-İHH GAZZE KONUSUNDA OLMAZSA OLMAZLARINI AÇIKLADI GİRİT (A.A) - 08.07.2011 - Birleşmiş Milletler'in (BM) Mavi Marmara soruşturmasını değerlendiren İnsani Yardım Vakfı (İHH) Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Hüseyin Oruç, "Türkiye'nin 3 tane temel isteği var, bu raporla beraber oluşmasını istediği olmazsa olmazı; özür dilenmesi, tazminat ödenmesi ve Gazze'de devam eden illegal, kanunsuz, hukuksuz gaddarca uygulanan ambargonun kaldırılması. Bu istekler karşılanmadığı müddetçe Türkiye'nin bu raporu kabul etmesi mümkün değil. Bizim de kabul etmemiz mümkün değil" dedi. Oruç, AA muhabirinin, "İsrail'in geçen yıl Gazze'ye yardım götüren insani yardım konvoyundaki Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırıyı soruşturan BM Soruşturma Komisyonu'nun raporuyla ilgili beklentiniz nedir" şeklindeki sorusuna, raporun tamamen siyasi bir rapor olduğunu yanıtını vererek şunları söyledi: "Bu rapor, devletler arasında yapılacak anlaşma ve uzlaşmayla çıkacak bir rapor. Biz buna elbette saygı duyuyoruz. Türkiye'nin 3 tane temel isteği var, bu raporla beraber oluşmasını istediği olmazsa olmazı; özür dilenmesi, tazminat ödenmesi ve Gazze'de devam eden illegal, kanunsuz, hukuksuz gaddarca uygulanan ambargonun kaldırılması. Bu istekler karşılanmadığı müddetçe Türkiye'nin bu raporu kabul etmesi mümkün değil. Bizim de kabul etmemiz mümkün değil." -BM İNSAN HAKLARI KOMİTESİ RAPORU- Ellerinde bir BM raporu bulunduğuna işaret eden Oruç, sözlerini şöyle sürdürdü: "BM'nin İnsan Hakları Komitesi, olayların hemen arkasından oluşturduğu bağımsız bir komisyonla Mavi Marmara'da ve filonun diğer gemilerinde neler yaşandığıyla ilgili çok detaylı bir soruşturma yürüttü, bu soruşturmanın sonunda da 2010 Eylülünün sonunda bir rapor yayımladı. Bu raporda Mavi Marmara'da neler yaşandığı, hangi suçların işlendiği çok detaylı bir şekilde dünyayla paylaşıldı. Bizim bildiğimiz, kabul ettiğimiz tek rapor bu. Bunun ötesinde, bunun gerisinde kalacak hiçbir raporu ne Türkiye, ne İHH, ne de Mavi Marmara'nın içerisinde olanlar kabul edecektir. O rapor, İsrail'in taammüden adam öldürdüğünü, taammüden insanları yaraladığını, insanları kaçırdığını haksız yere hapsettiğini, eşyalarına el koyup çaldığını söylüyor. Bütün bunların karşılığında özel hukuk içerisinde de cezalandırılmaların mutlaka yapılmasını istiyor. Devletler arasında BM çatısında yapılacak her türlü anlaşma, İsrail ve Türkiye'nin kabul edeceği şartlarda onları bağlayan şey, devletleri bağlayan şey. Ama biz sonuna kadar bu saldırıyı yapan, bu saldırıya emir veren herkesin yaptıkları suçun karşılığındaki cezayı almaları için uğraşmaya devam edeceğiz." BM raporunun da bunu ortaya koyduğunu ifade eden Oruç, bunun devamının ve mutlaka uygulanmasının gerekli olduğunu belirtti. Oruç, yayımlanacak raporu da görmeden çok detaylı bir şey söylenemeyeceğini kaydederek, "Ama şunu söylüyoruz: Biliyoruz ki biz, hukuksuz, kanunsuz hiçbir şey yapmadık. Ama İsrail, bütün uluslararası kanunları kırarak, Mavi Marmara'da 9 kişiyi şehit etti, 55 kişiyi çok ağır bir şekilde yaraladı, yaralılardan 1 tanesi de hala yoğun bakımda, hala kendine gelemedi. Bütün bunları yapanların cezasını çekeceği bir raporun da çıkmasını bekliyoruz" diye konuştu. -İSRAİL'İN GAZZE AMBARGOSU- Mavi Marmara gemisinin, teknik sorunlardan ötürü 2. özgürlük filosuna katılamadığını anlatan Oruç, "Oluşturduğumuz koalisyon dağılmadı, birlikteliklerini devam ettiriyor. 2. özgürlük filosunu 22 ana kurum organize ediyor. Bunların tamamıyla birlikteliğimizi devam ettiriyoruz. Atina'daki çalışmalarda da beraberiz, bundan sonraki çalışmalarda da birlikteliğimizi devam ettireceğiz" dedi. Oruç, bu inisiyatiflerin sahip olduğu gemilerdeki yardım malzemelerinin tamamının Gazze'deki insanlar için olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: "Mavi Marmara ve Gazze'deki insanlar için alınmış olan diğer gemiler, mutlaka ve mutlaka bu amaçlarla kullanılacaklardır. Biz bu birlikteliğimizi daha da genişleteceğiz. Batıdan çok daha fazla inisiyatifin bu işin içinde olma talepleri var, onlar da bunun içerisine eklenecekler. Kısa süre içerisinde, çok uzak olmayan bir gelecekte tekrar yola çıkacağız ve tekrar Gazze'deki bu ambargonun kaldırılması için tüm dünyaya sesimizi