Hürriyet yazarı Sedat Ergin, bugünkü köşesinde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın LGBT+'ları hedef aldığı açıklamasından ve karşılık olarak Ankara Barosu'nun eleştirilerinde yer alan ifadelerden duyduğu rahatsızlığı ifade etti. "Bir demokrasiden söz ediliyorsa kuşkusuz hiçbir kurum eleştiri üstü olmamalıdır. Diyanet İşleri Başkanı da bu ilkenin istisnası değildir" diyen Ergin, "Bu hak kullanılırken eleştirilen şahsa “halkı ellerinde meşalelerle meydanlarda cadı diye kadın yakmaya davet etmek” niyetinin atfedilmesi, “kan kokan cüret”ten söz edilmesi meseleyi bambaşka bir yere götürmüştür" dedi.
"Dr. Ali Erbaş’ı savunanlar kendisinin dinin getirdiği yasakları vaaz ettiğini belirtiyorlar. Burada üzerinde durulması gereken bir soru, kendisinden daha önce o makamda oturmuş olan Diyanet İşleri başkanlarının gündeme getirmedikleri bir konuyu, kendisinin neden 2020 yılında vurgulama ihtiyacı duyduğudur" ifadelerini kullanan Ergin, Ankara Barosu'na ilişkin eleştirilerini de şöyle kaydetti:
"Tartışmanın diğer ucunda Ankara Barosu’nun Dr. Erbaş’a verdiği yanıttaki problemli ifadeler yatıyor. Bir demokrasiden söz ediliyorsa kuşkusuz hiçbir kurum eleştiri üstü olmamalıdır. Diyanet İşleri Başkanı da bu ilkenin istisnası değildir. Ötekileştirici bir dil kullandığı gerekçesiyle pekâlâ eleştirilebilir. Ancak bu hak kullanılırken eleştirilen şahsa 'halkı ellerinde meşalelerle meydanlarda cadı diye kadın yakmaya davet etmek' niyetinin atfedilmesi, 'kan kokan cüret'ten söz edilmesi meseleyi bambaşka bir yere götürmüştür.
Ankara Barosu, herhangi bir sivil toplum kuruluşu değildir. Ülkenin başkentindeki avukatların meslek örgütü olarak ayrı bir sorumluluğa ve ağırlığa sahip olmak durumundadır. Baronun açıklaması da bu sorumluluğun gerektirdiği dikkat ve sağduyu çizgisini yansıtmaktan uzaktır. Erbaş’ın sözleri eleştirilirken bu kez bütün dindar kesimlerin rahatsızlığını tetikleyebilecek bir çizgiye kayılmıştır."
Ergin son oalrak, "Burada üzücü olan, geldiğimiz noktada Diyanet İşleri Başkanlığı gibi temel ilke olarak siyasetin dışında kalması gereken bir müessesenin ülkedeki siyasi tartışmanın bizzat merkezine yerleşmesi olmuştur" sözlerini kaydetti.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.