Gündem

İçişleri Bakanı Madımak Katliamı'nın firari sanığını yargıdan sakladı mı?

Almanya, firari sanık Eren Ceylan’ın adresinin tespit edilememesi nedeniyle iadesinin mümkün olmadığını bildirmiş, ancak İçişleri Bakanlığı bilgiyi veritabanına yanlış girmiş

02 Ocak 2015 10:04

“Madımak Katliamı” davasının kırmızı bültenle aranan firari sanığı Eren Ceylan’ın 2007 yılında Almanya’dan Türkiye’ye iade edilmeme gerekçesi konusunda İçişleri Bakanlığı’nın yıllardır mahkemeyi yanılttığı ortaya çıktı. Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı’nın Almanya’nın Ceylan’ı “adil yargılanmaya aykırılık” nedeniyle iade etmediği şeklindeki bilgiyi veritabanına hatalı olarak girdiğini bildirdi. Cumhuriyet gazetesinden Alican Uludağ’ın haberine göre, Bakanlık, Ceylan’ın iade edilmesi talebinin reddedilmesinin asıl gerekçesinin sanığın Almanya’daki adresinin tespit edilmemesi olduğunu da açıkladı.

Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te 35 kişinin yanarak hayatını kaybettiği Madımak katliamına ilişkin görülen son davada firari sanıklar Murat Sonkur, Murat Karataş ve Eren Ceylan kırmızı bültenle aranmalarına karşın yıllardır bulunamıyordu. Dava özel yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülürken Eren Ceylan’ın 2007’de Almanya’da olduğu tespit edilmişti. Bunun üzerine Adalet Bakanlığı aracılığıyla Ceylan Almanya’dan istenmişti. Ancak Almanya, “adil yargılanmaya aykırılık” nedeniyle iade talebini reddetmişti. Davanın avukatlarından Şenal Sarıhan, ısrarla Almanya’nın iade talebini neden reddettiğini, yani 35 kişinin katledildiği bir olayda adil yargılanmaya aykırı olan konuyu öğrenmek istedi. Bu amaçla Almanya’nın ret yanıtının orijinalinin Adalet Bakanlığı’ndan istenmesini talep etti. Mahkeme de talebi kabul etti.

Adalet Bakanlığı, sonunda bu isteğe yanıt verdi. Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Başaran, davanın görüldüğü Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iki sayfalık bir yazı gönderdi. Yazıda, konu hakkında Dışişleri Bakanlığı’ndan alınan yazı ekinde Almanya’nın

Türkiye’ye verdiği nota günyüzüne çıktı. Yazıda, Dışişleri yazısı ekinde Almanya Federal Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın 17 Eylül 2009’da verdiği nota ile “Adı geçenin Almanya’da ikametinin tespit edilememesi nedeniyle iadesinin mümkün olmadığının” bildirildiği ve notanın devamında “Bunun dışında Eren Ceylan’ın iadesi, ancak hakkında alınan karara bir askeri hâkimin müdahil olmaması halinde mümkün olur” şeklinde bir ifadeye yer verildiği kaydedildi.

 

İçişleri’nde farklı gerekçe

 

Adalet Bakanlığı, Dışişleri kayıtlarındaki bilgi ile Sivas Davası firarisi Ceylan hakkında tanzim edilen dosya kapsamının uyuşmaması nedeniyle konuyu bir de İçişleri Bakanlığı’ndan sordu. İçişleri kayıtlarında da Ceylan’ın kırmızı bülten ile uluslararası düzeyde arandığı, 2007’de iadesinin Almanya’dan talep edildiği, “adil yargılamaya aykırılık gerekçesi ile iadesinin reddedildiği” ve Dışişleri kayıtlarında olduğu gibi Almanya’nın Türkiye’ye verdiği notadaki bilgiler aynen yer aldı.

 

Adalet Bakanlığı kararı düzeltti

 

Adalet Bakanlığı, mahkemeye gönderdiği yazıda, İçişleri kayıtlarındaki “adil yargılamaya aykırılık” gerekçesinin Almanya’nın Türkiye’ye verdiği notada yer alan “Eren Ceylan’ın iadesi, ancak hakkında alınan karara bir askeri hâkimin müdahil olmaması halinde mümkün olur” açıklamasına dayanılarak veritabanına hatalı olarak yapılmış bir girişten kaynaklanmış olabileceğini belirterek, “Bahse konu verinin adı geçen hakkında ‘Almanya’da ikametinin tespit edilememesi nedeniyle iadesinin mümkün olmadığı’ ifadesi ile tashih edildiği (düzeltildiği) belirtilmiştir” dedi. Bakanlığın bu yazısına göre, 17 Eylül 2009’da Türkiye’deki sivil mahkemelerde askeri hâkimin bulunmuyor olması nedeniyle Almanya’nın neden böyle bir nota verdiği ise anlaşılamadı.

 

Almanya ‘bizde yok’ demiş

 

Adalet Bakanlığı, Eren Ceylan hakkında yapılan iade talebinin Almanya adli makamlarına iletilmeksizin ve herhangi bir mahkeme kararı alınmaksızın Almanya merkezi makamı tarafından bu ülkede bulunduğunun teyit edilememesi gerekçesiyle reddedildiğini bildirdi. Bakanlık, bu nedenle ret yanıtının orijinalini gönderemediklerini savundu.