Hrant Dink 19 Ocak 2007'de
Agosgazetesinin önünde, ba.ına ve boynuna sıkılan üç kurşunla
öldürüldü. Bir hafta sonra ölümünün üzerinden iki yıl geçmiş olacak.
Cinayetin tetikçisi Ogün Samast, azmettiricisi Yasin Hayal ve 'cinayeti
emniyete ihbar eden' polis muhbiri Erhan Tuncel dışında elde var sıfır!
Olayın perde arkasındaki güçler hâlâ sır. Avukat Çetin; "İki yıl içinde
sadece bir arpa boyu yol gidilebildi," diyor ama umutlu.....
- İki yıl olacak neredeyse; Hrant Dink cinayetinde bir arpa boyu yol gidilebildi mi?
-
Ancak bir arpa boyu gidilebildi! O da nedir? Başlangıcı hatırlayalım;
Trabzon jandarma görevlileri hakkında bir soruşturma yapıldı ve
jandarma müfettişleri "Jandarmanın hiçbir kusuru yoktur," diye rapor
verdi, İçişleri Bakanlığı müfettişleri, "Dört kişi kusurlu olabilir,
soruşturma izni verelim," diye rapor verdi. Ancak Trabzon Valiliği bu
dört kişinin ikisini eledi ve hangi gerekçeyle belli değil, iki kişiye
soruşturma izni verdi. Biz sürekli, "Hayır, Trabzon jandarma komutanı
da biliyordu, bu bilgi Yasin Hayal'in sorgulanan akrabası Coşkun İğci
tarafından onlara iletilmişti," dedik, hatta sonrasında Coşkun İğci
tehdit edildiğini söyledi konuşmaması için. Bütün bunları dile
getirerek, dosyaya sunulmuş olan belgenin de sonradan düzenlendiğini
dile getirdik.
Bunlar doğrulandı bu süre içerisinde.
- Peki bu soruşturma izinleri neyi sağlıyor şimdi; sizi hangi noktaya getiriyor?
-
Trabzon jandarmayla ilgili iki kişi hakkında dava açılmış olması,
oradaki gerçeğin hiç değilse bir kısmının su yüzüne çıkmasını sağladı.
O iki kişi konuşunca diğer görevliler de ifade verdiler ve orada
inanılmaz, artık ihmal bile denemeyecek bir tavrın olduğu ortaya çıktı.
- İhmal bile diyemediğiniz bu tavır nedir, neyi kast ediyorsunuz?
-
Bu tavır şu: Bu iki istihbarat görevlisi, Coşkun İğci'den alınan
bilgileri istihbarat toplantısında sunuyor. Albay Ali Öz toplantıdaki
en üst rütbedeki kişi, "Bunu daha sonra konuşuruz," deyip üstünü
kapatıyor ve bir daha o konu açılmıyor. Hatta bir görevli "Bizim odaya
giren kapının kilidi şifreliydi, girmemizi engellemek için şifreyi dahi
değiştirdi Albay Ali Öz, çünkü biz bu konuda hoşnut değildik," diyor.
Hatta biri şunu diyor: "Buna ihmal diyemeyeceğim!" Soruluyor hemen
"Peki kasıt mı var?" "Kasıt için elimde delilim yok ama ihmal
diyemeyeceğim," diyor. Çok önemli açıklamalar bunlar...
- Bu durum sizi ne aşamaya getiriyor?
-
Çok önemli suçlamalar var ama nerede açılıyor dava? Sulh Ceza'da. Yani
en basit 'görevi ihmal' suçunun görüleceği sulh ceza mahkemesi.
- Bu davada bir arpa boyu yoldan daha ileriye gidilmemesinin nedeni, davanın terörle mücadele kapsamında görülmemesi mi?
- Evet! Her şeyi bırakın; bu bir öldürme suçu.
Bu,
ırkçı saikle işlenmiş bir öldürme suçu. Bu tabii ki planlı bir yapı
tarafından işlendi. Bu suç Türk Ceza Kanunu'nda 'kasten öldürme'
başlığı altında düzenleniyor. Türk Ceza Kanunu'nda bir de TCK 83'le
düzenlenen bir öldürme fiili var. O da nedir, öldürmenin ihmali
davranışla işlenmesi.
