıldığını göstermesi de güven bunalımında büyük bir payı vardır. Demokratik değerlere sahip çıkılmaması da bu durumda önemli bir rol oynamaktadır.
Ülkede kendini yoğunluklu olarak gösteren sorunların yaşanması ve sonuçlarının ağır bir faturaya neden olması, AK parti iktidarının yumak haline dönüşün bu sorunların çözümlenemeyeceğini göstermektedir. Ayrıca, bir ülkede, yurttaşlar ile liderler arasında görülen güven bunalımının onarılması güçtür.
Çözüm alternatif bir partide aranmalıdır. Çağdaş değerleri savunan, demokrasiyi görünürde değil özünde savunacak bir parti. Aksi halde, ülkemizin toplumsal çözülmeyle karşılaşması muhtemeldir.