Gündem

II. Abdulhamit'in Hızlı torun'u yaşam savaşı veriyor

II. Abdulhamit'in “Hızlı torun'u” Osman Nami Osmanoğlu, 93 yaşında yaşama savaşı veriyor.

07 Temmuz 2010 03:00

T24- Tam 70 yaşına kadar yoga yapıp 90’ına kadar otomobil kullanan, direksiyona oturduğu günler “Hızlı kullanırdı” diye anlatılan, pilot bröveli, koleksiyoner, ressam Osman Nami Osmanoğlu, 93 yaşında, Dr. Siyami Ersek Hastanesi Yoğun Bakım Servisi’nde yaşama savaşı veriyor.



II. Abdülhamit’in kızı Ayşe Sultan’ın oğlu Osman Nami Osmanoğlu, 5 Haziran’da Marmaris’teki evinde rahatsızlandı. Osman Nami Osmanoğlu hastalanınca, üçü Fransa’da, biri Meksika’da, biri de Mersin’de yaşayan kızları, hemen Marmaris’e geldiler. Marmaris’te özel bir hastanede ilk tetkikleri yapıldıktan sonra helikopter ve ambulans uçakla İstanbul’a getirilen Osman Nami Osmanoğlu’na kalp, böbrek ve akciğer yetmezliği teşhisi konuldu. Şuuru kapanan ve yoğun bakım servisinde tedavi gören Osman Nami Osmanoğlu, 28 Haziran Pazartesi günü kendine gelince, hastanede bayram havası esti. Sık sık hastaneyi arayarak sağlık durumu hakkında bilgi alan, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı da bilgilendiren Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın hazırlattığı ambulans uçakla Marmaris’e götürülmek istenen Osman Nami Osmanoğlu yeniden ağırlaşınca planlar altüst oldu.

‘Bir gece daha dayan baba’

Babasının şuuru açıldığında, “Bir gece daha dayan baba, seni eve götüreceğiz” dediklerini söyleyen Ayşe Adile Nami Osmanoğlu Tars, o kısacık umut dolu anı şöyle anlattı: “Mutlu olduğu, hastaneden çıkmak istediği gözlerinden anlaşılıyordu. “Evet” dedi, ama bu durumu çok sürmedi. Keşke eve götürebilseydik. Orada daha rahat ve huzur içine olabilecekti.” İstanbul’da, babalarından iyi bir haber almak için umut bekleyişini sürdüren kızları, dün sağlık bilgilerini verirken, o sıkıntılı havayı dağıtmak için, anılar konsolunun çekmecelerini açtılar.

Adını dedesi telgrafla verdi

Osman Nami Osmanoğlu, II. Abdülhamit hayattayken dünyaya gelen son torunu. II. Abdülhamit, Beylerbeyi Sarayı’nda son günlerini yaşarken, 13 Ocak 1918’de, Cenevre’de dünyaya gelen torunun adını, telgraf çekerek, “Osman” koydu. 10 Şubat 1918’de torununu göremeden yaşamını yitirdi. Kızları, 1924’te, ailesiyle sürgüne gönderilen, 50 yıl ülkesinden uzak yaşadıktan sonra, 1974’te, bir ayda Türkiye’ye dönme kararı alan Osman Nami Osmanoğlu’nu, “Çok nazik, çok espritüel, sanatçı ruhlu” bir kişiliği vardı diye anlatıyor.

Tutkulu bir empresyonist

Çocukları 70’ine kadar yoga yapan, 85 yaşına kadar resim atölyesinde günde 10 saate yakın çalışan bir baba profili çiziyorlar. Resme, Fransa’da kelebek avlarken, 1906’da yaşamını yitiren Fransız post-empresyonist ressam Paul Cezanne’nin ailesiyle tanışınca merak saran, Osman Nami Osmanoğlu, tutkulu bir empresyonist. 200’e yakın tablosundan hiçbirini satmadı. Tabloları kızları ve eşinde. “Picasso gibi benim de tablolarım, benden sonra değerlenecek” demiş.
Resme başlamasına neden olan kelebek koleksiyonu merakı, Osman Nami Osmanoğlu’na Fransa’da ödül getirmiş.

Annesinin tepesine çok ‘pike’ yaptı

SÜRGÜNDE makine-radyoloji eğitimi gören Osman Nami Osmanoğlu, Paris’te okurken, annesi Ayşe Sultan’ın muhalefetine rağmen pilot brövesi almış. Ayşe Sultan’ın, bir öğleden sonra eve gelen oğluna, “Bir uçak evin üzerinden kaç defa pike yaptı. Keşke sen de görseydin” deyişini, o uçağı kullananın babaları  olduğunu tebessümle anlatıyor kızları.

Radara da yakalanmış

Mersin’de yaşayan Ayşe Adile Nami Osmanoğlu Tars’ın eşi Ali Refik Tars’ın, keyifle anlattığı bir de otomobil anısı var: “Marmaris’e ziyarete gelmiştik. 90 yaşında olmasına rağmen otomobil kullanıyordu. Dönerken bizi bırakmak için direksiyona geçti. Müthiş hızlıydı. Marmaris’te birkaç kere radara yakalanmış. Polisler onu iyi tanıyorlardı. Bir hafta boyunca benim çok yavaş kullandığım otomobilde kim bilir ne kadar sıkılmıştır?”