T24- Dün düzenlenen dört elektrik dağıtım ihalesinin toplam değerinin 6 milyar dolara yaklaşması, söz konusu projelerin finansmanının nasıl yapılacağı ve bu şirketlerin nasıl kazanç sağlayacağı konusunu da gündeme getirdi.
Milliyet gazetesinden Melis Şenerdem'in derlediği habere göre, uzmanlar, Boğaziçi (BEDAŞ) ve Gediz Elektrik Dağıtım için toplam 4.91 milyar dolar ödeyecek olan Çukurova Grubu ile Mehmet Kazancı’nın bankalardan kredi bulamama gibi bir sıkıntısının söz konusu olmayacağını, finansman/özkaynak oranı ile kredilerin vadesi ve faizinin alışılmıştan biraz farklı olabileceğini söylüyor.
Finans çevrelerinin asıl dikkat çektiği nokta, BEDAŞ ve Gediz’e en yüksek teklifi veren İş-Kaya ve MMEKA ortaklığının, dağıtım için önemli avantaj sayılan elektrik üretim tarafında henüz bir faaliyetinin olmaması. Abone başına ödenen rakamlar, MMEKA’nın maliyet optimizasyonu yapabilmesi için bir üretim portföyüne ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. Bundan önceki dağıtım bölgesi ihalelerinde gelen tekliflere göre abone başına verilen teklifin ortalaması 350 dolar civarındaydı. Bu rakam BEDAŞ’ta 800, Gediz’de ise 820 dolara çıktı. Uzmanlar, teklifi yapan şirketlerin çok ciddi gelir beklentisi olması gerektiğine dikkat çekiyor.
EÜAŞ ihaleleri ilk hedef
Garanti Yatırım Yönetmeni Çağatay Abraş MMEKA için, “Yeni bir grup. Daha önce bu grup altında enerji yatırımı yoktu. Böyle bir fiyatı ancak bir üretim gücüyle destekleyebilirsiniz. Ya mevcut santrallerle bunu sağlarsınız, ya da ilerideki dönemde EÜAŞ santralleri ihalelerinde de grubun agresif bir katılımcı olma ihtimali doğuyor” değerlendirmesini yaptı.
BEDAŞ ve Gediz’in yıllık toplam elektrik tüketimi 30-35 milyar kilowatt-saate (kWh) yaklaşıyor. Bu tüketimi ancak 4.000 megawatt (MW) kurulu güçte bir kömür ya da doğalgaz santralinin ya da 8.000 MW güçte bir hidroelektrik santral portföyünün karşılayabileceğine dikkat çeken Abraş, MMEKA’nın önümüzdeki dönemde bu portföyü oluşturmak için gerekli adımları atmasının beklenmesi gerektiğine dikkat çekti.
Bu noktada sektörden bazı isimler, MMEKA’nın Mehmet Kazancı’nın yönetiminden çekildiği Aksa’ya yeniden yaklaşabileceği ihtimaline dikkat çekiyor. Çünkü Aksa’nın işletmekte olduğu elektrik santrallerinin kurulu gücü 1.442 MW’a ulaşıyor.
Yatırımı bağlı şirket yapabilir
Dağıtım bölgesinde gelir beklentisini artıran bir diğer etken de bu şirketlere yapılması istenen yatırımlar. İhalelerde şirketlerin mülkiyeti satışa çıkarılmadı. Belli bir süre için işletme hakları özel sektöre devredilmiş oldu. Bu nedenle dağıtım şirketlerine yapılacak altyapıyı ve hizmeti iyileştirmeye yönelik her türlü yatırım kamu şirketlerine ödenen elektrik parasından düşülüyor. Abraş, MMEKA ve İş-Kaya İnşaat’ın burada bir avantaj sağlayabileceği görüşünde. Abraş, “Kendi iştirakiniz olan bir inşaat şirketine yatırımı yaptırıyorsunuz. Bu yatırımlardan inşaat şirketleri aracılığıyla kâr marjı çıkarma imkânı doğuyor. Yüzde 15-20’ye varan bir kâr marjı yaratma şansı var” dedi.