duyurmaya çalışacağız. Birincisinde bir aşamaya geldik, şimdi ikincisinde, yoluna devam edemese de çok önemli bir yol aldı; çok önemli bir dönüşümü sağladı Batıda. İsrail inadını devam ettirip bu ambargoyu hala orada tutmaya devam ederse, bir üçüncü özgürlük filosu, dördüncüsü, beşincisiyle mutlaka ve mutlaka, Filistin'deki insanlar dünyayla entegre oluncaya kadar devam edeceğiz. Biz yolumuzda yürümeye devam edeceğiz, bunu yaparken de yalnız olmayacağız. Dediğim gibi dünyanın dört bir tarafından bu işe gönül vermiş olan kardeşlerimizle beraber yürüyeceğiz." -ÖZGÜRLÜK FİLOSU YUNANİSTAN'DA BEKLİYOR- Özgürlük Filosu'nun şu an Atina'da olduğunu ve Yunanistan'ın gemilerin ayrılmasına izin vermediğini anlatan Oruç şöyle devam etti: "2. özgürlük filosu, geçen yıl 9 kişinin şehit olduğu, 55 kişinin yaralandığı Mavi Marmara baskının hemen ardından başladı. Geçen yıl Mavi Marmara'da ve filo içerisinde yer alan kişiler yeniden bir araya geldiler. İlk filoda 6 gemi vardı, 2'ncisinde ise yapılan hazırlıklarda 11 gemi yola çıkacak şekildeydi. Maalesef bunların 9 tanesi Yunanistan'da takıldı kaldı. Yunan hükümeti bu gemilere müsaade etmedi. Bir gemi, Fransa'nın Korsika limanından ayrıldı. Yoluna devam ediyordu. En son o da Girit adasında sadece yakıt ikmali yapmak için bir limana girdiğinde, Yunan sahil güvenlik ekipleri tarafından alıkonuldu ve hala orada tutuluyor. Bir kere daha şunu gördük: İsrail ve Amerika, Batının üzerinde çok yoğun bir baskı oluşturdu. Barışın dışında, oraya insani yardım götürmenin dışında hiçbir amacı olmayan insani yardım gönüllülerinin, aktivistlerin, AB'nin üyesi olan Atina'da ilk defa AB üyesi ülkelerin vatandaşlarının seyahat haklarının engellendiği bir durumla karşı karşıya kalındı." -YUNANİSTAN'IN FİLOYU ENGELLEMESİ- Oruç, filoyla yola çıktıklarında Filistin'de yaşananların tüm dünyada algılanmasını istediklerini ifade ederek şöyle konuştu: "Filo yoluna devam edemese de, Atina'da takılsa da artık tüm dünya, bütün uluslar, bütün halklar, devletler, Filistin sorununun takipçisi oldu. İsrail'in yaptıklarının kabul edilemez olduğunu Batıdaki toplumlar bir kez daha anlamış oldular. Yunanistan için çok kritik günler yaşanıyor. Yunanistan'daki ekonomik kriz çok üst boyutlara taşındı. Yunanistan meclis başkan yardımcısı, bizim yaptığımız basın toplantılarından bir tanesine geldi, filoya destek vermek amacıyla geldi. Onun söylediği çok önemli bir söz vardı. Bu, bütün batıda yaşlananları özetleyen bir sözdü: 'Bu ekonomik krizle bu hükümet bizim vücudumuzu sattı, 2. özgürlük filosunu engellemekle de ruhumuzu sattı.' Yunan halkları için denize açılmak olmazsa olmazlardan bir tanesiydi, sokaktaki insanlara da sorduğunuzda hepsinin söylediği bir şey var: Bu denizlerde 3 bin yıldır biz özgürce dolaşıyoruz, hiçbir kimse bu güne kadar bu özgürlüğümüzü engellememişti. Şimdi ilk defa Amerika ve İsrail'in baskısıyla özgürlüğümüz engelleniyor. Şimdi İsrail, dünyanın her yerinde yalnızlaşan, sadece kaba güce inanan, hakka-hukuka inanmayan bir devlet olarak görülüyor. Bu da bizim için çok büyük bir kazanç." -GAZZE'DEKİ DEĞİŞİM- İkinci filonun hazırlıklarının bile, Gazze'de çok ciddi iyileştirmelere vesile olduğunu kaydeden Oruç, sözlerini şöyle tamamladı: "Aylardır, yıllardır sürekli baskı altında tutulan Gazze halkı, 2. filo hazırlıkları başlayınca daha rahat bir ortama kavuştu. İsrail, çok daha fazla malzemenin Gazze'ye girmesine izin verdi. Bugüne kadar sessiz kalan, bölgeyle ilgili hiçbir şey yapmayan BM, 2. özgürlük filosunun yola çıkacağı açıklandıktan hemen sonra, 1200 evi yapmak, 18 okulu da yeniden inşa etmek için bir projesini açıkladı, bunu da İsrail onayladı. 2. özgürlük filosu, Atina'da takılsa da, Girit'te takılsa da, amacına ulaşan bir filo oldu. Bütün dünya, İsrail'in de, BM'nin de, Batıdaki birçok hükümetin de nasıl iki yüzlü olduğunu ve nasıl çifte standart uyguladığını gördü. Artık bütün dünya bunu çok yakından biliyor. Yapılan bu baskılar hiçbir şeyi bitirmiyor. Filolar yoluna devam edecek, daha çoğalarak devam edecek. Yeni eklenenlerle birlikte, çok daha büyük topluluklarla dünyanın çok daha çeşitli coğrafyalarından çok daha sayıda gemiler ve aktivistler, Gazze'ye doğru devam edecekler, Gazze'deki bu ambargonun kalkmasına vesile olacaklar."