- Ne demek bu tam olarak?
- Çok teknik
ama mümkün olduğunca basit anlatmaya çalışayım: Öldürmenin faili
hepimiz olabiliriz, herkes olabilir. Herkes kasten öldürme fiilinin
faili olabilir ama 'ihmali davranışla' öldürme fiilinin faili olabilmek
için mutlaka size yasayla o öldürmeyi engellemeniz görevi verilmiş
olmalıdır. Yani benim yasayla bir yükümlülüğüm olmalı. Bu da nedir? Sen
öldürme fiilini engelleyeceksin! Eğer yasayla benim böyle bir
yükümlülüğüm yoksa ben TCK 83'ten yargılanmam, bir ihmalim olsa bile.
Güvenlik güçleri, jandarma ve emniyetin görevi nedir? Can ve mal
güvenliğini sağlamaktır ve önleyici birtakım faaliyetlerle suçu
önlemektir. Yani Hrant'ın öldürüleceği bilgisini kolluk güçleri
biliyor, bunu engellemiyor, üstünü kapatıyor ve bu tür suçlar işliyor.
O nedenle biz diyoruz ki; "Bu kişiler TCK'nun 83'üncü maddesinde
düzenlenen suçla yargılanmalıdır, bu davalar da ana davayla birlikte
yürütülmelidir." Bunun da yapılabilmesi için tam yetkili bir yargılama
makamı gereklidir.
- Özel bir savcı mı atanmalıydı peki?
-
Hayır, biz şunu diyoruz; Hrant Dink cinayeti çok planlı bir cinayettir.
Cinayet inanılmaz bir hazırlık sürecinden sonra işlenmiştir. Hrant Dink
adım adım hedef gösterilmiştir, nefret nesnesi haline getirilmiş,
yalnızlaştırılmıştır.
Ondan sonra da tetikçi tarafından
öldürülmüştür. Biz, bütün bu sürecin bir arada incelenmesi gerektiğini
düşünüyoruz. Yani bu cinayeti aydınlatacak savcının ve yargılama
makamının tüm soruşturmaları bir arada yürütmesi lazım ki asıl maddi
gerçeğe ulaşabilsin. 4483 sayılı yasanın öngördüğü biçimde yapılan
soruşturmalar, ceza soruşturmaları olmadığı için, mahkeme yürütmediği
için sadece incelemedir ve buradan maddi gerçeğe ulaşamazsınız.
-
Bu tür bir yargılama süreci, delillerin de karartılmasına neden oluyor.
Cinayetin işlendiği gün Akbank'ın kamera kayıtları yok oluyor,
cinayetten hemen sonra Erhan Tuncel Trabzon Terörle Mücadele'ye
çağrılıyor, 14 saat tutuluyor ancak bunlarla ilgili hiçbir kayıt yok,
değil mi?
- Tabii. Bir yıl önce bir rapor hazırladık ve dedik ki;
Hrant Dink cinayetinde ihmali olan kamu görevlileri halen görevlerinde.
Bunlar görevlerine devam ettiği sürece pek çok delile ve bilgiye
ulaşamayacağız ya da bilgiler çarpıtılacak.
Öyle de oldu! Trabzon
jandarmasında belgelerin değiştirildiği, sahte belgeler düzenlendiği
ortaya çıktı. İstanbul Emniyeti'ne Hrant Dink'le ilgili gelen ihbarla
ilgili soruşturma yapılmadığı ortaya çıktı. Ayrıca en son yayınlanan
Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda, ki bu raporu hazırlayanlar
Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleridir, şu ana kadar elde edilmemiş
bazı verilere ulaştılar...
- Bu ne anlama geliyor?
- Bu
kurumlar içerisinde bağımsız bir soruşturmanın yürütülebilmesi için o
görevlilerin görevden alınıp, bağımsız kurulların görev yapmasını
sağlamak gerekiyor.