Gündem

İBB: Dava hukuki değil siyasidir, amaç İmamoğlu'nu siyasi haklardan mahrum etmektir

"İmamoğlu'nun sözleri, tamamen siyasetçilere yönelik eleştirilerden ibarettir"

30 Mayıs 2022 16:35

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, hapis cezasının yanı sıra İmamoğlu hakkında Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ‘siyasi yasak’ içeren 53. maddenin de uygulanmasını da istemişti. Davanın Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 1 Haziran’da yapılacak duruşmada karar çıkması bekleniyor. İBB'den yapılan açıklamada, "Ekrem İmamoğlu, kendisine hakaret eden bir siyasiye yine kendi sözleriyle cevap vermiştir. İmamoğlu’nun ne esas olarak ne de biçim olarak YSK üyelerini hedef alması söz konusu değildir. Dolayısıyla söz konusu dava, mesnetsiz bir davadır; hukuki değil, siyasi bir davadır” denildi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, 13 bin oy fark ile kazandığı 31 Mart seçimlerinin iptal edilmesinin ardından yaptığı basın açıklamasında YSK Başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davanın duruşması, Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 1 Haziran Çarşamba günü yapılacak. Duruşmada karar çıkması bekleniyor. İBB Basın Bürosu'ndan davayla ilgili bugün yazılı bir açıklama yapıldı. İmamoğlu'nun yargılanma süreci ve gelinen noktanın başlıklar halinde anlatıldığı İBB açıklaması şöyle:

"1 yıl 3 aydan 4 yıla kadar"

"İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 1 Haziran saat 11:30’da yapılacak duruşmada; savcılığın esas hakkındaki mütalaasında Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine hakaret iddiasıyla Sayın Ekrem İmamoğlu’nun 1 yıl 3 aydan 4 yıla kadar cezalandırılmasına ilişkin talebi hakkında yapılacak savunmalar sonrasında karar verileceği beklenmektedir. Konuyla ilgili sürecin kronolojisi ve detayları aşağıda anlatılmaktadır.

"Anadolu Ajansı’nın seçim sonuçlarını manipüle etmek istediğini aktardı"

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 30 Ekim 2019 tarihinde Fransa'nın Strasburg kentinde düzenlenen Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’ne İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak katıldı. İmamoğlu, bu kongrede yapmış olduğu konuşmada; seçim sürecinde kamu kaynaklarının iktidar lehine sınırsız bir şekilde kullanıldığını, seçim süresince toplumu bölen ve kutuplaştıran dil kullanıldığını, Cumhurbaşkanı ve kabine üyelerinin seçim yasaklarını dikkate almayan eylem ve uygulamalarını, devletin haber ajansı olan Anadolu Ajansı’nın seçim sonuçlarını manipüle etmek istediğini aktardı. Ve iktidarın, manipülasyonla kazanamadığı 31 Mart seçimini, seçimleri yönetmekle yetkili olan Yüksek Seçim Kurulu kararı ile iptal ettirerek kazanmak istediğini vurgulayarak siyasi eleştirilerde bulundu. 

"Sözler, tamamen siyasetçilere yönelik eleştirilerden ibarettir"

Açıklamanın tamamı değerlendirildiğinde, söz konusu açıklamaların tamamen siyasi bir eleştiri olduğu ve yargı mensupları ile konunun ilgisi bulunmadığı açıktır. Nitekim İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘31 Mart’ta oy verenlerle sandıklara ve demokrasiye, 16 milyon İstanbulluyla hep birlikte sahip çıktık. Günlerce sandıkların başında nöbet tutuldu. İktidar, manipülasyonla kazanamadığı seçimi, seçimleri yönetmekle yetkili olan Yüksek Seçim Kurulu kararı ile iptal ettirerek kazanmak istemiştir. Ama iktidarın tüm gücüne rağmen yurttaşlarımızın güçlü iradesi 23 Haziran gecesi bir kere daha ve çok daha güçlü ve gür bir sesle demokrasiden yana olmuştur. Seçimle gelenin seçimle gitmediği yerde ne demokrasi olur ne de hukukun üstünlüğü kalır. Vatandaşın sandıktan çıkan iradesi, bir takım makam sahiplerinin kendi arzularına göre geçerli ya da geçersiz sayabileceği herhangi bir irade değildir. Vatandaşın seçme ve seçilme hakkını özgürce kullanmasının önüne engeller çıkarmak, demokrasi dışı arayışlar içindeki kesimleri güçlendirmekten başka bir işe de yaramaz’ şeklindeki sözleri tamamen siyasetçilere yönelik eleştirilerden ibarettir.

"Bakan Soylu resen soruşturulması gereken suçlar işlemiştir"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 4 Kasım 2019 tarihinde bir açıklama yaparak Ekrem İmamoğlu’nun kongrede yapmış olduğu konuşmasından dolayı müvekkile ‘Avrupa Parlamentosu'na gidip Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum; bunun bedelini bu millet sana ödetecek. Yazıklar olsun’ ifadelerini kullanmıştır. Bakan Soylu’nun kamu görevlisi olan Ekrem İmamoğlu’na görevinden dolayı söylediği bu sözler nedeniyle resen soruşturulması gereken suçlar işlemiştir.

