Gündem

İçişleri Bakanlığı, plastik mermiyle gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya'ya 'neden tedbir almadın' dedi!

İçişleri Bakanlığı, Gezi olayları sırasında gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya'nın tazminat talebine, "Davacının neyle yaralandığı ve sorumlular henüz belirlenememiştir" yanıtını verdi

18 Şubat 2015 18:01

İçişleri Bakanlığı, Gezi protestoları esnasında plastik merminin isabet etmesi sonucu sağ gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya'nın, maddi ve manevi tazminat talep ettiği davada, "Her makul insanın alacağı tedbirleri almadan olayların merkezine gittiği açıktır" yanıtıyla, tazminat talebinin reddini istedi.

Gezi protestolarına katıldığı 11 Temmuz 2013 tarihli gösteri sırasında polisin gaz kapsülünün isabet etmesi sonucu sağ gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya, İstanbul 9. İdare Mahkemesi'ne başvurarak bin TL maddi, 100 bin TL de manevi olmak üzere toplam 101 bin TL'lik tazminat davası açtı.

DHA'nın haberine göre, Sarıkaya'nın açtığı dava dosyasına Ankara İdare Mahkemesi aracılığı ile yanıt yollayan İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliği, olay tarihinde Taksim Meydanı'nda meydana gelen yasadışı toplumsal olayda görev yapan kolluk güçlerine şişe, taş ve sert cisimlerle saldırıldığı hatırlatılarak, “Etrafa ve kamu malına zarar verildi. Bunları önlemek amacıyla gösteri yapan guruplara biber gazı ve tazyikli suyla müdahale edilmiştir" denildi.

 

'Yasaların kendine yüklediği görevleri yerine getirmekten öte eylemi olmamıştır'

 

Polisin direnişle karşılaşması halinde direnişi kırmak için zor kullanmaya yetkili olduğu belirtilen yanıt dilekçesinde, “İdaremizin olay günü yasaların kendisine yüklediği görevleri yerine getirmekten öte bir eylemi olmamıştır. İdarenin tazmin sorumluluğunun doğması için hizmet kusurunun bulunması, bu eylemden zarar oluşması ve hukuka aykırı bu eylemle meydana gelen zarar arasında direkt bir sebep sonuç ilişkisinin bulunması gereklidir. İdare, ancak olayın meydana gelmesinde hizmet kusurununu bulunması halinde sorumlu olacaktır.

Kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması devletin asli görevidir. İdarenin bu görevini yerine getirmek, kamu düzeni ve esenliğini sağlamak üzere kolluk örgünü kurması, gerekli araç ve olanakları sağlaması, yerli önemleri zamanında alması gerektiği açıktır. Tazmin sorumluluğunun doğması, zararın, idarenin ağır hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması koşuluna bağlı bulunmaktadır.

Davacının, aktif olarak eylemcilerin arasında yer alıp güvenlik güçlerine direniş göstermediği kabul edilse dahi, her makul insanın alacağı tedbirleri almadan olayların merkezine doğru gittiği açıktır. Dava dilekçesinde bahsedilen evraklar, davacı tarafın idaremiz eyleminden kaynaklanan bir zararı ortaya koyabilecek nitelikte değildir. Davacının neyle yaralandığı ve sorumluları henüz belirlenmemiştir. Davacının yaralanmasına neyin ve kimin sebep olduğu ve eğer polis memuru sebep olduysa bu memurun görev sınırlarını aşıp aşmadığı, kusurunun bulunup bulunmadığı henüz tespit edilmemiştir. Meydana gelen zarar ile idarenin eylemi arasında kesin bir illiyet bağı kurulamamaktadır" denildi.

Talep edilen bin TL maddi ve 100 TL manevi tazminat miktarının da çok yüksek olduğunu savunan İçişleri Bakanlığı, davanın reddini istedi.