Gündem

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan: Kontrgerilla yeni unsurlarla devam ediyor

Meclis Çözüm Komisyonu’na gelen İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 'Ergenekon’da devlet Fırat’ın ötesine gidememiştir. Kontr gerilla tasfiye edilememiştir. Yeri tespit edilen 224 toplu mezar açılmayı bekliyor' dedi

06 Haziran 2013 21:44

T24/  ANKARA

İnsan Hakları Derneği  (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 1993’ten sonra Türkiye’de bir güvenlik devleti oluşturulduğunu, sürekli şiddete dayalı çözümler sonucu ağır kayıplar yaşandığını söyledi. Türkdoğan, 1993-2012 yılları arasında silahlı çatışmada siviller hariç 23 bin 718 kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. 1990 yılından bu tarafa 2 bin 926 faili meçhul cinayet olayı yaşandığını söyleyen  Türkdoğan, “Etkili soruşturma yapılamadığı için faili meçhullerin suç ortakları halen aramızda yaşıyor, hatta önemli makamlarda oturuyor. Ergenekon’da devlet Fırat’ın ötesine gidememiştir. Kontr gerilla tasfiye edilememiştir. Yeri tespit edilen 224 toplu mezar açılmayı bekliyor” dedi.

Kısa adı Çözüm komisyonu olan TBMM Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Komisyonu İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’ı dinledi.
Akil Adamlar Komisyonu’nda da görev alan Öztürk Türkdoğan,  diyalog sürecinin 1993 yılında başladığını belirterek “Devlet şiddet politikasında ısrar etmiş ama diyalog sürecini açık tutmuştur” derken çözüm sürecinde yapılması gerekenleri anlattı.
Türkdoğan, faili meçhuller, kayıplar, mayınlar ve toplu mezarlarla ilgili derneğin topladığı istatistiki bilgileri de milletvekilleriyle paylaştı.


‘Devlet şiddete dayalı çözüm üretmiştir’


1993’ten beri veriler 3 bin kişinin yaşamını yitirdiğini göstermektedir. 1993-2012 yılları arasında silahlı çatışmada ölenlerin sayısı siviller hariç 23 bin 718’dir. Sadece 2012 yılında silahlı çatışmada 507 kişi tespit edilmiştir. Sivillere yönelik saldırılarda ise 2 bin 498 kişi yaşamını yitirmiştir. 
Kara mayınlarının yol açtığı ölüm vakası son 10 yılda 325’tir. 1990 yılından itibaren faili meçhullerde ölenlerin sayısı 2 bin 926’dır. Yargısız infazda ise son 20 yıldaki rakam 2 bin 47 olarak tespit edilmiştir. Yani bir güvenlik devleti oluşturulmuş, sürekli şiddete dayalı çözümler üretilip bu tablo yaratılmıştır.


‘224 toplu mezar açılmayı bekliyor’


Bugün açılmayı bekleyen 224 toplu mezar yeri tespit edilmiştir. Bu mezarlarda 3 bin 58 kişinin gömülü olduğu tahmin ediliyor. Bugüne kadar açılan 28 mezarda ise 190 kişiye ulaşılmıştır. Ancak toplu mezarların açılmasında uluslararası kurallara uyulmamaktadır. Kepçelerle açıldığı için kemikler birbirine karışmakta, kimlikler tespit edilememektedir. Devlet toplu mezarların açılmasıyla ilgili bir yol haritası belirlemelidir.


‘Faili meçhullerin suç ortakları halen aramızda’


Faili meçhullerde zaman aşımı sorunu var. Ayrıca etkili soruşturma ve kovuşturma yapılamıyor. Şu anda sadece 3 dava var. Faili meçhullerde bazıları bu konuda çete mantığıyla çalışmıştır. Bu insanların çoğu aramızda yaşıyor. Hatta önemli makamlarda oturan büyük suç ortakları var. Ergenekon soruşturmasında devlet Fırat’ın ötesine gidememiştir. Çünkü herkes altında kalacağını biliyor. Halen kontr gerilla tasfiye edilememiştir. Bu yapılanma yeni unsurlarla devam etmektedir.


‘Hakikat Komisyonu kurulsun’


Faili meçhuller konusunda Meclis’te bir “hakikat komisyonu” kurulmalıdır.  Türkiye artık bu gerçekle yüzleşmelidir.  Hakikat komisyonu 42 ülkede kurulmuştur. Bu komisyon son 230 yıldaki faili meçhulleri gözaltı kayıplarını araştırmalıdır. Bu komisyon kurulursa halktan özür dilenir ve bir daha olmayacağının da güvencesi verilir.


‘9 ilde kara mayını var’


Bölgedeki kara mayınlarından siviller çok büyük zarar görüyor. Türkiye’de 9 ilde kara mayını var. Mutlaka bu konuda eylem planı hazırlanmalıdır


‘Gönüllü köy korucularının silahları alınsın’


Çözüm sürecinde köy koruculuğu süreci tasfiye edilmelidir. Özellikle gönüllü köy korucularının silahlarının toplatılması gerekiyor. Devlet tarafından gerekli tedbirler alınıp geçici köy koruculuğu da tasfiye edilmelidir. Köy koruculuğu köye dönüş projesinin önündeki en büyük engeldir.


‘Anayasa değişmeden Kürt sorunu çözülemez’


Anayasal düzenleme yapılmadan Kürt sorunu çözülemez Anayasanın başlangıç ve ilk 4 maddesi bu halde kaldığı sürece bu ülke Kürt sorununu çözemez. Çoğulculuğu, katılımcılığı ve insan haklarını içerecek bir Anayasa yapılmalıdır. Türkiye yönetim modelini değiştirmeli, yönetime Kürtler de katılmalıdır. Farklı etnik gruplar kendi ana dillerinde eğitim yapabilmelidir.  Ancak Kürt sorununu çözümünde Anayasa değişikliğinden önce atılması gereken pratik adımlar da atılmalıdır. Bölgedeki askeri birlikler çekilmelidir. Yeni karakollar yapılmamalı, ihaleler iptal edilmelidir.
Cezaevlerinde ağır hastalar var. Bunlarla ilgili mevcut yasal düzenleme var ancak adli tıp kurumu duvarı aşılamıyor. Parlamento buna çözüm bulmalıdır.
Ayrıca gözaltında karakollarda ölümler var. 2012 yılında gözaltında ölüm sayısı 10 olarak belirlenmiştir