"Bakan Soylu’nun sözlerini iade etmiştir"

Yine 4 Kasım 2019 günü, Üsküdar Fethipaşa Korusu’nda, İçişleri Bakanı Soylu’nun bu sözlerini hatırlatarak basın mensuplarının İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na soru sormaları üzerine İmamoğlu, bu sözlere karşı o seviyeye inmeyeceğini, ancak bir cümle ile oraya değinmek istediğini belirterek, ‘31 Mart'ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa'da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında o olan biten şeylere baktığımızda, tam da 31 Mart' ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın' diyerek, Bakan Soylu’nun sözlerini iade etmiştir.

"Soylu, İmamoğlu’nun rakibinin yanına gitti ve kamu gücünü kullanarak destek oldu"

Hatırlanacaktır, Bakan Soylu gerek 31 Mart İstanbul seçimleri sürecinde gerekse de 6 Mayıs 2019 tarihinde seçimlerin iptali ve yeniden seçim kararının alınması sürecinde canla başla çalıştı. Büyükçekmece ilçesinde sandık görevlilerinin kovuşturulması ile ilgili siyasi kararlar alıp uyguladı. Kamuoyuna gerçeklere aykırı onlarca beyanatta bulundu. İptal edilen seçimde İçişleri Bakanı sıfatıyla Ekrem İmamoğlu’nun rakibinin yanına gitti ve kamu gücünü kullanarak her anlamda destek oldu. Seçimlerin iptal edilmesi gerektiği fikrini her ortamda savunarak haksız ve hukuksuz iptal kararının çıkarılması yönünde yoğun çabalar gösterdi.

"Yüksek Seçim Kurulu’na veya üyelerine yönelik herhangi bir söz ve kast söz konusu değildir"

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu bunları eleştirmiştir, ‘oraya bir cümle yapmak isterim’ diyerek dikkat çekmek istediği nokta tam da burasıdır. Seçimde haksızlığa uğradığı için 13 binlik oy fark 810 bine çıkmıştır. Tamamen yasal seçimleri iptal ettirerek yeniden seçime gidilmesi bu sonucu doğurmuştur. Bakan Soylu’ya yönelik sözlerle dikkat çekilmek istenen noktanın bu olduğu açıktır.

Seçim sonuçlarını değiştirmeye yönelik haksızlık ve hukuksuzluğa öncülük eden bir bakanı eleştirdi diye cezalandırılmak istenmesi de bir başka haksızlıktır. Yapılan açıklama, Bakan Soylu’nun yakışıksız sözünün kendisine iadesinden ibarettir. Yüksek Seçim Kurulu’na veya üyelerine yönelik herhangi bir söz ve kast söz konusu değildir.

"İmamoğlu'nun cezalandırılması talep edilmiştir"

Bütün bu olaylar üzerine Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı tarafından 15/11/2019 tarihli müzekkere ile yapılan suç duyurusundan hareketle İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan 2020/53491 soruşturma numarası, 2021/28722 esas numarası ve 2021/22456 iddianame numarasıyla İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na karşı dava açılmıştır.

1 Haziran 2022’de karar verilmesi beklenen davada İmamoğlu’nun '31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır' seklindeki söyleriyle YSK üyelerine alenen hakaret ettiği, kurul üyelerinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte olduğu iddia edilerek cezalandırılması talep edilmiştir.

"Dava hukuki değil siyasidir, amaç İmamoğlu'nu siyasi haklardan mahrum etmektir"

Özetlendiği gibi Ekrem İmamoğlu, kendisine hakaret eden bir siyasiye yine kendi sözleriyle cevap vermiştir. İmamoğlu’nun ne esas olarak ne de biçim olarak YSK üyelerini hedef alması söz konusu değildir. Dolayısıyla söz konusu dava, mesnetsiz bir davadır; hukuki değil, siyasi bir davadır. Bakan Soylu, bir kamu görevlisi olan İBB Başkanı’na hakaret ederek süreci başlatmıştır.

Bu davayla 2019 İstanbul seçimlerinde ortaya çıkan sonucu ve seçmen iradesini kabul edemeyenler, konuşmanın özünü değiştirerek siyasi bir dava açılmasını sağlamışlardır. Amaç, hukuku siyasi rakiplerine karşı bir kez daha silah olarak kullanmak ve bu yolla Ekrem İmamoğlu’na engel olmaktır; İmamoğlu aleyhinde siyasi yasaklılık hükmü oluşturmak ve önümüzdeki seçimlerden elemektir."

TCK'nın 53. maddesi

TCK'nın "Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma" başlıklı 53'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, ‘seçme ve seçilme ehliyetinden mahrum bırakmayı’ öngörüyor.