Krediden başka alternatifler var
Finans çevreleri ağırlıklı olarak yerli bankaların proje finansmanı sağladığı dağıtım şirketleri için gerekli kaynağı bulmanın büyük sorun olmayacağı görüşünde birleşiyor. Özellikle enerji sektöründe yoğun proje finansmanı yapan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Proje Finansman Müdürü Meltem Gülsoy, “Bu grupların hepsi güçlü ve bu işleri bilen gruplar. Herkes bir hesap yapmıştır. Bu hesaplara güveniyoruz. En fazla borç/sermaye oranı belki değişiklik gösterir. Her türlü bedel bir şekilde finanse edilecektir. Ben ciddi bir sıkıntı yaşayacaklarını düşünmüyorum. Şartlar farklı olabilir ama finansman yapılır” dedi. Gülsoy, BEDAŞ ve Gediz için özkaynak/finansman oranının yüzde 40/60 seviyesinde olabileceğini, kredi vadelerinin ise en az 10 yıl olabileceğini söyledi. Gülsoy, sermaye yaratacak bir başka alternatifin ise borsaya açılmak olduğuna dikkat çekti. Gülsoy, “Alternatif yöntemler olabilir. Taksitli dönem bitmeden halka arz olabilir. Onları zaman içinde göreceğiz” diye konuştu.
Yine proje finansmanında iddialı olan Garanti Bankası’nın Genel Müdür Yardımcısı Ebru Edin de finansman için çeşitli alternatiflerin bulunduğuna dikkat çekti. Edin, “Bu büyüklükte bir ihale için başka bir alternatif daha var: Özelleştirme İdaresi’nin sağlamış olduğu 5 yıl vadeli finansman imkanı. Yatırımcılar ihale bedelini taksitler halinde ödeyebilir, ancak bunun için de bankalardan taksit tutarları kadar teminat mektubu alınması gerekiyor. Kredi ihtiyacını karşılamak için çok sayıda bankanın bir araya gelmesi gerekiyor” diye konuştu.
Dağıtımda kârlılığı artırmak kolay iş değil
Boğaziçi Elektrik Dağıtım şirketinin (BEDAŞ) İş-Kaya İnşaat-MMEKA Makine konsorsiyumuna 2 milyar 990 milyon dolar bedelle satılması enerji çevrelerinde tartışma yarattı. Tartışmaların odak noktası ihale bedeli. Bir başka deyişle elektrik dağıtım şirketleri bu bedelleri hak edecek kadar kârlı bir yatırım mı?
Sektörün muhafazakâr oyuncularına göre başta BEDAŞ olmak üzere, daha önce özelleştirilen Ankara ve Uludağ (Bursa) dağıtım şirketleri için ödenen bedeller hayli yüksek. Sektörün önemli bir temsilcisi “Olması gereken fiyat nedir” sorusuna şu ilginç cevabı veriyor: “İstanbul, Ankara ve Bursa’daki bedellerin her birini üçe bölün; olması gereken fiyat bize göre budur.”
2009 yılı resmi bilançosuna göre BEDAŞ’ın geçen yılki net satış hasılatı 3.7 milyar lira. Kârı ise 160 milyon lira. 2009 bilançosuna göre şirketin net satış kârlılığı yüzde 4.3 düzeyinde. Koşulların aynı kalması halinde (kayıp/kaçak oranı, rutin yatırımlar, kilowatt-saat (kWh) bazında toplam elektrik satış miktarı) kârın ancak 200-250 milyon liraya çıkabileceği belirtiliyor. Bu durumda satış kârlılığı yüzde 6.5’lere gelebiliyor.
Satın alımın finansmanı için kullanılacak kredinin dolar bazında en iyi ihtimalle yüzde 7 faizle temin edilebileceğine dikkat çeken uzmanlar, “Anapara ödemeleri hariç yıllık 200 milyon dolar civarında faiz yükü var. Dağıtım şirketlerinde kâr marjları çok dar bir aralıkta. Hem alış hem satış fiyatı regüle ediliyor. Dolayısıyla özel sektöre geçince kâr sıçraması mümkün değil. Tabloya böyle bakınca verilen fiyat oldukça yüksek kalıyor” yorumunu yapıyorlar.
Bu tip satın almalar proje kredileriyle finanse ediliyor. Bankalar alım bedelinin yüzde 70’i kadar kredi verip, girişimcinin de yüzde 30 özkaynak yani sermaye koymasını istiyor. Önceki paragraftaki faiz gideri hesabı, girişimcinin koyduğu paranın alternatif getirisini de içeriyor.
