-İHSANOĞLU: TÜRK OLMANIN SORUMLULUĞUNU OMUZLARIMDA HİSSETTİM CİDDE (A.A) - 30.11.2010 - İrfan Sapmaz - İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, "bir Türk olmanın sorumluluğunu her zaman omuzlarında hissettiğini" söyledi. İhsanoğlu, verdiği demeçte, "hayatta hiçbir zaman ikbalperest olmadığını, ancak hem akademik hem de diplomatik kariyerlerinde en son noktaya ulaşmayı hedeflediğini" ifade etti. Meksika'da 2001 yılında yapılan kongrede tek aday olarak Uluslararası Bilim Tarihi ve Felsefe Birliğinin başkanlığına oy birliğiyle seçildiğini hatırlatan İhsanoğlu, İKT'nin başına gelebilmesinde de uzun yılların birikimin ve deneyimlerinin önemli etkisi olduğunu kaydederek şöyle konuştu: "2004 senesine gelirken, İKT Genel Sekreterlik makamında görev değişikliği olacağı belliydi ve sıra Asya ülkelerindeydi. Teşkilatta 3 grup bulunuyor: Arap, Afrika ve Asya ülkelerinden oluşan gruplar. Türkiye Asya grubunun üyesi. Asya grubunun içerisinde Türkiye'nin bu pozisyonu kazanmasının mümkün olduğunu biliyordum ve bu hususta 24 yıllık tecrübemin de bu imkanı sağlayacağı noktadaydım." İhsanoğlu, Genel Sekreter seçilmesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile o dönem Dışişleri Bakanı olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün büyük katkıları olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "2003 senesinde Başbakan Sayın Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Sayın Gül ile temaslar kurdum ve bu fikrimi onlara anlattım. Değişik ihtimaller üzerinde durduk. 2004 senesinde Türkiye hükümeti beni aday gösterdi. İstanbul'da Haziran 2004'de İKT Dışişleri Bakanları toplantısında 3 aday arasından seçimle gelen ilk Genel Sekreter oldum. Tabii bu, İKT'de bir yenilikti, bir ilkti. Çünkü 1969'dan itibaren 2004 senesine kadar işbaşına gelen 8 genel sekreterin hepsi seçimle değil, birkaç ülke arasında yapılan özel temaslarla tayin edilmişti. Üç Asya ülkesinden adaylık sırasına göre Bangladeş, Malezya ve Türkiye arasında seçim yapıldı. Büyük ekseriyetle ilk turu kazandım. İkinci turda diğer adaylar çekildi ve oy birliğiyle Genel Sekreter seçildim. 2004 haziranında başlayan bu süreç iyi bir süreçti. Çünkü o zamana kadar Türkiye'de benzer oluşumlar meydana çıkmamıştı. Bugün sık sık gördüğümüz oluşumlar gerçekleşmektedir ve bunlar artık normal bir hal almıştır. Çünkü çekingenlik bariyeri, mahcup olmak korkusu aşılmıştır. Bu bir ilkti ve bu ilki başaran bir insan olarak Allah'a şükrediyorum ki bu ufukları böylece aşmış oldum. Tabii ki o günkü hükümetin desteğiyle... Tabii daha sonra ülkemizden birçok kişi çeşitli görevlere gelmiştir ve ben eminim ki bundan sonrada çok kimse de bu görevlere gelecektir. Bir ilki sağlamış olmanın mutluluğu içerisindeyim ve kendi ülkem adına bir şey yaptığım için çok mutluyum. Beni destekleyenlere minnettarım." İhsanoğlu, birinci dönemin ardından ikinci dönem Genel Sekreterlik görevi için teklifin Senegal Cumhurbaşkanından geldiğini, 2008'in mart ayında Senegal'deki zirvede tüm üyelerin desteği ve oy birliğiyle yeniden aynı göreve getirildiğini, yapılan konuşmalarda da övgü dolu sözlerle karşılaştığını kaydetti. İKT'nin 40 yıllık tarihinde ilk kez