04 Temmuz 2014 00:45
CHP ve MHP'nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu CNN Türk'te Taha Akyol'un sunduğu Eğrisi Doğrusu programına katıldı. İhsanoğlu'na cumhurbaşkanlığı adaylığının kim tarafından teklif edildiği sorusuyla başlayan program, coca - cola iddiaları, Mısır vatandaşlığı da soruldu.
CNN Türk'te canlı akış olarak verilen programda Taha Akyol'un, "Teklif size nasıl geldi. Kimsenin bu durumdan haberi olmadı. Bu süreci anlatır mısınız?" şeklindeki sorusuna Ekmeleddin İhsanoğlu, "İlk teklif geldiğinde çok sıcak bakmamıştım. Kendime göre planlarım vardı. Ancak her iki taraftan da, Hem Kılıçdaroğlu hem de Bahçeli aday olmamı istediler. İkisiyle de önce ayrı ayrı görüştüm. Ben de bu isteklerin teklifi Ehl-i Edep kabul ettim." dedi.
- (Coca Cola CEO'su Muhtar Kent'in adayı olduğu iddiaları üzerine) Ben sadece iki genel başkanla görüştüm. İddia edildiği gibi Coca Cola'nın adayı falan değilim. Nasıl bir şey ki, her taraftan bazı iddialar ortaya atılıyor.
- Babam 22 yaşında Mısır'a gidiyor. 1924'te Mısır'a gidiyor, tahsilini tamamlayıp mezun oluyor. Mezuniyetin ardından özellikle Türkiye'den gelen öğrencilere hocalık, babalık yapıyor. Babam Türk, Annem Türk. Babam Yozgatlı, Annem Rodoslu'dur. Annemin doğduğu evi görmek isteyenler Rodos'ta, Süleymaniye Camisi'nin karşısındaki eve baksınlar. Hayatım boyunca Türk vatandaşlığı dışında bir başka ülkenin vatandaşlığına dahil olmadım.
- Mısır'da çok büyük hizmetler yaptım. Babam vefat ettikten sonra Mısır vatandaşı olmadığım için bize maaş bağlanmadı. Mecburen çalışmak zorundaydım. O sırada tahsilim devam ediyordu. Hem okuyup hem çalışmak bana büyük katkı sağladı. Fen fakültesinde talebeydim. O sırada Türk edebiyatı ile ilgili iki kitap yazdım.
-Askerliğimi dahi yapmadığımı ileri sürdüler. Ben askerliğimi İzmir Bornova'da yaptım. Asker arkadaşlarım da hala hayatta. İsteynler kayıtlara bakabilir. Saklayacak bir şey yok.
- Nasır dönemi Arap dünyasında heyecan dönemiydi. Çok çalkantılı günler yaşandı. Bazı kötü durumlar yaşandı. Nasır, kitleleri arkasından götürebiliyordu. Ancak Mısır'da askeri vesayet ülkeye zarar verdi. Sadece 3 asker idare etti Mısır'ı. O yüzden de şu an demokrasi adına hala eksiklikler var.
- Bugün Arap dünyasının perişanlığı bugün onun eseridir. Ama diğer taraftan bakınca Arap dünyasının kahramanı gibi görünüyor.
- "Namaz'a yaklaşmayın, sarhoş iseniz" Bunun ilk kısmını okuyunca Kuran'da namaz kılmayın deniyor gibi bir anlam çıkarırsınız. Önemli olan ikinci kısmı da okumaktır. Ortadaoğu'da yönetimler 100 yıl önce Osmanlı'dan prematüre olarak doğdu. Kısa bir süre yönetilse de ardından askeri darbeler başladı. Hiçbir zaman demokratik rejim, insan hak ve hürriyetleri üzerine bir anayasa olmadı. Suriye, Mısır, Irak malum. Bu devam edemezdi, patlayacaktı. 2010 sonunda Tunus ve Yemen'den sonra başladı.
Arap baharı ifadesi konuşulmaya başlandı. O dönemler bu söylemin yanlış olduğunu söyledim. Arap Baharı değil, Arap diktatörlerin sonbaharıydı.
20006'da Irak'taki Şii'ler ile Sünni'leri bir araya getirdim. 10 maddelik bir anlaşma imzalattım. Bütün dünyada yankılandı. 2006'dan 2010'a kadar Irak'ta Şii Sünni çatışması olmadı. Fakat 2010 senesinde seçimleri yeniden kazanan Maliki (Şii) hükümet kuramadı.
