Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Türk lirasındaki değer kaybının ihracatta rekabetçilik sağladığı tezine karşılık ihracatçılar kurdaki hızlı artışın, döviz borçları ve pahalı girdi nedeniyle avantajdan çok risk yarattığını belirtti.
Dünya’dan Yener Karadeniz’in haberine göre, sektör temsilcileri, 2008’den bu yana liranın yarı yarıya değer kaybetmesine rağmen ihracatın yalnızca yüzde 36 arttığına dikkat çekti. Bunun en önemli nedenlerinin yüksek ithal girdi, döviz cinsi borçluluk ve enerji ithalatı olduğunu söyleyen ihracatçılar ihracat anlaşmalarının da rekabete engel olduğunu söyledi.
Yüksek döviz kuru yüksek ithalat maliyeti demek
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik, döviz kurlarında makul düzeyde yükselmenin rekabetçilik açısından olumlu olduğunu söyledi. Ancak bu durumun dezavantajlarının da bulunduğuna dikkat çeken Çelik, “Sürekli yüksek seyreden döviz kurları ihracat yapan firmalarımızın girdi maliyetlerini artırıyor, bu da ihracatçılarımıza yük olarak yansıyor. Yüksek döviz kurları, yüksek ithalat maliyeti anlamına geliyor. Bizim üzerinde durduğumuz konu öngörülebilirlik. Döviz kurlarında yaşanan yüksek oranlı dalgalanmalar ihracatçılarımızı zor durumda bırakıyor. Bu nedenle rekabetçi, istikrarlı ve mümkün olduğunca öngörülebilir bir kur politikası sürdürülebilir ihracat için önem taşıyor” dedi.
Aşırı değer kaybı riskler barındırıyor
İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Başkanı Tahsin Öztiryaki, TL’deki değer kaybının ihracatçı açısından avantajının sınırlı olduğunu belirtti.
Öztiryaki, “TL, 2008'den beri yarı yarıya değer kaybederken aynı dönemde ihracatımız sadece yüzde 36 arttı. Yani TL’nin değeri tek faktör değil” dedi.
Öztiryaki şunları söyledi: “Rekabetçi kur önemli ama bu da dengeli bir noktada olmalı. Yarı yarıya gerileyen kur, ithalatı da o ölçüde kısabilmiş değil. Çünkü dönüp dolaşıp yine zorunlu ithal ham madde, aramalı ve ithal enerji noktasına gelip tıkanıyoruz. Geçen 10 yılda birim ihraç fiyatımızda rekabetçi kura rağmen arzu edilen noktaya gelinemediğini gözlemledik. TL’nin aşırı değer kaybı, ülkemizin döviz cinsinden borçluluğunun yüksek olması nedeniyle de riskler barındırıyor.”
Kurdaki artış hammadde tedariki için dengesizlik yaratıyor
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan da yapısal adımlar, teşvikler, güven gibi daha birçok faktörün de göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek, “Artışa geçen kur sayesinde çelik ürünlerinin dünya çelik piyasasında dönemsel olarak avantajlı hale gelmesini sağladı, bu durum sektörün rekabet gücünü artırdı. Ancak kurdaki artış, yurt içinde elde edilen TL gelirleri ile dövize bağlı hammadde tedariki arasında dengesizlik yaratmakta. Satış ve hammadde tedariki arasında geçen sürede yükselen kur maliyet dezavantajına yol açıyor” dedi.
Üç ay sonra makas açıldığında sorun oluyor
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, kurda sert ve ani dalgalanmaların olduğu dönemlerde ihracatçının önünü görmesinin zorlaştığını vurgulayarak, “Uzun vadeli plan yapabilme imkanı kalmıyor. Örneğin sipariş aldığımızdaki kurun seviyesi ile 3 ay sonra teslimat tarihindeki seviye arasındaki makas açıldığında sorun olabiliyor. Kur teslimat tarihinde aşağıya doğru gidiyorsa bu da ihracatçı için zarar anlamına geliyor. Kur aşırı yükseldiğinde ise alıcıların indirim baskısı ile karşı karşıya kalıyoruz ” dedi.
İhracatın yarıdan fazlasının da Euro ile yapıldığını, Euro / dolar parkesinin de bugün için hazır giyim ihracatçıları açısından ideal seviyede bulunduğunu söyleyen Gültepe, “Doların geldiği seviye salgına rağmen 8 ayda ihracatımızı yüzde 19 artırdığımız ABD pazarında rekabet gücümüzü artırıyor” diye konuştu.