Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Başbkan Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde partisi AKP'de Genel Başkanlık görevine kimin geleceği tartışmalarına ilişkin, AKP'nin eş genel başkanlık sistemine geçeceği ve Başbakanlıkta Abdullah Gül'ün, AKP’nin başında ise eş genel başkan olarak Numan Kurtulmuş'un yer almasının planlanabileceğini belirtti
Hüseyin Gülerce'nin Zaman gazetesinde "Çankaya’nın merdivenleri…" başlığıyla yayımlanan (16 Nisan 2014) yazısı şöyle:
Demokratikleşme Paketi 2 Mart’ta yasalaştığında, bir madde dikkat çekmişti ama üzerinde pek durulmadı. “Siyasi partiler, tüzüklerinde yer almak ve ikiden fazla olmamak koşuluyla, eş genel başkanlık sistemini uygulayabilecek”ler.
BDP bunu uyguluyordu da AK Parti neden yasa haline getiriyordu?
Gündemde artık cumhurbaşkanlığı seçimi var ve bu “eş genel başkanlık” meselesini şimdi daha iyi anlıyoruz. Kanaatimce yerel seçimlerde alınan yüzde 45,5 oy, konuyu netleştirdi. AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı bellidir ve kesindir: Recep Tayyip Erdoğan. Sayın Erdoğan, 30 Mart akşamı yaptığı balkon konuşmasında bunun işaretini de verdi. Bundan sonrası için “Üzerimize hangi emanet yüklenirse, Allah’ın izniyle ona sadakatle sahip çıkarız.” dedi. Başbakan yardımcıları, genel başkan yardımcıları daha net söylediler.
AK Parti açısından şimdi en can alıcı soru şudur: Erdoğan Çankaya’ya çıktığında AK Parti’nin geleceği ne olacaktır? Çünkü daha önce Başbakan, rahmetli Özal ve Sayın Demirel’le ilgili örnekleri hatırlatmış ve “İkisi de cumhurbaşkanı olunca partileri dağıldı.” demişti. Bunun anlamı, “ben, AK Parti’nin geleceğini tehlikeye atarak cumhurbaşkanı olmam…” demektir.
Bu hatırlatmadan sonra yeni anayasa çalışmaları sırasında Erdoğan, “partili cumhurbaşkanı”, “başkanlık”, “yarı başkanlık” konularını tartışmaya açtı. Ne var ki yeni sivil bir anayasa yapılamadı. Şimdi halk tarafından seçilecek cumhurbaşkanı, mevcut Anayasa’da belirtilen görevleri yapacak. Kısacası, Erdoğan’ın taşıdığı endişe hâlâ geçerli: Kendisi Çankaya’ya çıkınca AK Parti ne olacak?
Bu sorunun cevabı için iki önemli siyasi aktörün alacağı pozisyon önemli. Sayın Abdullah Gül ile Sayın Numan Kurtulmuş… İşte eş genel başkanlık sistemi burada devreye girecek. Anladığım kadarıyla Sayın Erdoğan, AK Parti’yle bağını koparmamak için kendisinden sonra Sayın Gül’ün, hem başbakan hem de genel başkan olmasını arzu etmiyor. Bunun Sayın Gül’ün şahsıyla ilgili olduğunu sanmıyorum. Çankaya’ya çıkarken gözünün arkada kalmasını istemiyor. Sayın Gül’ün devlet tecrübesi ile Başbakanlık makamını fazlasıyla dolduracağını ama bu arada partinin, teşkilatların ihmale uğrayabileceğini düşünüyor. Bu tarafı tahkim etmek için de Sayın Kurtulmuş’u düşünüyor. Milletvekilliği için üç dönem şartı getirmesini de, daha baştan beri, tecrübeli arkadaşlarını Genel Merkez’de istihdam etme düşüncesine bağlıyorum. Çankaya’da Erdoğan, başbakanlıkta Gül ve AK Parti’nin başında eş genel başkan Kurtulmuş… 2015 seçimlerine AK Parti, rüzgârını kesmeden ancak böyle bir formülle gidebileceğini hesaplıyor.
30 Mart seçim sonuçları gösterdi ki, CHP ve MHP’nin ortak bir cumhurbaşkanı adayı çıkarması ve o adayın kazanması hiç kolay değil. Kilit parti yüzde 7 civarındaki oyu ile BDP’dir. Kürt meselesinin çözümü ve toplumsal mutabakat adına Çankaya’ya çıkan cumhurbaşkanının Kürt vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun oyunu alması önemlidir. Hem çözüm sürecinin geleceği hem de ekonomik ve siyasi istikrar için…
Önümüzde iki sorun var. Birincisi, BDP oyları konusunda siyasi Kürt hareketi ile pazarlık yapıldığı, demokratik özerklik için taviz verildiği algısına yol açacak yanlışlara düşülmemesi…
İkincisi, son seçim atmosferinde gördüğümüz ve halen yaşamakta olduğumuz gerilimin yumuşatılması ve kutuplaşmanın azaltılması lazım. Sayın Başbakan sert, kırıcı, yaralayıcı üslubunu maalesef devam ettiriyor. Yatışması, öfkesini yutması, sadece hukukun üstünlüğüne sahip çıkması şart…