Gündem

İçişleri Bakanı Soylu: Pervin Buldan'a kişisel bir tehdidim olmadı; HDP ve PKK konusunda fazlasını söyledim

"CHP'liler varsın gitsinler cenazeye"

03 Temmuz 2018 20:35

Geçtiğimiz hafta “Talimat verdim, bundan sonra CHP'li il başkanları şehit cenazelerine kabul edilmeyecek” sözleriyle gündeme gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “CHP HDP’yi Meclis’e taşıdı” iddiasında bulunarak “Cenazeye gidecekmiş. Şimdiden sonra varsın gitsinler cenazeye. Bugün Kahramanmaraş’ta şehit cenazesi vardı. Gitti mi kimse? Hani gideceklerdi? Topyekûn hep beraber kola girip gideceklerdi. Gitselerdi. Benim orada söylediğim sadece il başkanları” diye konuştu.

PKK'nın Ağrı'da köy bakkalı Mevlüt Bengi'yi infaz etmesine ilişkin HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ı arayarak tehdit ettiği iddiasına ilişkin konuşan Soylu, “HDP diye bir siyasi parti yoktur. Kendileri adına Meclis’te bir irade ortaya koyabilme kabiliyetleri söz konusu değildir. PKK Meclis’te dursun derse dururlar, çekilin derlerse çekilirler. O sabah o olay oldu ve Buldan’ı aradım. Kişisel tehdidim olmadı. Ama HDP ve PKK konusunda fazlasını söyledim. Kendileri adına çizilmiş çizginin dışında bir irade ortaya koymaları mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

CNN Türk’te Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın sorularını yanıtlayan Soyluşunları söyledi:

“Sürekli istifamı istiyorlar”

(CHP İl Başkanlarının şehit cenazelerine alınmaması talimatı) CHP lideri sürekli istifamı istiyor, orada benim açımdan bir sürpriz yok. CHP’liler sürekli istifamı istiyorlar. Türkiye bir terörle mücadele yürütüyor. Terörle mücadelenin en önemli meselesi toplumsal destektir. Terörle mücadelenin bir meselesi daha var o da şudur; terör örgütüne herhangi bir desteği kendi sınırlarımızın içerisinden engellemek. Biz bir taraftan kendi ekiplerimizle bu konuda terör örgütünü etkisiz hale getimeye çalışırken diğer taraftan da finans, lojistik, beşeri kaynak, medya, bütün bu çerçevenin dışında uluslararası destek bütün bunlara yönelik çok önemli adımlar atıyoruz. Bu ikisini birbiriyle bütünleştiremezseniz, bunun bir arka planı şudur; terörle mücadeleyi değil, terörizmle mücadeleyi de gerçekleştirmek zorundasın. Terörle mücadelede iki ayağı terörizmle mücadelede bu bir ayağı eksiksiz götürmek zorundasınız.

Terör kendine meşruiyet arar

Yaklaşık 2 bin 625 teröristin 2013 ile 2018 arası ifadesini aldık. Çok ilginç bir rakam söyleyeyim, bunun 580’i HDP binalarından dağa gitti. Bu önemli bir şey değil mi? Bunun büyük bir öblümü belediye binalarından dağa gitti. Bunun büyük bir bölümü kurulmuş sözde sivil toplum örgütleri üzerinden dağa gitti. Terör kendine meşruiyet arar. Bulursa meşruiyetle birlikte terörün bir demokrasi, seçim derdi yoktur. Terörün meşruiyet derdi vardır, bunu demokrasiyi istismar ederek yapar. Seçimi istismar ederek yapar, onun hedefi sonuç almaktır. 91’de kim kimle ittifak etti, SHP ile hep ittifak etti ve hep Meclis’e girdi. Ne zannedilir meşru bir alana geldiler, bu alan içerisinde demokrasiyle beraber dertlerini anlatsınlar bir problem varsa ortaya koysunlar. Ne oldu? Tarihin terörle mücadeledeki en zorlu dönemini Türkiye yaşadı.

CHP HDP’yi Meclis’e taşıdı

CHP’yi şöyle görmek yanlış olur; CHP, tepede, elit, sadece kendi menfaatini düşünen, çatışma üzerinden bir siyasal zemin aramaya çalışan, bunun için DHKP-C ile el sıkışabilen, bir taraftan PKK ile flört eden, HDP ile flört eden bir anlayışı Türkiye’nin hiçbir tarafında kabul edebilir değildir. Toplum bunu o tarihte gördü CHP’ye cezayı kesti. (Şimdi de aynı tarzı mı yürütüyor?) Bunu ben şimdi söylemiyorum, seçimden sonra da söylemedim, seçim meydanlarında da söyledim, televizyonlarda da söyledim ve tüm CHP’lileri uyardım. ‘Partinize sahip çıkın’ dedim. Partinize niye oy vermiyor da HDP’yi öne çıkarıyorsunuz? Bu Türkiye demokrasisine yaramayan bir olay. HDP’nin aldığı oy Demirtaş’ın oyudur, yüzde 8.5. HDP’ye kim oy veriyor diye baktığınızda, İstanbul, Ankara, İzmir’de saydığım alanların bir çoğunda özellikle CHP’lilerin HDP’ye oy verdikleri apaçık ortadaydı. Bu olayın siyasi tarafı açığa çıkmıştır. CHP, HDP gibi bir siyasi partiyi Meclis’e taşımıştır.

