T24 - Taraf gazetesi yazarı Sedat Tunalı, Hürriyet gazetesinin şike operasyonu haberlerinde taraflı ve düşmanca davrandığını belirterek, "böylesi tarihî bir olaya “duyguları” karıştırmanın topluma bir faydası olmayacağı gibi, kişileri de zan altında bırakır" dedi.
Sedat Tunalı'nın Taraf gazetesinde "Hürriyet gazetesinin telaşı niye" başlığıyla yayımlanan (7 Temmuz 2011) yazısı şöyle:
Hürriyet gazetesinin telaşı niye
Yıllardır Türk sporuna ve özellikle futbola istediği gibi yön veren İstanbul spor basını, Namık Sevik gibi İslam Çupi gibi meslek, ahlak ve kalem erbabının da sahadan çekilmeleriyle gemi azıya almış ve ilk iş olarak “rakip” kavramını iğdiş ederek “düşman”a dönüştürmüştür. Türk gençliğine ve sportif rekabete vurulmuş en ağır darbedir.
Fenerbahçe Başkanı’nın da gözaltına alınmasıyla başlatılan temiz lig operasyonu sonrası bir şok dalgasının ve bunun sonucu olarak da bir algı tutukluğunun yaşanması normal karşılanabilir. Söz konusu olan bu ülkenin en “hacimli” gazetesi bile olsa, insani ilişkiler referansından bakarak mesleki zafiyet görmezden gelinebilirdi.
Ancak Hürriyet gazetesinin “ne istediğini” anlamak en azından benim tarafımdan mümkün olamıyor.
Operasyonun başladığı gün gazetenin en afili sayfasında, Altan Tanrıkulu imzasıyla operasyonda gözaltına alınan Sezer Öztürk’e türlü övgüler diziliyor, ama yakın geçmişin “en azından ahlaki olarak” sorgulanması gereken bu sporcusuna yönelik tek bir eleştiri cümlesi veya “ama şunu da yapmasa iyi olurdu” türü bir serzeniş bile okunamıyordu. Muhteşem kabulleniş!
Hayata vicdan ve adalet ekseninden baktığını iddia eden, ama aidiyet hissi kurduğu kulüp ya da yöneticilere “her ne olursa olsun bağlı kalmak” çukuruna düşenleri o çukurdan çıkarmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Aynı gazetenin diğer kulüpleri ve özellikle de Trabzonspor’u gündemin en yoğun döneminde “işin içine çekme çabası da” bir Hürriyet ayrıcalığı olarak arşivlere taşındı.
Spor sayfasını hazırlayanların, haberleri sayfalara yerleştirdikleri yerlere göre “okuyabilen” herkes, o sayfanın sorumlularının hedefinin ne olduğunu kolayca anlar. Şike görüşmeleri ortalığa saçılmış ve kamu vicdanı “Fenerbahçe şike yaparak şampiyon yapıldı” başlığında uzlaşmışken, eksik kalmış bir teşvik iddiasını Trabzon başlığıyla sayfanın en okunur yerine taşımak, mesleğin güdüye ve hesaba kurban edilmesinden başka bir şey değildir. O sayfaları hazırlayanlara düşen görev, bu skandalın portrelerini ve nedenlerini mercek altına almak ve pisliği deşifre etmek olmalıdır. Dikkat! Dünyanın en büyük vidanjörü olsanız kâr etmeyebilir!
Ortada çok ciddi şike belgeleri ve şike tutuklamaları varken ve Fenerbahçe’nin devletin resmî evraklarına “şike yapan takım” olarak düşme ihtimali küçümsenemeyecek boyutta iken bu tür yayınlar yapmak akılları karıştırmaktan başka işe yaramayacaktır.
Gazetecilik ciddi iştir, böylesi tarihî bir olaya “duyguları” karıştırmanın topluma bir faydası olmayacağı gibi, kişileri de zan altında bırakır.