bir zirvede genel sekreterin devlet başkanları tarafından seçildiğine dikkat çeken İhsanoğlu, bugüne kadar genel sekreter seçimlerinin bakanlar düzeyinde yapıldığını hatırlattı. -TÜRK OLMANIN AVANTAJLARI- Ekmeleddin İhsanoğlu, Türk olmanın verdiği sorumluluğun tarihten geldiğini kaydederek, İslam tarihi boyunca Türk milletinin önemli sorumluluklar taşıdığını, bugün kendisinin de bu sorumluluğu omuzlarında hissettiğini belirtti. Türklerin bu sorumluluğunun 14 asırlık İslam tarihinin 3. asrından Birinci Dünya Savaşının sonuna kadar farklı şekillerde devam ettiğini söyleyen İhsanoğlu, bugünün Türkiye'sinin modern bir İslam ülkesi olarak sanayileşme yolunda önemli adımlar attığını, piyasa ekonomisini geliştirdiğini ve çok partili demokratik rejime geçmiş bir ülke olarak, İslam dünyasında bu hüviyetiyle öncü bir pozisyonda olduğunu anlattı. İhsanoğlu, görevinin Türkiye'nin dünyadaki görünümünü nasıl etkilediği sorusu üzerine şöyle dedi: "Bunlar insanın beraberinde taşıdığı değerleridir. Bunların birçok yerde yansıdığını görüyorsunuz, fark ediyorsunuz. Bunun yanı sıra bu göreve gelmeden önce IRCICA Genel Direktörü olarak 24 yıl teşkilatın içinde, teşkilatı bilen bir insan olarak edindiğim tecrübeler ve kurmuş olduğum şahsi bağlantılar, önemli rol oynadı, ayrıca devlet başkanları ve liderlerle kurmuş olduğum dostluklar yanında, gerek tarihten gelen, gerekse bugün içinde bulunduğumuz pozisyondan dolayı görevimi daha aktif bir şekilde icra etmeme yardımcı oldu. Tabii taşıdığınız bu vasıflar ve iki kaynaktan gelen bu yükümlülüğü her zaman başkalarının gözlerinde görüyorsunuz. Yani siz unutsanız bile başkaları bunu unutmuyor. Sık sık basın mensuplarıyla yaptığımız temaslarda bunların yansımaları görülüyor. Tabii burada bütün bunları söyledikten sonra gerek tarihi sorumluluk gerekse bugünkü konumun yükümlülüğünü hissetmek çok önemlidir. Fakat bunları da belli bir ölçüde taşımak ve yansıtmak hususunda insanların dikkatli olması lazım. Çünkü birtakım tarihi hassasiyetler ve günlük politikalardan doğan farklı pozisyonlar, insanların reaksiyonlarını yönlendirmektedir. Bunların müspet yolda gelişmesi için dikkatli adımlar atmak lazım. Karşı tarafın hassasiyetlerini bilmek ve onlara saygılı olmak lazım. Aksi takdirde bunlar, yani bu iki unsur yapıcı olmaktan çıkabilir." -İKT NEREDEN NEREYE GELDİ- Ekmeleddin İhsanoğlu, İKT Genel Sekreteri seçilmesinden sonra İKT'nin nereden nereye geldiğini de şöyle anlattı: "Şimdi tabii teşkilatta ilk geldiğimiz zamanla ve bugünkü hal arasında çok büyük farklılıklar var. Göreve ilk geldiğim zaman hiç kimse teşkilatın farkında değildi. İlk konuşmalarımda İKT'nin Birleşmiş Milletlerden sonra dünyanın en büyük ikinci teşkilatı olduğunu söylediğim zaman, hiç kimse bunu kaale almıyordu. Fakat bir müddet sonra herkes bunu ciddiye almaya başladı. Bugün her referansta BM'den sonra İKT, en büyük uluslararası kuruluş olarak anılmaya başlamıştır. Bu yıl eylül ayında BM'de yaptığımız İKT Dışişleri Bakanları koordinasyon toplantısında BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, İKT'nin BM'nin stratejik ortağı ve partneri olduğunu ifade etmiştir. Şimdi 5-6 seneye yakın bir dönem içerisinde