Türkiye’nin dar ve oligarşik bir yapı tarafından yönetildiğini belirterek AKP’den istifa eden eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası süreci "İstiklal mücadelesi" olarak tanımlayan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın tutumunu eleştirerek, "Mesele memleket meselesi ise âmennâ ama öyle olmadığı çok açık seçik. Mesele kişisel; iktidar, ihtirastan ibaret.” dedi.
Çekmeköy’de düzenlenen Ordulular buluşmasında konuşan Şahin, meydanlardaki cezbeden dolayı helal ile haramın birbirine karıştığına dikkat çekti. “İhtiras, iktidar hırsı, dünya hırsı insanları bu kadar kendinden geçirmemelidir. Mesele memleket meselesi ise âmennâ ama öyle olmadığı çok açık seçik. Mesele kişisel; iktidar, ihtirastan ibaret.” dedi.
Zaman'dan Ercan Yıldız'ın haberine göre Şahin, Taraf gazetesinin 2009’daki ‘AKP ile Gülen’i bitirme planı’ manşetine atıfta bulunarak şunları söyledi: “Söz konusu haberde yan yana olacaksın ama bugün mitralyözlerle, bütün silahlarınla karşı karşıya gelip savaşacaksın. Siyasetin tarihinde de, sosyal hayatın, medeni hayatın tarihinde de böyle bir şey yok.”
CHP Çekmeköy İlçe Teş-kilatı’nın düzenlediği Ordulular buluşmasında konuşan Şahin, Fethullah Gülen cemaatini hedef alan Başbakan Erdoğan’ın içinde bulunduğu ruh hali ve asıl niyeti konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Şahin’in, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı döneminden beri yol arkadaşlığı yaptığı Erdoğan hakkındaki tespitleri şöyle:
Helal-haram birbirinin yerini aldı: “Meydanlarda bir cezbe havası var, bir heyecana kapılmışlık var. O kadar heyecana kapılmışlık ki, bazen şehirlerin adları, bazen liderlerin adları, bazen helaller, bazen haramlar birbirinin yerini almakta. Ağızdan çıkanı maalesef kulaklar duyamamaktadır. Bu kadar cezbeye gelmeye gerek yok. Ancak Allah aşkı insanları bu kadar cezbeye getirirse makul görülebilir, mazur görülebilir ve anlaşılır. İhtiras, iktidar hırsı, dünya hırsı insanları bu kadar çileden çıkarmamalı, bu kadar da kendinden geçirmemelidir. Mesele memleket meselesi ise amenna ama öyle olmadığı çok açık seçik gözüküyor. Mesele kişisel, mesele iktidar, mesele ihtirastan ibaret.”
Siyaset tarihinde bir örneği yok: “12 Haziran 2009 tarihli Taraf gazetesinin attığı başlıkta ‘AKP ile Gülen’i bitirme planı’ adıyla yayımlanan haberde yan yana olacaksın ama bugün mitralyözlerle, bütün silahlarınla karşı karşıya gelip savaşacaksın. Bir siyasi parti olmayan sosyo-kültürel bir kurumu devletin imkânlarıyla, gücüyle karşına alıp ona adeta savaş açacaksın, açma bir tarafa büyük savaşın haberini, büyük taarruzun haberini bugünden vereceksin. Böyle bir şey yok. Siyasetin tarihinde de yok, Allahu a’lem sosyal hayatın, medeni hayatın tarihinde de böyle bir şey yok. Buralarda akıllar, izanlar, vicdanlar sanki tatile çıkmış gibi duruyor. Uyarılar geliyor. Muhalefetten geliyor dinlenmiyor, akil insanlardan geliyor dinlenmiyor, medyadan geliyor dinlenmiyor. Bari ben tarafsızım inşallah dinlenir, inşallah duyulur.
Kin ve nefretle bir yere varılmaz: “Kin, nefret, intikam ve öç duygusuyla yola gidilmez, bir yere varılmaz. Bu memleketin bir tane ‘Öcalan’ı vardı, ama bir tane de ‘öç almak için yola çıkmış’ birine ihtiyacı yok. Öcalan’ın temsilcileri her hafta, şimdi her gün, her saatte bu memleketin birliği, bütünlüğü, üniter yapısı ve vatan bütünlüğü üzerinde, devlet bütünlüğü üzerinde pervasızca ileri geri konuşuyorlar. İşte belki ben burada cezbeye gelebilirim, bu noktada cezbeye gelinebilir ama bu noktada sus pus olacaksın.”
Hükümet, özerklik seslerini duyuyor mu?: Öcalan’ın temsilcilerinden birisi ‘Kürdistan’ın özerkliğinin yeni durumu 30 Mart’tan sonra değerlendirilecek.’ diyor. Duyuyor musun iktidar, duyuyor musun hükümet? Millet duydu ve milletimiz bunun gereğini, takdirini yapacaktır, yapmaktadır. Bu sözlere kulak tıkayamaz bu ülke, 22 milyon kilometrekarenin, Osmanlı İmparatorluğu’nun bugüne dönüşümü, Türkiye Cumhuriyeti’ne dönüşümü bir dünya projesiydi.”