IŞİD Suriye'de kontrol ettiği toprakların neredeyse tümünü kaybederken başka bir radikal grup olan Heyet Tahrir el Şam (HTŞ), muhaliflerin elindeki son bölge olan İdlib'de alan kazanmaya devam ediyor. BBC, İdliblilerle konuştu.
İdlib'de HTŞ ve diğer muhalif gruplar arasında Aralık'ta başlayan çatışmalar, Ocak'ta ateşkesle sonuçlanmış; HTŞ şehrin büyük bir kısmında Halep'in batısında ve Hama'nın kuzeyinde bazı bölgelerin kontrolü eline geçirmişti.
3 yıl öncesine kadar El Kaide'nin Suriye kolu olan ve Nusra cephesi olarak bilinen grup, El Kaide ile bağlarını kopardığını açıklamış ve HTŞ adını aldığını duyurumuştu.
İdlib'de kendi oluşturduğu 'sivil yönetime bağlanmaları' için zaman zaman diğer muhalif gruplarla çatışmalara girdi.
Şu an İdlib'de 20 bin civarında savaşçısı olan HTŞ, İdliblilerin anlattığına göre, IŞİD'inkine benzer radikal dini kurallara uyması için halka baskı yapıyor.
'Kadınlara siyah rengi dayatılıyorlar'
20'li yaşlarında bir sivil toplum çalışanı olan Hiba adlı kadın, Halep'in batısında çalışıyor. Hiba'nın en büyük korkusu, IŞİD'in yaptığı gibi HTŞ'nin de kadınların tüm haklarını elinden alması.
Hem bu korku, hem de HTŞ'nin karşılık vermesi ihtimali, birçok uluslararası yardım örgütünün bölgeden çekilmesine yol açtı.
Hiba, "Bu durum, yardım kuruluşlarına çalışan, hayatını böyle kazanan ve bu iş sayesinde güçlenen birçok kadını da etkileyecek" diyor.
Yine Halep'in batısında, Türkiye merkezli bir sivil toplum örgütünün temsilcisi olarak çalışan İssam Hatip'e göre, bölgedeki sivil halk, HTŞ'nin bu uygulamalarını desteklemiyor:
"Son 8 yıldır karşı karşıya olduğumuz durum bu. Birileri bize karşı çıkıyor ve bizi yok etmeye çalışıyor."
Aynı bölgede yaşayan ve soyadını vermeden BBC'ye konuşan Muhammed de, HTŞ'nin bölgede hoş karşılanmadığını söylüyor:
"Bu gördüğünüz siyah renk bize dayatılıyor. HTŞ'yi kimin desteklediğini bilmiyoruz. Başka kimsenin karşılarına çıkamadığı kadar büyük bir güçleri var."
Türkiye devreye girecek mi?
HTŞ'nin vilayette kontrolün büyük kısmını ele geçirmesi Türkiye ve Rusya arasında varılan mutabakatı da tehlikeye soktu.
Eylül ayında varılan mutabakat, bir milyona yakını çocuk olan yaklaşık 3 milyon sivili geniş çaplı bir operasyondan ve insani krizden kurtarmıştı.
Mutabakata göre şehri çevreleyen Suriye ordusu ve müttefikleri ile muhalif gruplar arasında silahtan arındırılmış bir bölge oluşturuldu.
Muhaliflerin bölgedeki ağır silahlarını teslim etmesi ya da bölge dışına çıkarması, radikal grupların da tamamen çekilmesi çağrısı yapıldı.
Şimdi İdlibliler, Rusya ve İran'ın desteğini alan Suriye hükümetinin, HTŞ'nin yeniden alan kazanmasını bahane ederek bombardımanı yoğunlaştırması ve geniş çaplı bir operasyon başlatmasından korkuyor.
Eylül ayında ateşkesi de içeren mutabakat yürürlüğe girdiğinden beri cephe hattında zaman çatışmalar çıkıyordu. Ancak son haftalarda Suriye ordusunun bombardımanı onlarca sivilin hayatını kaybetmesine yol açtı. Bazı bombalı saldırılar için de IŞİD'in uyuyan hücreleri suçlandı.
İdliblilerden bir kısmı Türkiye'nin devreye girerek ateşkesin sürmesini sağlamasını ve HTŞ'nin gücünü kırmasını umuyor.
Hükümete yakın bir gazetede yer alan bir habere göre, Türkiye destekli muhalif gruplardan Nureddin Zengi'nin sözcülerinden Tarık Muharrem, 15 bin HTŞ'linin Özgür Suriye Ordusu'na katılma ihtimalinin olduğunu söylüyor. Bazı İdlibliler bu haberin bir mesaj niteliğinde olduğu görüşünde.
İssam Hatip de onlardan biri:
"Bu bence rejimin büyük bir operasyon başlatmasını engellemek için bir anlaşma olduğuna yönelik bir işaret."
Ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın ABD askerlerini Suriye'den çekme kararı, dinamikleri değiştirebilir.
Çünkü ABD askerleri, Türkiye'nin 'terör örgütü' olarak kabul ettiği Halk Savunma Birlikleri'nin (YPG) olduğu bölgelerde üslenmiş durumda.
ABD çekildikten sonra Ankara, "sınırından gelebilecek herhangi bir saldırı ve tehdide karşı güvenli bölge" oluşturmak istiyor.
İnsani yardım desteği azalıyor
Türkiye, ABD, Birleşmiş Milletler (BM) ve birçok Avrupa ülkesi tarafından terör örgütü Kabul edilen HTŞ'nin kuzeybatı Suriye'deki varlığı, İdlib'deki sivillerin hayatını önemli ölçüde etkilemeye başladı bile.
Eylül ayının sonunda ABD ve İngiltere, Türkiye'nin Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan geçerek İdlib'deki sivillere ulaşan yardımı, "radikal örgütlerin yardım konvoylarından aldığı rüşvetleriden faydalanmasına son vermek için" kesti.
HTŞ'nin son kazanımlarından sonra da bazı uluslararası kuruluşlar, bölgede sivillere sağlık hizmeti verilmesi için yaptığı desteği kesti. Bu da İdlib'deki onlarca sağlık kuruluşunun kapatılması, çalışmaması ya da tamamen gönüllülere sırtını dayamak zorunda kalmasına yol açabilir.
BM ise muhalefet bölgesindeki milyonlarca sivile yardım etmeye devam edeceğini açıkladı.
İdlib'deki sivil toplum girişimlerinde yer alan mimar Sham, bunun yeterli olmayacağını, sivillerin yardımların kesilmesi sebebiyle panik yaşadığını söylüyor:
"Bugün bir işi olanlar yarın işsiz kalacak. Eğitim, sağlık ve daha birçok hizmet bu durumdan etkilenecek."
İdlib'de ne olacağı hâlâ belirsiz, durum her an değişebilir. Ancak sivillerin korkuları değişmeyecek.