T24 - Bilim insanları, Kudüs’te M.S 1’inci yüzyılda inşa edilen bir mezar odasında Hristiyanlığa ait figürler içeren resim ve yazılar buldu. Elde edilen bulgular, Hz. İsa'nın dirilişi ve nereye gömüldüğü tartışmalarını yeniden başlattı.
Mezar odasındaki “kemik kutuları” üzerine işlenen tasvirlerin, Kudüs’te Hristiyanlığa ait en eski izler olduğu belirtildi.
ABD'li haber sitesi msnbc'nin haberine göre; Arkeologlar, mezar odasını uzaktan kumandayla kontrol edilen robot kamerayla inceledi. Kireç taşından yapılma kutulardan bir tanesinin üzerinde, Yunanca “Tanrı’ya birisini kaldırması için çağrıda bulunan” bir yazı olduğu belirtildi. Bir diğer kutuda ise ağzında Yunus peygamberi tuttuğu düşünülen bir balık resmi görüldü. Balığa ve “Yunus’un işareti”ne yönelik göndermelerin, Kudüs’teki Yahudiler tarafından olmasa da, ilk Hristiyanlar tarafından yapıldığı biliniyor.
Kudüs’te beş yıl önce başka bir mezar odasında yapılan araştırmalarda, kemiklerin konması için hazırlanan kutuların üzerinde Hz. İsa ve aile üyelerinin isimlerinin yazılı olduğu öne sürülmüştü. Arkeologlar, en son yapılan keşifle bu iddialarını güçlendirdiklerine inanıyor. Bilim insanlarını, araştırmalarını, “The Jesus Book” adlı kitapta yayımlayacak.
İsa'nın mezarı nerede?
Kudüs’ün eski Talpiot mahallesinde 1980’li yıllarda keşfedilen mezar odalarının birinde, üzerinde “İsa’nın oğlu Yehuda” yazan bir kutu bulunmuştu. Arkeologlar, ilk olarak Mart 2007’de, Kudüs’te keşfedilen ve ölülere ait kemiklerin saklandığı kutuları içeren 10 mezarlıktan birinde Hz. İsa ve ailesinin de kemiklerinin yer aldığını öne sürmüştü. O yıl Discovery Channel’da yayımlanan ve Oscar ödüllü yönetmen James Cameron’un yapımcıları arasında bulunduğu “İsa’nın Kayıp Mezarı” adlı belgesel yayınlanmıştı.
Kuzey Carolina Üniversitesi’nden James Tabor, “Yapılan son keşifle İsa’nın Mezarı hakkındaki tartışmalar yeniden başladı” dedi. DePaul Üniversitesi’nde Hritiyanlık tarihi uzmanı olan Dominic Crossan ise Hz. İsa’nın mezarı tartışmasının, yapılan keşiflerin üzerini örtmesinin “utanç verici olacağını” belirtti.
İddialar dini inanışlarla çelişiyor
Tabor ve belgesel yapımcısı Simcha Jacobovici, incelenecek mezar odasını belirlemek için Hz. İsa ve ailesine ait isimleri taşıdığı öne sürülen kutuların bulunduğu mezarlık bölgesine gitti. Tabor ve meslektaşları, özellikle üzerinde “İsa’nın oğlu Yehuda” yazısı olan kutuya dikkat çekerek, “Ortaya atılan iddialar, İsa’nın çarmıha gerildikten sonra kanlı bir şekilde dirildiği ve evlenip çocuk sahibi olduğu inanışlarıyla çelişiyor... İlk Hristiyanlar İsa’nın fiziken dirildiğine değil ancak ruhen yeniden doğduğuna ve arkasında eski giysileri ve bedenini bıraktığına inanmış olabilir” açıklamasında bulundu.
“İsa’nın Kayıp Mezarı” belgeseli ve “İsa Ailesinin Mezarı” kitabı, büyük protestolara neden olmuş ve Tabor ve Jacobovici, kanıtlanması mümkün olmayan iddialar öne sürdükleri gerekçesiyle eleştirilmişti. Protestolara rağmen, arkeologlar araştırmalarına “Avlu Mezarlığı” adı verilen bir başka mezarda devam etti. Mezar adını, bir avlunun tam altında bulunması sebebiyle aldı.
