Gündem

İki farklı üniversite ortak serzeniş

İTÜ ve Bahçeşehir Üniversitesi 2009-2010 akademik yılı açılış töreninde konuşma yapan her iki üniversitenin rektörü hükümeti eleştirdi.

25 Eylül 2009 03:00

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Bahçeşehir Üniversitesi 2009-2010 akademik yılı açılış töreninde konuşma yapan her iki üniversitenin rektörü hükümeti ve eğitim sistemini eleştirdi. İTÜ Rektörü Şahin, açılış konuşmasında Türkiye'nin bazı sorunları olduğunu belirterek 'Ancak bu sorunlar onları yaratanların mantığı ile çözülemez' dedi. Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Arıboğan ise "Üniversitelerde en çok secdeye kapananlar ödüllendiriliyor" diye sitem etti.

İstanbul Teknik Üniversitesi 2009-2010 Akademik yıl açılış töreni İTÜ Ayazağa Yerleşkesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde yapıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Oda Orkestrasının seslendirdiği " Yine Bir Gülnihal " adlı eserle başlayan tören sonrası kürsüye gelen İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, bir konuşma yaptı. Konuşmasında Türkiye'nin birçok alanda önemli değişimler yaşadığına işaret etti. Rektör Şahin, "Ülkemizin bazı sorunları var; ancak Albert Einstein'in dediği gibi ' Sorunlar onları yaratanların mantığı ile çözülemez. 'Üniversiteler olarak ülke gündemine duyarsız kalmak ya da doğrudan gündemin içinde yer almak tercih edilecek yöntemler değildir. Bizler eğitim ve biim alanında elimizden geleni yapmakla yükümlüyüz. Herşeye rağmen, gelecekten umutluyuz, gelecek sizletle daha güzel olacaktır " dedi.

"Emsallerimizle yarışmak istemiyoruz"

Rektör Şahin, İstanbul Teknik Üniversitesi ile yeni kurulan üniversitelerin aynı kategoride tutulmasına da tepkisini dile getirerek, " Üniversite olarak sorunların çözümü için uzun yıllara dayalı bir tecrübemiz var. Ancak çözümlerin de mutlaka uygun mecralarda aranması gerekir. İTÜ gibi asırlık üniversitelerimizle henüz yeni kurulma aşamasında olan üniversirtelerin aynı platformda, aynı koşullarda hareket etmeye zorlanması bizler açısından doğru bir yaklaşım olarak algılanmamaktadır. Biz emsallerimizle birlikte aynı kulvarda koşmak ve yarışmak istiyoruz. Şartlar ve kurallar bunlara göre tenzim edilmeli, geliştirilmeli ve uygulanmalıdır " diye konuştu.

Bahçeşehir Üniversitesinin Beşiktaş Yerleşkesi’nde düzenlenen 2009-2010 akademik yılı açılış töreni, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, üniversitelerin artık araştırma ve eğitim veren kurumlar olmadığını, aynı zamanda toplumsal, siyasal ve ekonomik gelişmeye önderlik eden ve modeller oluşturan kurumlar haline geldiğini belirtti.

İstanbul’daki üniversitelerin gerçekten 21. yüzyıl üniversitelerine ve anlayışına uygun olup olmadığının sorgulanması gerektiğini ifade eden Arıboğan, ayrıca sadece İstanbul veya Türkiye’nin değil, Avrupa’daki ve dünyadaki üniversitelerin doğru misyona dayanıp dayanmadığının araştırılması gerektiğini söyledi. Modern üniversite anlayışında artık sadece bilginin ön planda olmadığını, keşif ve icatların da üniversitelerin yeni vizyonu olduğunu anlatan Arıboğan, modern toplumlarda öğretim ve araştırmanın yanında yaratıcılık ve liderliğin de önemli hale geldiğini aktardı.

'Üniversiteler siyasal kurumlar haline geldi'

Devlet açısından üniversitelerin en üst düzey bilgi edinme ve makbul vatandaş yetiştirme kurumları olduğunu ifade eden Arıboğan, bu nedenle "üniversitelerin siyasal kurumlar haline geldiğini ve devletin en çok sevdiği tipteki vatandaşların yetiştirilmesi için bu misyonla donatıldığını" savundu. Üniversitelerin diğer bir görevinin de kentsel ve yerel gelişmenin aracı olması olduğunu söyleyen Arıboğan, üniversitelerin iş yerlerine dönüştüğünü, toplumun bütün kesimlerinin bu eğitimden yararlandığını aktardı.

Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bizden başka okuyan yok. Bu ülkede kitap yayımlanmıyor artık. Bu ülkede Türkçe yayın yapılmıyor artık. Çünkü hepimiz sadece rakamsal değerlerden ibaretiz. Hiçbirimizin yazdığının içeriği ve kalitesi önemli değil. Nobel Ödülü’nü iki sayfalık metinlerle alan bir bilim dünyasından buraya geldik. Hiçbir dipnot kullanmadan alınan Nobel Ödülleri var. Bu ülkede yazdığı yazının içeriği ve değeri sadece yayımladığı derginin kaç puan ettiğiyle ölçülüyor."

Her üniversitenin diplomasının bile değerlerinin olduğunu belirten Arıboğan, üniversitede okumanın maliyetinin de yükseldiğini anlattı.

'Tepemizde bir tane üst yönetim var'

Eleştirmeyen, sorgulamayan ve üretmeyen bir üniversiteden pozitif verim almanın mümkün olmadığının vurgulayan Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, şunları kaydetti: "Üniversiteler 21. yüzyılın silahlı kuvvetleridir. Çünkü silah bilgidir. Taşla, topla aldığınız mesafeden daha hızlı yol alıyorsunuz. Bilgi üretmek, eleştirmek bir devletin, bir hükümetin ve siyasal rejimlerin en büyük nimetidir. Eleştiren ve sorgulayan bir üniversite, bir ülkeyi gerçekten medeni, çağdaş ve gelişmiş bir ülke haline getiren temel faktördür. Bundan mahrum kalıyorlar totaliter, otoriter zihniyetler. Üniversitelerin antidemokrasinin kalesi haline gelmesi sorunu da var. Çünkü tepenizde bir tane üst yönetim var. O üst yönetim kimin eline geçerse... Onu kırmadan, üzmeden önüne mümkün olduğu kadar ceket ilikleyerek yaşamak zorundasınız. Bu mutlak itaati gerektiriyor. En çok itaat eden, en çok secdeye kapanan, en çok nemalandığı dönemlere geliyor. Totaliter zihniyet kabul edilemez üniversitelerde."