bu mesafeyi kat etmek kolay olmamıştır. Yok sayılan, yok görülen bir teşkilat halinden çıkıp bu gün gerçek manada BM'den sonra ikinci büyük teşkilat olmak, BM'nin stratejik ortağı haline gelmek gerçekten büyük bir gayret ve gece-gündüz çok yönlü çalışmanın bir ürünüdür. Tabii ki böylesi bir başarıyı tek başıma elde etmiş olmaktan bahsetmiyorum. Hem ülkemin hem benim reform politikalarıma destek veren devletlerin sağladığı katkılar ve benimle gece-gündüz çalışan arkadaşlarımın emeğini burada takdirle anmak isterim." "TEŞKİLATI İÇERİDEN TANIMAK ÇOK ÖNEMLİ" İhsanoğlu, teşkilatı içeriden tanımanın avantajlarını da şöyle anlattı: "Bu konuda biraz önce söylediğim gibi uzun yılların birikimi ve teşkilatı içeriden iyi tanımak, teşkilatın ve üye devletlerin destekleriyle, neler yapılabileceğini bilmekle mümkünü gerçekleştirdik. Çünkü 57 ülkenin üye olduğu bir teşkilatta genel sekreter her şeyi yapma imkanına sahip değildir. Kendi düşüncesine göre doğru da olsa bu işin tabiatında dengeler vardır. Bütün bu şartlar içerisinde azami olarak yapılması gereken yapılmıştır. Teşkilatın yapısında temel değişimler gerçekleştirilmiştir. Teşkilatın anayasası köklü bir biçimde değiştirilmiştir ve artık bu anayasa, bugün global dünyanın ve global şartların gerektirdiği değerlerin hepsini kapsamaktadır. İnsan haklarından demokrasiye, piyasa ekonomisi, bilim ve teknolojide ilerleme, inovasyon, kadının toplumdaki yerinin sağlamlaştırılması ve haklarının korunması, ayrıca sosyo-ekonomik gelişme ve aşırılığa karşı tavırlar ile üye ülkeler arasında ticaret hacminin artırılması... Kısaca İngilizcede iki kelimede özetlediğimiz 'moderation' ve 'modernization', yani aşırılıklardan uzak olmak ve modernleşmek. Bu iki başlık altında teşkilat ileriye doğru hızlı adımlar atmaktadır. Üye ülkeler arasında işbirliği imkanları büyük ölçüde artarak zenginleşmektedir." İnsan hakları, kadın meseleleri, bilim ve teknoloji konularında kurumlar kurulduğunu belirten İhsanoğlu şunları söyledi: "Çok önemli şeyler yapıldı ve yapılmaktadır. Teşkilatta tabii bir taraftan da kendi üyesi olmayan diğer ülkelerle de, yani bütün dünyayla bağlantılar kurulmaktadır: Rusya, Amerika ve Çin gibi... Bütün bu ülkeler ikili bazda teşkilatımızla münasebetlerini geliştirmektedir. Kimileri özel temsilci göndermiştir, kimileri gözlemci statüsüne girmek istemiştir. Bir de uluslararası kuruluşlar, BM, Afrika Birliği, Arap Birliği, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, AGİT, ECO ve benzeri kurumlarla işbirliğimiz artmaktadır. Bu yüzden bugün teşkilat birçok cephede aktif, birçok seviyede faal olarak programlarını devam ettiriyor ve diğer ülkelerle işbirliğini artırıyor. Özellikle teşkilatımız, güney-güney işbirliği konusunda önemli bir odak noktası haline gelmiştir. İKT'nin ticaret alanında faaliyet gösteren organlarının (Ticaretin Geliştirilmesi İslam Merkezi-ICDT ve Uluslararası İslam Finans Kuruluşu-ITFC) çabaları sonucunda, İKT üyesi ülkeler arasındaki ticaret hacmi 2004 yılında 271,45 milyar dolardan 2008 yılında 551 milyar dolara yükselmiştir. Bu çerçevede 2015 yılı itibarıyla İKT içi ticaret hacminin yüzde 20 seviyesine ulaşması hedeflenmektedir."