Gündem

İHD ve TİHV'den Gezi davası kararlarına tepki: Hak savunucuları üzerindeki baskı ve yargısal tacizlere derhal son verilsin

26 Nisan 2022 20:10

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Gezi davasında verilen hapis cezası kararları ile ilgili “Siyasal iktidarı yargı üzerinde sürdürdüğü baskıya derhal son vermeye, Anayasa’ya ve başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) olmak üzere altına imza atılan uluslararası sözleşmelere ve AİHM kararlarına uymaya davet ediyoruz. Hak savunuculuğu cezalandırılamaz. Hak savunucuları üzerindeki baskı ve yargısal tacizlere derhal son verilsin” açıklamasını yaptı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Gezi Parkı davasında verilen kararlarla ilgili ortak yazılı açıklama yaptı. İHD ve TİHV, Gezi Parkı davasında verilen karar ile Türkiye’de adaletin bizzat yargıçlar eliyle bir kez daha yaralandığı ifade etti.

"Tüm dünyada hak eden insan hakları savunucularına yargı eliyle zulmedildi"

İHD ve TİHV’in açıklamasında sadece Türkiye için değil tüm dünya için adalet talep eden insan hakları savunucularına yargı eliyle zulmedildiği belirtildi. Kararın tümüyle akla, vicdana ve hukuka aykırı oldu kaydedilen açıklamada “Çünkü adeta bir komediye dönüşen yargılama sürecinin hiçbir aşamasında hak savunucuları hakkında, cezalandırılmalarını gerektirecek her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı hiçbir delil ortaya konulamamıştır” denildi.

"AİHM, Kavala ile ilgili Türkiye aleyhine ihlal kararı vermiştir"

İHD ve TİHV’nın açıklaması şöyle:

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de Osman Kavala’nın Gezi olayları sırasında güç ya da şiddet kullandığına, şiddet içerikli fiilleri teşvik ettiğine ya da bu fiillere izin verdiği veya bu türden suç oluşturan hareketlere destek sağladığına ilişkin herhangi bir delil bulunmadığını ısrarla dile getirmektedir. Daha da ötesi AİHM, Osman Kavala hakkında suç olarak iddia edilen konuların tümüyle temel hak ve özgürlüklerin kullanımına ilişkin olduğunu belirterek Türkiye aleyhine ihlal kararı vermiştir. Ayrıca AİHM, Kavala’nın tutukluluğunun bir tedbir olmaktan öte, ulusal ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde ve tamamen siyasi amaçlarla sürdürüldüğünü vurgulamaktadır.

"Bu kararla yargının adalet dağıtıcısı olmaktan çıkıp siyasal iktidarın baskı aygıtına dönüştüğü görülmektedir"

Dün Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve diğer insan hakları savunucularına verilen ‘ceza’, yurttaş olmanın gereği olarak yapılan toplumsal ve demokratik ‘itiraz’ın cezalandırılmasından başka bir şey değildir. Bu kararla, yargının adalet dağıtıcısı olmaktan çıkıp siyasal iktidarın baskı aygıtına dönüştüğü ve adaletsizliğin kurumsallaştığı artık hiçbir şekilde örtülemeyecek kadar çıplak hale gelmiştir.

"Bu kararla birlikte yaşadığımız zor ve baskı ortamının daha da katmerleneceği ilan edilmiştir "

Gezi, nasıl ki yurttaşların hak ve haysiyet mücadelesinin ifade bulduğu tarihsel bir an ise; bu vahim karar da çok daha koyu bir karanlığa yönelişin tarihsel eşiğini oluşturmaktadır. Bu kararla birlikte zaten içinde yaşadığımız zor ve baskı ortamının daha da katmerleneceği ilan edilmiştir. Buna rağmen, şimdi acil görev ve sorumluluğumuz böylesi bir baskı ortamının bizleri teslim almasına izin vermemektir. Topluma reva görülen bu adaletsizliğin karşısında kayıtsız ve sessiz kalmamalıyız. Aksine insan hakları ve demokrasi ilkelerine sahip çıkmakta, hak siyaseti yapmakta ısrar etmeliyiz.

"Hak savunucuları üzerindeki baskı ve yargısal tacizlere derhal son verilsin"

Bizler; insan haklarına saygının, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün korunması için yıllardır mücadele eden kurumlar olarak, bu kararı en sert şekilde kınıyor ve reddediyoruz. Siyasal iktidara öncelikle Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucuları Bildirgesi’nin tüm hükümlerine uygun bir şekilde insan hakları savunucularını korumakla yükümlü olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Yanı sıra siyasal iktidarı yargı üzerinde sürdürdüğü baskıya derhal son vermeye, Anayasa’ya ve başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) olmak üzere altına imza atılan uluslararası sözleşmelere ve bu bağlamda oluşan yükümlülükler gereği AİHM kararlarına uymaya davet ediyoruz. Hak savunuculuğu cezalandırılamaz. Hak savunucuları üzerindeki baskı ve yargısal tacizlere derhal son verilsin!”