Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) 25 Eylül'de yapılacak bağımsızlık referandumunda, seçmen şu soruyu yanıtlayacak:
"Irak merkezi yönetimi dışındaki Kürdistan bölgelerinin bağımsız bir devlet olmasını istiyor musunuz?"
Sandığa gideceklerin çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu ve özerklik talaplerinin güçlü bir tarihi olduğu düşünülürse, 'evet' oylarının kazanacağı neredeyse kesin.
Ancak Kürtlerin kontrolündeki bölgelerde yaşayanlar ne karar verirse versin, referandumun yönetimdeki yansımaları hemen kendini göstermeyecek.
Yani İngiltere'nin Avrupa'dan ayrılış süreci Brexit gibi, bir "Kexit" süreci beklenmiyor.
Peki o zaman neden referandum yapılıyor? Neden şimdi?
Kürdistan'da iç siyaset son dönemde referandumun çevresinde şekillendi. IKBY Başkanı Mesud Barzani görev süresini aştı bile. 1 Kasım'da gerçekleşecek seçimlere kadar da sembolik olarak da olsa bağımsızlık sürecini başlatmak istiyor.
Aynı zamanda, önümüzdeki 5 ya da 10 yılda Birleşmiş Milletler'in (BM) tanıdığı bir devlet olabilmek ve Irak'tan çıkmak için gerekli uluslararası desteği sağlamak adına, Kürtlere verilmiş bir talimat.
IKBY 1991 Körfez Savaşı'nın sonunda Saddam Hüseyin'in güçleri Irak'ın kuzeyinden çekildikten sonra kendi parlamentoları, bakanlıkları ve askeri güçlerini oluşturarak özerk oldu.
Ancak geçmişe baktıklarında birçok Kürt, keşke böyle kalsaydı diyor. Oysa 2003'te ABD'nin işgali sırasında Irak'a geçici olarak yeniden bağlanan bölge, karşılığında hem ABD hem de Irak Merkezi Yönetimi'nden yarı-özerk kalmaları için söz aldı.
Bağdat ile IKBY'nin arası açıldığında, iki bölge arasında petrol ve sınır değişiklikleri konusundaki müzakereler de düğümlendi. Barzani, Irak'ta kalma kararının "büyük bir hata" olduğunu açıklamıştı.
Kürtler, son 14 yılda petrol rezervlerinin olduğu ve Kerkük eyaleti gibi Kürt olmayan nüfusun da yaşadığı bölgeleri de kuşatmak için fiziksel denetimlerinin olduğu alanları çoğalttı.
Irak-Türkiye petrol hattı projesinde olduğu gibi uluslararası yatırımcıları çekerek günde 600 bin varil petrolü ihraç etti.
Yine de IKBY bir devletin sahip olması gereken nihai yetkilere sahip değil. Bunun yanında Bağdat sık sık Kürtleri petrol satışlarını bozmakla tehdit ediyor.
Irak, Türkiye, İran ve uluslararası toplum, gösterdiği çabalara rağmen IKBY'i referandumu ertelemeye ikna edemedi.
Türkiye söylemde referandumu kınayacak ama büyük ihtimalle sınırları ya da petrol hattını kapatmayacaktır. İran ve İran'ın desteklediği Şii militanların ise güçlü bir hazırlık yapmış Kürt savunma güçlerini tehdit edeceğini düşünmek güç.
Irak'ta gizlice bana bilgi veren birçok siyasetçi, IKBY'nin bağımsız bir devlet olma yolunda yavaş ve sağlam adımlarla ilerlediği görüşünü paylaşıyor.
Ama Iraklı hiçbir lider ülkenin kendi yönetimi altındayken parçalara bölündüğünü görmek istemiyor. Bu yüzden açıkça bunu paylaşmıyorlar.
Bunun devamında da Bağdat IKBY'nin gücünü artıracak yetkileri tanıyacak müzakereler için teklif götürebilir.
İki taraf da Kerkük gibi tartışmalı bölgeler üzerinde tartışır ki bu, 2003'ten beri devam eden bir konu.
Bu nedenle Kürdistan referandumundan sonra hayat, referandumdan öncesine göre çok da farklı olmayabilir.