Yatırımcının hesabı
Peki sektörün bir bölümü “3 milyar dolar çok yüksek, yarısı hattâ üçte biri eder” diyorken, daha ikinci elemeli turda ihalenin 2.5 milyar dolara dayanması nasıl izah ediliyor? Kıran kırana yarışan taliplerin hesabı nasıl yorumlanıyor?
Fiyatların çok yükseldiğini savunan sektör temsilcileri görüşlerini şöyle sıralıyorlar:
- Elektrik fiyatları bu yıla kadar üç aylık dönemlerle belirleniyordu. 2010 tarifesi en son 2009 sonunda değiştirildi. İleride sistemin değişmesi ve maliyet bazlı tarifeye geçilmesi öngörülüyor. Bu çok önemli bir merhale. Dağıtım şirketlerini satın alan firmalar, tarifenin yükseleceğini umuyor olabilirler. Sektörün kârlı çalışıp, gereken yatırımı yapabilme olanağını bulabilmesi için bu yönde baskı yapmayı düşünüyor olabilirler. Ancak, şu ana kadar EPDK bu yöndeki baskılar veya baskı girişimleri karşısında bir milim bile geri adım atmadı.
- BEDAŞ yılda 18 milyar kwh elektrik satıyor. Türkiye gelişen bir pazar. Yıllık tüketim artışını daha iyimser tahmin etmiş olabilirler. 4 yıl sonra 25 milyar kwh’ya çıkar diyebilirler. Ancak bir kriz olur 20-21’de kalabilir.
- 18 milyar kwh çok büyük bir satış rakamı. Çoğu Avrupa ülkesinin tüketiminden bile fazla. Bu şirketin sahibi şöyle düşünebilir: “Piyasadaki en büyük alıcı benim. Üretici şirketlere pazarlık yaparım, daha ucuz alırım.” İlk başta doğru gibi geliyor. Ama pratikte geçerli değil. Halen enerjide en büyük üretici devlet. Özelleştirilen dağıtım şirketleri, tüketiciye satacakları enerjinin büyük bölümünü devletin santrallerinden satın alıyor. Devlet bir yandan da üretim şirketlerini özelleştiriyor. Bu üretim şirketlerinin dağıtım şirketleriyle uzun vadeli satış anlaşmaları var. Neden var? Çünkü devlet garanti müşterisi olmayan üretim şirketlerini satamıyor. Neden satamıyor? Çünkü bu üretim şirketini satın almaya soyunan girişimci, garanti müşterisi yoksa o santral için kredi bulamıyor. Bankalar hazır garanti müşterisi olmayan santrallerin alımı için kredi vermiyor. Dolayısıyla, dağıtım şirketini satın alıp, hemen “En ucuza verenden elektrik alırım” demek mümkün değil. Çünkü aldıkları şirketi bağlayan alım anlaşmaları var.
- Dağıtım şirketini satın alan girişimciler, bir yandan kendi üretim şirketlerini kurmayı planlıyor olabilir. Bu hem yeni finansman yükü demek, hem de bugünden yarına olacak iş değil. Üstelik, kendi santralinde ürettiğin elektriği kendi şirketine bile istediğin fiyattan satamıyorsun. Bu fiyat da regüle ediliyor. Belki dağıtımdan zarar, üretimden kâr edebilirsin ama daima ipin devletin elinde.
- Yeni düzenlemelere göre dağıtım şirketlerinin müşterisi de garanti değil. Şu anda yıllık 100 bin kwh’nın üzerinde tüketim yapan şirketler elektriğini istediği şirketten alıyor. Yani İkitelli’deki bir fabrika Adana’daki barajı bulunan bir firmadan elektrik alabiliyor. Tabii ki Adana’dan İkitelli’ye kablo çekilmiyor. Tüm üreticiler yine aynı hatlara elektrik veriyor. Yani İkitelli’deki fabrika faturasını Adana’daki şirkete ödüyor. Adana’daki şirket de BEDAŞ’a iletim ücreti ödüyor. Bu sistemde 18 milyar kwh’lık müşteri talebiniz bir anda düşebilir. Bu konuda uzmanlar küçük bir bölgeyi alan dağıtım şirketinin, iki organize sanayi bölgesini kaybettiğini, satış hacminin ise yüzde 70 düştüğünü belirtiyor.
- İstanbul’da kayıp/kaçak oranı yüzde 11.2 görünüyor. Bunu 8’in altına indirmek mümkün değil, en fazla yüzde 7’ye düşebilir.