Çözümü yine teknoloji sundu
İsrailli yetkililer ve Ortodoks Yahudiler, en son 1981’de açılan mezarlığın incelenmesine karşı çıktı. Çözüm, havalandırma ve sondaj deliklerinden içeri sokulacak ve en fazla 4,5 metre derine inecek robotik bir kamerayla geldi. Haziran 2010’da başlayan çalışmada, üzerine isim yazılı olan birçok kemik kutusu bulundu.
Yazıların anlamı
Kameranın çektiği görüntüleri inceleyen uzmanlar, Yunus ve balık resmini doğruladı. Dev bir balık tarafından yutulduğuna ve üç gün sonra canlı olarak kurtulduğuna inanılan Yunus’un hayata geri dönüşü, İsa’nın da üç gün sonra dirilmesiyle bağdaştığı için Hristiyan dünyasında büyük öneme sahip.
Balık resminin Yahudilere ait kemik kutularında kullanılmayan bir tasvir olduğunun bilinmesi, Tabor ve ekibinin Kudüs’te Hristanlığa ait en eski izlere ulaştığı düşüncesini güçlendirdi. Balık resimli kutunun yanında duran ve üzerinde Yunanca, Tanrı’nın birini kaldırması için çağrıda bulunan dört satırlık yazı bulunan kutu, araştırmacıları daha da heyecanlandırdı. Uzmanlar, yazının “dirilmeyi çağrıştırdığını ve Yahova’nın dirimesi veya kutsal mekana yükselmesini belirttiğini” öne sürdü.
İsa bağlantısı
Tabor ve meslektaşları, üzerinde balık ve yazı bulunan kutuları içeren mezarın İsa’nın önde gelen destekçileri tarafından hazırlandığını düşünüyor. İsmi en öne çıkan kişi ise İsa’nın cenazesini düzenlediğine inanılan Aramatyalı Yusuf. Ayrıca, balık ile Yunanca yazının bulunduğu Avlu Mezarlığı ile Yehuda’nın adının geçtiği mezar (İsa ailesinin mezarı deniyor) arasında sadece 60 metre mesafe bulunuyor.
Tabor ve Jacobovici ortak açıklamalarında, “İsa’nın destekçilerinin, onun dirilişi ve ailesi hakkında bilinenler için ne düşündüklerini ortaya koyabilecek sonut delillere ilk kez ulaşmış oluyoruz” ifadesini kullandı.
“Mezarların İsa ile bağlantısı yok"
DePaul Üniversitesi akademisyeni Crossan ise bu açıklamayı reddederek, “Avlu Mezarlığı ile Aramatyalı Yusuf’u ilişkili kılan hiçbir delil yok” dedi. Crossan, “Söyleyebileceğimiz tek şey, bu bölgenin mezarlarla dolu olduğu” yorumunu yaptı.
Asbury Theological Seminary İncil okulundan Ben Witherington, Crossan’ın görüşünü destekledi. Witherington, Tabor’un eski ve yeni teorilerinin, “sadece birbirlerinin üzerine yığılmış spekülasyonlar olduğunu” ifade etti.
Yine araştırmayı başarılı bulan ve balık sembolünden etkilendiğini belirten Witherington, “Balık sembolünün bulunduğu ve ikinci yüzyıla ait olduğu bilinen Hristiyanlara ait kemik kutuları var... Balık, ilk Hristiyanlara ait I-Ch-Th-Y-S (Hz. İsa, Tanrı’nın oğlu, Kurtarıcı) sembolü. Elimizde olmayan delil, bu sembolün Yahudi kemik kutularında bulunduğu” dedi. Witherington aynı zamanda Yunanca yazının “dirilişle ilgili olduğunu” söyledi.
Romalılardan korumak için gömdüler
Kudüs’teki mezar odalarında bulunan kemik kutularının, M.S 70 yılında Roma askerlerinin yıkımından korunmaları için toprağın altına konduğu düşünülüyor. Bu düşünce doğruya, Avlu Mezarlığı’nda bulunan kemikler İsa’yla aynı dönemde yaşamış destekçilerine ait olabilir.
Crossan, araştırmada öne sürülen iddialara rağmen, M.S 1’inci yüzyılda Kudüs’te dirilişe inanan tek topluluğun Hristiyanlar olmadığına dikkat çekti. Ferisiler ve Essenilerin de ölümden sonra dirilişe inandığını belirten Crossan, “Belki de ilk Hristiyanlar Yehuda’nın balığın ağzından çıktığı inanışını Yahudi geleneklerinden aldı” dedi.