- Saddam'ın ordusundan kalan askerler, Şii'lerin kendilerine üstünlük kazanması üzerine tekrar çatışma çıkardılar. Bugün maalesef devam ediyor. Amerikan istilasının ardından Irak'ta El Kaide kuvvetleri IŞİD'i kurdu.
- Türkiye'nin içeride huzura ihtiyacı var. Güvene ve korkudan arınmaya ihtiyacı var. Ben bunu İstanbul'da da Yozgat'ta da görüyorum. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde bunu açık olarak görüyorum. Siyasetin zıtlaşması ve bölünmeler vatandaşı çok rahatsız ediyor. Cumhurbaşkanının birinci vazifesi, toplumda birleşmeyi sağlamak. Bölgenin istikrarını sağlayacak siyaseti üretmeli. Türkiye buna muktedirdir.
- İkinci husus ise, cumhurbaşkanı bir siyasi kadronun temsilcisi olmamalı. Çünkü siz yüzde 55 de alsanız size oy vermeyen yüzde 45 var. Siyasetin yapılacağı yer Meclis'tir. Bu çok önemli bir şey. Devletin tepesinde kavga ve gerilim olur ise orası emniyet sübabı değil. Oranın sigortası atarsa (Allah korusun) memleketin sigortası atar.
- Orada bütün partilere aynı mesafede olacak, kimseden taraf olmayacak. devletin kurumları arasında uyumu sağlayacak.
- Siyasette kavga olmaması lazım. Siyasette sadece tartışma olabilir. 1970'li yıllarda feci şeyler yaşadık. Allah bir daha bu memlekete bir daha göstermesin. Bizden sonraki nesiller de bunun farkındalar. Dün Madımak hadisesinin yıldönümü yaşadık. Böyle hadiseler (Madımak, Maraş) neden tekrar yaşansın?
- Türkiye'nin içinde bir milyon civarında kaçak insan yaşıyor. Mülteci statüsünde gelmeyen çok fazla insan var. Durumlarına üzülüyorum ancak biraz önlem almak gerekiyor.
- Şam Osmanlı'nın Arapçasıdır. Saray Bosna'nın Osmanlı'nın Boşnakçası olduğu gibi. Bu insanlar şu anda aramızda geziyorlar. O bakımdan büyük bir gerilim var. O gerilimi düşürmemiz lazım.
- Hacıbektaş-i Veli ziyaretinde bulundum ve vatandaşlarla konuştum. Oradaki Alevi dedeleri çok kıymetli hediyeler verdiler. Hediyeler sembolik hediyelerdi. Dertlerini dinledim. Alevi realitesi Anadolu'nun sosyolojik bir realitesidir. Alevi kardeşlerimiz, Türkmenlerin evlatlarıdır. Anadolu'yu fetheden çok imparatorlar oldu. Horasan evlatları gelmeseydi, bu coğrafya olmazdı. Onlar bu toprağı vatan yaptılar. Devletimizin bize eşit muamele yapma görevi vardır. Alevi kardeşlerimizin Cem Evi düşüncelerine sempati ile bakıyorum. Ben şahsi olarak böyle düşünüyorum. Milletimizin teveccühü olur da seçilirsem hükümete bu konudaki telkinlerimi yapacağım.
- Bence Türkiye, bu sistem tartışmasını yapmalı ve bitirmeli. Bu tartışma arada bir dönüyor. Gelen partiler ve parti liderleri kendilerine göre tartışıyor. Fakat Meclis bunu kabul edip de Anayasa tadilatı yapmazsa bu durum devam edecek.
-Benim şahsi kanaatim, bize uygun olan parlamenter sistemdir. Biz parlamenter sistemin dışına çıkarsak bize zarar verir. Bunun çok fazla örneği de yok. En bilinen örnek Amerika. Onun kuruluşundan bu yana süre geliyor. O tarih farklı, bizim tarihimiz farklı. Bizim tarihimiz Avrupa kıtasına yakın. Kurulduğu günden bu yana Türkiye'nin farklı bir yapısı var.
- Amerika'da çok farklı bir sistem var. Siz bunları yapmadan sadece baş kısmını alırsanız ya vücut çöker, ya da kafa patlar. Bir Frankenstein yaratırsınız. Bütün milletin kabul edeceği bir fikir olması lazım.
- Siyasette yönlendirmeli. Siyasette çözüm merkezi olmalı. Siyasetin tıkandığı yerde hakem olmalı. Siyasette taraf olmamalı. Siyasetin yapıldığı yer Meclis'tir. Siyasetin dışında demeyelim ama fevkinde olmalı. Cumhurbaşkanı bir orkestra şefi olmalı. Ahengi kuran, uyumu sağlayan akil bir insan olmalı. Vatandaşların babası, milletin başı olmalı.
