İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) Genel Müdürü Görgün Taner, "muhafazakâr sermayenin sanata destek olmadığını" söyledi. Taner, devlet ve şehir tiyatrolarının özelleştirilmesiyle ilgili olarak da “Bence özelleştirme yanlış kullanılmış bir kelime. Bence o özerkleştirme olmalı. Özelleştirmenin herhangi bir sanat dalıyla alakası yok. Ben bunun dil sürçmesi olduğunu düşünüyorum” dedi.
A Haber’de Selin Ongun’un sunduğu “Bi Sormak Lazım” programına katılan Görgün Taner, 40. yılını kutlayan İKSV ile ilgili olarak devletten aldıkları desteğin bütçelerinin yüzde 4'üne tekabül ettiğini, yerel yönetimden de "reklam ve kültürel mekân desteği aldıklarını" anlattı.
'Konser salonunun olmaması İstanbul için ayıp'
“İKSV olarak yurtdışından önemli gruplarla anlaşmalar yapıyoruz. Ama maalesef İstanbul’un son üç yıldır konser salonu yok” diyen Taner, “Umut ediyorum bu sene başına kadar AKM yeniden açılacak ve artık sonunda bir salona kavuşacağız. Şu anda etkinlikleri üç kongre salonunda yapıyoruz. Çünkü Cemal Reşit Rey bu tip organizasyonlar için yeterli değil. Ünlü gruplar orkestra salonlarına bakıyorlar. Biz kongre salonlarını gösterebiliyoruz. Konser salonu gelecek sene bitecek diyoruz. Bu İstanbul için bir ayıp olarak nitelendirmek lazım” diye konuştu.
'Sanatta özelleştirme dil sürçmesi olması'
Taner devlet ve şehir tiyatrolarının özelleştirilmesiyle ilgili olarak “Bence özelleştirme yanlış kullanılmış bir kelime. Bence o özerkleştirme olmalı. Özelleştirme herhangi bir sanat dalıyla alakası yok. Ben bunun dil sürçmesi olduğunu düşünüyorum” dedi.
'Devlet – sanat ilişkisi anayasa gibi tartışılmalı'
Taner sözlerini şöyle sürdürdü:
“Konu sadece bence devlet ya da şehir tiyatroları değil. Asıl konu devletin sanatın nasıl olması gerektiğinin bir masaya oturup ilgili aktörlerle konuşulması. Anayasa tartışmaları için yapılan bir yöntem var. Komisyon kuruldu. Bu tartışılacak. Bu bir süreç. Devletin sanatla olan ilişkisini de bu şekilde yapabiliriz. Bakanlığın yanı sıra sanatçılar, yerel yönetimler bu tartışmanın içinde olmalı.”
'İKSV tiyatro tartışmasında sadece zemin oluşturur'
“İKSV’nin devlet tiyatroları ile ilişkisi olamaz. Bu yapılar kendi aktörleri ile çözülmeli. Biz bu tartışmalara zemin oluşturarak çözümde hızla ilerlenmesi. Yoksa devlet tiyatroları bizim hacmimizin üzerinde. Dünyada kurumlar yıllık raporlarını yayınlıyorlar. Bunları görebiliyorsunuz. ABD’de devlet desteği yok deniliyor. Bu yanlış. Devlet dünyanın her yerinde kültür – sanata destek veriyor. Fakat farklı yollarla yapılıyor.”
'Klasik Türk Musikisi Korosu da tartışılmalı'
“Devletin sanat kültür kurumu olmaz. Ben de bu düşüncedeyim. Ama devlet bir mekanizma ile kültür sanatı desteklemeli. Altyapıyı hazırlayıp bırakmamalı. Uzun soluklu desteklemek zorunda. Devletin tiyatrolarının yanı sıra Klasik Türk Musikisi korosu da var, senfoni orkestrası da. Bunları da tartışmamız lazım.”
'Sanata bütçe Türkiye’de binde 4, AB standardı yüzde 1'
Taner, devletin sanatı desteklemesi gerektiğini söyleyerek Avrupa Birliği’ndeki uygulamaları da örnek gösterdi. Taner, “Ben uzun zamandır çok büyük bir değişiklik göremiyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesi binde 4. Binde 5’e çıktığında biz göbek atıyoruz. AB standartları yüzde 1 standartlarında. Bunlar olmadan çok da fazla ilerleme sağlanamaz” dedi.
Taner sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupa müthiş bir kriz içinde. Bu sırada kültür – sanata ayrılan paylarını artıran ülkeler var. Özellikle de İskandinav ülkeleri. Bu yaratıcı endüstrilerin getirisini öngörüyorlar. Biz 2012 Avrupa Kültür Başkentliği yaptık. Ama biz bundan turizm geliri bekledik. Önce kültüre yatırım yapmalıyız. Ardından zaten turist gelir. Ama biz nasıl daha turist getiririz diye yatırım yaparsak bu sadece bir yıllık olur.”
'Fazıl Say iddianamesinin kabul edilmesini beklemiyordum'
Fazıl Say’ın sosyal paylaşım sitesi twitter’da paylaştıkları hakkında da konuşan Taner, “Fazıl Say için çok üzüldüm doğrusu. Sanatçıların toplumu ileri götüren, toplumdan aykırı kişiler olduğunu düşünüyorum. Tabii her toplumun bir takım değerleri var, onlara saygısızlık etmeden en fazla tolere etmemiz gereken kişiler. Bu nedenle üzüldüm. İddianamenin kabul edilmesini beklemiyordum” dedi.
'Muhafazakâr sermaye sanata destek olmuyor'
Muhafazakâr sermayeyi de sanata destek vermeye çağıran Taner, şöyle devam etti:
“Muhafazakâr sermaye sanata destek olmuyor. 323 firmayla sponsorluk ilişkimiz var. Her birinin nereye üye olduğunu bilmiyorum. TÜSİAD mı, MÜSİAD mı, kim nereye üye bilmiyorum. Ama şu da var; sanat ve kültürle ilişki hep belirli bir zümrenin desteği ile oluyor gibi görünüyor. Bence bu bir yönlendirme. Herkes baleye, caz konserine destek olmak zorunda değil. Desteğin yüzlerce yolu var. Sanat kültür eğitimine de sponsor olunabilir."