HDP diye siyasi parti yok

CHP Grup Başkanvekilleri olmuştur bazen aradım, ‘bu DHKP-C’lilerle ilişkinizi gözden geçirin, belediyelerinizi ele geçiriyorlar.’ Sizin içinizde bazı arkadaşlar DHKP-C’nin istemesiyle sosyal medyada operasyon yapıyorlar. Meclis kürsüsünde de defalarca söyledim, ben İçişleri Bakanıyım ve güvenlikten sorumluyum. Buradan İstanbul’a kadar Kılıçdaroğlu yürüyüş yaptı. Yaptı mı? Bir tek riski gördü mü? Ondan sonra iftiralar attı o ayrı. Bir diktatör yönetiyor ona göre ülkeyi ama Türkiye’de demokratik bir seçim süreci oldu. Ben Ağrı’ya neden gittim, 11 tane evladı olan bir babanın sadece siyasi tercihinden katledildiği ve o ailenin orada dağın başında yalnız kalmadığını ifade edebilmek, Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla beraber ‘oraya gideceksin ve aileyle beraber olacaksın’ talimatıyla beraber ben oraya gittim. Siz bu partiyi şu oylarla beraber TBMM’ye taşıyorsunuz. HDP denilen bir siyasi parti yok ki, PKK denilen bir örgüt var.

Ben neden bölücü oluyorum

Ben neden bu açıklamayı yaptım. Derdim çok açık, hepimizin evladı. Hepimiz bir köpek severiz. Sizin evinizde hayvanınız var mı? Benim evimde var. Ben ‘bölücüyüm.’ Niye bölücüyüm ben? CHP il başkanları cenazeye gelmesin dedim. CHP’nin yöneticileri niçin bu arkadaşımızın ve bu arkadaşımız gibilerin katlinde ağızlarına fermuar çekip duruyorlar? Nasıl onlar bölücü olmuyor da ben bölücü oluyorum? Nasıl İstanbul İl Başkanı kalkıp şehide hakaret ediyor, askere polise... Onlar bölücü olmuyor da biz bölücü oluyoruz. Bunun neresi iç savaş çağrısı, benimki bir tedbir. Neyin iç savaşıymış bu? Peki seçim akşamı hepimiz kulaklarımızla duymadık mı? ‘YSK’nın önüne tüm vatandaşlarımızı çağırıyoruz’ demek ne demek? Hiç böyle bir şey duydunuz mu siz? Türkiye dünyada seçimlerini en namuslu yapan ülkedir. Teröre moral vermeyi CHP tabanı da kabul etmez.

“Varsın gitsinler cenazeye”

‘İçişleri Bakanının yetkisi yok’ diyorlar. İçişleri Bakanının yetkisi var. Onların kafası 15 Temmuz öncesinde kalmış. Ey CHP tabanı buna sessiz kalmayın. Bundan sonra kim giderse gitsin ister protokolde ister arka tarafta dursunlar. Benim bunu terörle mücadele eden birisi olarak toplumla paylaşmam benim için en doğaldır. Cenazeye gidecekmiş. Şimdiden sonra varsın gitsinler cenazeye. Bugün Kahramanmaraş’ta şehit cenazesi vardı. Gitti mi kimse? Hani gideceklerdi? Topyekûn hep beraber kola girip gideceklerdi. Gitselerdi. Benim orada söylediğim sadece il başkanları. Ben de İstanbul’da 3.5 yıl il başkanlığı yaptım. İl başkanlığı bir siyasi partinin önemli kurumsal kimliklerindendir. Buna kimse ses çıkarmıyor. İl başkanları da ses çıkarmıyor. Peki bu il başkanları toplumla birlikte değiller mi? Toplumla beraber değiller mi? Biz bu işlerden çok geçtik, ne hakaretten ne bu tür işlerden korkarız. Bugün mü ilk kez CHP çelengi parçalandı. Daha önce parçalanmadı mı? Kaç şehit ailesi aradılar.

Kişisel tehdidim olmadı

(Pervin Buldan’la telefon görüşmesi) PKK ile HDP’yi kimse ayrı görmesin. HDP diye bir siyasi parti yoktur. Kendileri adına Meclis’te bir irade ortaya koyabilme kabiliyetleri söz konusu değildir. PKK Meclis’te dursun derse dururlar, çekilin derlerse çekilirler. O sabah o olay oldu ve Buldan’ı aradım. Kişisel tehdidim olmadı. Ama HDP ve PKK konusunda fazlasını söyledim. Kendileri adına çizilmiş çizginin dışında bir irade ortaya koymaları mümkün değildir.

Öksüz için özel ekip

Adil Öksüz’le ilgili özel ekip kurduk. Görevde tuttuğunuz adam FETÖ’cü çıkıyor potansiyel olarak da herkesi suçlu tayin edemezsiniz. İki mesele var birincisi bir ihmaller dizisi var. Bunun bir kısmı insani. İhmaller, yoğunluk ve kasıt var. Adil Öksüz denen kişiden daha önemli biri var içeride Kemal Batmaz var.”