- Bu şekilde olmadığı takdirde krizler yaşarız. Geçmiş dönemde (Bülent Ecevit - Ahmet Necdet Sezer kavgası) bu tür olaylar yaşandı. O krizde Türkiye neler kaybetti? Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki çatışmanın bedeli büyük oldu. Devletin tepesinde sigortanın atmaması lazım. Devletin tepesinde sigorta atarsa devlet yapısında büyük sıkıntılar olur, halka yansımaları daha radikal şekilde olur.
- Cumhurbaşkanı seçimini düzenleyen kanunu okudukça insan hayretler içinde kalıyor. Devlet size yardım etmiyor. Partilerden destek alma imkanınız yok. Ancak gönüllü katkılar ve bağışlar (Bir kişiden 9 bin TL) alabiliyorsunuz. Neden yapıldığına dair spekülasyonlar var. Şundan eminim ki, sosyolojik bir talep var. İnsanlar değişim istiyor. Belirli bir istikamette bir değişim istiyor. Huzura ve sükunete doğru değişim istiyorlar. Bu değişimi isteyen millet bu desteğini esirgemeyecektir.
- Mağdur olana millet yardım eder. Bu sistemde mağduriyet yaratılmıştır. 10 Ağustos'tan itibaren halkın gerekli desteği vereceğine inanıyorum. 40 gün içinde gerekli çalışmaları yapacağız. Tüm handikaplara ve sıkıntılara rağmen bunu başaracağımıza eminim.
- Ben yafta koymak istemiyorum kendime ama kendimi anlatayım. Ben dindar bir ailenin oğluyum. Babam din adamıydı, annem çok dindar bir kadındır. Rodos'ta doğdu, tahsilini yaptı. Ardından dindar bir kadın olarak yaşadı. Ama ben aynı zamanda sosyal ve bazı kültür değerlere karşı muhafazakar bir anlayış içindeyim. Bazı gelenekleri asırlar boyu taşımamız lazım. Fakat aynı zamanda fen tahsili görmüş biri olarak rasyonalizme inanan biriyim.
- Ben İslam kültürünü alan, Arap dilini çok iyi bilen aynı zamanda Batı eğitimini de aldım. Ben dünyaya açılan bir insanım. Benim hayatımda Doğu'da da Batı'da da çok önemli işlere imza attım. Bugünkü CHP-MHP uzlaşması tarihi bir olaydır. İşte bunun sebebi budur.
- Türkiye'nin en eski partisi CHP. Türkiye'de 40'lardan sonra var olan MHP anlaşıyor. Ardından DSP geliyor. Demokrat Parti geliyor. Bu adaylığı benimsemesi ve teklif etmesi büyük bir dönüşümün emaresi. Bu adaylık sırf bunlara değil. Benim en yakın dostlarım Ak Parti'nin içinde. Önemli insanlar var. Bunlar da değişim istiyorlar. Bu hareket kimseye karşı değil. Bu seçim, iktidar değişikliğine yol açacak bir seçim değil.
- Şüphesiz ki, 2003 yılında Ak Parti'nin teklifi ile İslam Konferansı Örgütü'nün Genel Sekreteri seçildim. O dönem Abdullah Gül Dış İşleri Bakanı idi. Kendisine bu teklifi götürdüm. Aday gösterilmek istedim. Çok büyük destek verdiler. Türkiye benim adaylığımı benimsedi ve resmen teklif etti. Asya grubundan iki aday daha vardı. Bangladeş ve Malezya adayları. Bizi destekleyen de vardı. Onları da destekleyen vardı. İlk gün tartışmalarla geçti. Ardından sayın Gül'e yarın seçim yapılmasını teklif etmesini söyledim. O da seçimi sundu, 30 oy aldım. Diğer adaylar çekildiler. Ben de seçildim.
- Biz tartışmayı çok seviyoruz. Tartışmayı tekrar etmeyi seviyoruz. Mütabakata varıyoruz, ardından vardığımızı unutuyoruz. Bu bizim genlerimizde var. Atatürk'ü inkar etmek, Türk tarihini inkar etmektir. Atatürk İstiklal Savaşı'nın kahramanıdır. Anayasa'daki hükümlere bağlı olduğumu kaç defa tekrar ettim. Sanırım bunu daha çok tekrar etmem lazım.
- Çözümden yana olmayan insan savaştan yanadır demektir. Barıştan yana olmayan insan ölümden yanadır. Biz barış istiyoruz. Biz bu yaranın kapanmasını istiyoruz. hem avantaj hem handikaplarımız var. Hatalarımız mesela, bir çok meseleyi sopayla falakayla halletmeye çalışıyoruz. Hal böyle olunca karşınızda insanlar her zaman baş eğmiyor, isyan ediyor. 1980'den bu yana 30 binden fazla evladımızı kaybettik. Ne pahasına olursa olsun değil, belirli fatulara göre çözüm değil.
- Bizim avantajlarımız da var. Bu topraklarda çok uzun yıllardır birlikte yaşıyoruz. Ne zaman sopalar kullanıldı, o zaman sıkıntı oldu. Beraber yaşama kültürünü canlandırmamız lazım.
- Bunu bugünkü Anayasa sistemi içinde yapabilmemiz için daha çok insan hakları lazım. Bu sıkıntıları yaşayan sadece biz değiliz. İngilizler Kuzey İrlanda ile olan meselelerini hallettiler. Bunları göz önünde bulundurmamız lazım. Bu gibi çalışmalar mahremiyet içinde yürütülecektir.
- Belirli bir noktadan sonra parlamentoyu dahil etmek lazım. Atatürk, İstiklal Savaşı'nı Meclis ile birlikte yaptı. O zaman çok sert karşı çıkanlar vardı. Ama bunlar yapılmalı.
- Bütün partilerimize sesleniyorum. Bu Meclis çatısı altında bunun görüşülmesi lazım. Bir takım handikaplarımız var, bunların aşılması lazım.
- Avrupa Birliği Türkiye'nin hedefidir. 1950'lerden bu yana... O günden bu güne devam eden bir projedir. Bu projenin başladığı günden bu yana Türkiye katılmak istemiştir. NATO'ya katılmıştır. Bence bu Türkiye'nin, Türk milletinin Batı'ya tarihteki hareketinin son durağıdır. Biz bunu yaparsak tarihi bir dönüşümü tamamlamış olacağız. Ben bunu destekliyorum.
- Bu çekişme içerisinde taraf tutmak, sizin Milli menfaatleriniz gereği değildir. Arap devletleri, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra doğru. Arap liginde 22 devlet var. Bunlar kardeş olarak birbirleriyle her zaman kavga eder. Çünkü birisi zengindir, biri fakir. Biri gösterişlidir, biri daha az gösterişlidir. Aralarında mezhep kavgaları vardır. Birbirleri ile sataşırlar, sonra barışırlar.
- Siz bir tarafı tutarsanız bunlar barışınca siz kötü olursunuz. Ortadoğu'da bütün taraftarlar iyi münasebet kurmalıyız. İsrail'in realitesini tanıyan ilk devletlerden biri Türkiye'dir. Arap ülkelerinden de İsrail'i tanıyan çok devlet var. Tanıyan ya da tanımayanlar Türkiye ile ilişkilerinin lehlerine olduğunu, Kudüs işgal edildiği zaman koruyabilecek tek devlet Türkiye idi. Türkiye taraf tutmamalı. Arabuluculuk yapan bir konumda olmalı.
- Arabistan'a olan ticaretimiz zarar gördü. Suriye ve Irak ile yollarımız kapandı. Bu yollar kapandığı için gidiş güzergahı değişmek zorunda. Çok dolambaçlı ve riskli bir durum ortaya çıktı. Biz bunu düzeltme imkanına sahip bir ülkeyiz. Rehinelerin bir kısmı serbest bırakıldı. Başkonsolosluğumuzda çalışanların da bırakılacağı konusunda ümitliyim. Kimse Türkiye'nin gazabına maruz kalmak istemez. Rehinelerin bırakılacağını biliyordum. Diğer arkadaşlarımızın da serbest bırakılacağını düşünüyorum.
- Başka milletlere ait olan insanlar değil de, neden Türk vatandaşları kaçırılıyor? Neden kaçırıyorlar? Bunları bir düşünmek lazım. Ortadoğu'daki durumları daha farklı ele almamız lazım.
-Mısır'daki darbelerden en çok nefret edecek Türk benim. Daha küçük yaştayken Nasır darbesinin Mısır'ı ne kadar geriye götürdüğünü bilen bir insanım. Acı tecrübelerim arasında yer alıyor. Geçen sene olan hadiseye gelince, bu darbe olmadan bir kaç gün önce Kahire'deydim. Darbenin ayak seslerini duydum. Oradaki arkadaşlarla da bunları konuştum. Mursi ile benim çok yakın dostluğum var. Kendisi kitabıma ön söz yazmışdır.
- Ben Cumhurbaşkanı Mursi ile görüştüm. Çok büyük bir kriz vardı. Bir takım tekliflerde bulundum. Bunların arasında koalisyon hükümetinin kurulması vardı. Ekonomik önermelerde bulundum. Teklif ettiğim şıklar arasından seçti ve uygulayacağını söyledi. Uygulayamadı... Maalesef sokakta ekonomik sıkıntıların etkisi ile her şey başladı. Ardından provokasyonlar. 60 sene Mısır'ı 3 asker idare etti. Ardından olaylar büyüyünce yeniden darbe oldu. Bu darbenin ardından Katar hariç tüm Arap ülkeleri tebrik mektupları yolladı.
- Benim ülkem bu darbeyi tenkit ediyor, bir çok ülke tebrik ediyor. Bir kısmı da susuyor. Benim o zaman yaptığım açıklama şudur; Anayasal sistemin bir an önce iade edilmesini istedim.
- Ben her zaman darbelerin karşısındaydım. Hala da karşısındayım. İç politika üslubu ile dış politika üslubu farklıdır. Mısır'da seçim yapıldı. Nasıl yapıldığını biliyoruz. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, buna rağmen Sisi'ye tebrik mesajı yolladı. Devlet olarak bu iş böyle yürütülmez. Siz bir devlete ilan-ı harp edebilirsiniz ama diplomasinin üslubu ile yaparsınız.
- Tayland'da kısa bir süre önce darbe yapıldı. Ben bunu uygun görmüyorum. Bundan önceki darbe zamanında ziyaret ettim. O darbenin başındaki generalden oradaki Müslümanlar için çok önemli haklar kazandım. İlk defa bir Tayland Hükümeti resmi imza atarak, kazanım sağladık. Siz, "Ben o generalle görüşmem" diyemezsiniz. Hissi davranma lüksünüz yok.
- İslam dünyasından maalesef kadının toplumdaki konumu hazindir. Bu geri kalmışlığın bir neticesidir. Bunun din ile bağlantısının kurulması dine ve kadına haksızlıktır. Hz. Muhammed zamanında kadınlar toplumun çok aktif üyeleriydi. Savaşlarda da ticaret hayatında da aktiftirler. 14 asır önce deveyi güden kadınlar 21. asırda araba kullanamıyorlar.
- Bunlar çok tuhaf çelişkidir. Bunun dinle alakası yok. Din kisvesi altında bunu yapıyorlar. Suudiler ile konuştum. Toplumun hazır olmadığını yavaş yavaş yapacaklarını söylediler.
- Bazı ülkelerde kız çocuklarını küçük yaşta sünnet ediyorlar. Biz bunları yok etmek için çok çaba sarf ettik. Kadının toplumda daha güçlü hale gelmesi için çalışmalar yaptık. Kadınlar ile ilgili toplantıların birincisini Türkiye'de, ikincisini Mısır'da yaptık. Ardından başka ülkelerde yaptık. Sonra bu reform fikirlerini, din temelindeki yanlışları düzeltmek için çalışma yaptık. Ardından dış işleri bakanlığından geçirerek resmi belge haline getirdik. Bu çalışmalar devam ediyor.
- Osmanlı'nın son döneminden itibaren Dar-ül Fünun'a girdi kadınlar. Ardından vekil oldu, bakan oldu, polis oldu, pilot oldu. Kadın toplumun yarısıdır. Kadın annenizdir, kardeşinizdir, kızınızdır. Bunu farklı görmek toplumun yarısını görmemek, ihmal etmektir. Bu noktadan hareket eden İslamiyet'in 21. yüzyılda farklı yorumlanması kabul edilemez.
- Türkiye'de bu konuda gelişmeler var ancak hala eksiklikler var. Çocuk yaşta evlilikler, kadına şiddet gibi. Cumhurbaşkanı bu sosyal meselelerde eşiyle birlikte aktif olmalı.
- Seçimler çok aceleye getirilmiş bir program içinde yapılıyor. Dünyadaki benzer seçimlerle mukayese edilince çok handikaplı şekilde yönetiliyor. İlk defa halkın oyuyla yapılacak seçimde iki adayın, üç adayın karşı karşıya gelmesi çok güzel olur. Memnuniyetle katılmak isterim. İlk günden itibaren bu yarışı medeni bir şekilde yapalım dedim. Çıtayı yüksek tutatlım, gelecek için örnek teşkil etsin. Bir açık oturum yapıldığı zaman çok faydalı olacaktır. Millet mukayese etme imkanına sahip olur ve mührünü hür iradesiyle basar.
© Tüm hakları saklıdır.