Gündem

Hürriyet Okur Temsilcisi: Gazeteci haber için kimliğini gizleyebilir mi?

"Gazetecinin yalan söylemesi ve kimliğini gizlemesi için o konuda 'geniş bir kamu yararı' olmalı"

07 Mart 2016 18:54

Gazetesindeki "kimlik gizleme" yöntemiyle yapılan haberler üzerine genel bir değerlendirme yazısı kaleme alan Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici "Gazeteci haber için kimliğini gizleyebilir mi?" diye sordu. Gazeteciliğin şeffaflık içinde yürütülmesi gereken bir meslek olduğuna dikkat çeken Bildirici, "Bir gazetecinin yalan söylemesi ve kimliğini gizlemesi için o konuda 'geniş bir kamu yararı' olmalı. O da yetmez. Kamu yararı taşıyan bilgi ve belgelerin başka tür yöntemlerle elde edilemeyecek olması gerekir" dedi. 

Faruk Bildirici'nin Hürriyet gazetesinin bugünkü (7 Mart 2016) nüshasında yayımlanan "Gazeteci kimliğini gizler mi?" başlıklı yazısı şöyle:

Wallraff, gazeteci olduğunu gizleyerek araştırmalar yapıyordu. Silah tüccarı, gazete redaktörü gibi çok farklı kimliklere bürünerek çeşitli ortamlara gizlice sızıyordu. En çarpıcı işi, Türk işçisi “Ali Levent” takma adıyla Almanya’da madenlerde çalışan Türk işçilere yapılan ayrımcılığı gözler önüne sermesiydi. Bu çalışmasını daha sonra “En alttakiler” adıyla da kitaplaştırdı.

Wallraff’ın sansasyon yaratan bu çalışmalarının da etkisiyle onun yöntemlerini benimseyen başka gazeteciler de çıktı. Kimlik gizleme, 1980’lerde gazetecilikte moda yöntemlerden biriydi.

Fakat gazetecilik şeffaflık içinde yürütülmesi gereken bir meslek. Ahlaki olarak her koşulda doğruyu söylemek gibi bir zorunluluğumuz var. Şeffaflık, gazeteciliğin araştırma yöntemlerinin de açık olmasını gerektirir. Kimlik gizleyerek ve muhatapları yanıltarak araştırma yapmak, başka mesleklerin yöntemleridir. Polisler, istihbaratçılar, dedektifler, farklı kimliklere bürünerek araştırma yapabilir; bu onlar için doğaldır. Gazeteci için değil...

Bu yaklaşımlar, Wallraff yöntemlerinin zamanla geçerliliğini yitirmesine neden oldu. Türkiye’de de 1980’lerle hayli moda olan kimlik gizleme yöntemine son yıllarda Türkiye medyasında rastlanmıyordu.

Kullanılmayan bir yöntem olduğu için de Doğan Yayın İlkeleri’ne bu yönde bir ilke yer almıyordu. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde de “Gazeteci bilgi, haber, fotoğraf, görüntü, ses, belge elde etmek için yanıltıcı yöntemler kullanamaz” denilerek genel bir ilke benimsenmişti.

Ama son aylarda Hürriyet’te bazı haberlerde yine bu yöntemin kullanıldığı dikkatimi çekti. Burak Coşan ve Murat Şaka, 22 Kasım 2015’te yayınlanan “İllegal çinko” haberini, yasadışı şekilde tombala oynatan salonlara “tombala oyuncusu gibi” girerek hazırlamışlardı. Burak Coşan, 28 Şubat 2016’da çıkan “İstanbul’un göbeğinde kaçak et pazarlığı” haberiyle ilgili araştırmayı kendisini “bir otel işletmecisiymiş gibi” tanıtarak yürütmüştü. 

Bu haberlerde “kimlik gizleme” yönteminin kullanılmasıyla ilgili sorumu Ekonomi Servisi Müdürü Sefer Levent yanıtladı. Sözkonusu haberlerde hiç kimsenin kişi olarak hedef alınmadığını ve suçlanmadığını vurgulayarak, şu görüşleri dile getirdi: 

“Bu haberlerin amacı, illegal organizasyon ya da satış yapılan noktaları kamu yararına ortaya çıkarmak. İllegal tombala oynatan veya 10 numara yağ ya da kaçak et satan kişi ve organizasyonları izin alarak, ziyaret edeceğimizi haber vererek, gazeteci olduğumuzu da belirterek haberleştirmemiz mümkün değil.

Kimliğimizi saklamamız, üstelik haberi araştırırken kendimizi farklı tanıttığımızı haberde de belirtmemiz, tamamen okuyucuya doğru bilgi verme kaygımızdan kaynaklanmıştır.

Bu haberleri başka türlü yapmanın da bir yolu olmadığını düşünüyorum.

Sonuçta hem tombala hem kaçak et satılan yerler haberlerimizin ardından kamu görevlilerince basılmış, tüketici sağlığı ve kamu yararının sağlanması için önemli bir görev yerine getirilmiştir.”

Sefer Levent’in “kamu yararı” ve “başka türlü araştırılamayacağı” yaklaşımı dikkate değer. Bu iki ölçüt, gazetecilerin kimliğini gizleme yöntemini kullanmasındaki istisnaların kilit taşları. Ben de katılıyorum; bir gazetecinin yalan söylemesi ve kimliğini gizlemesi için o konuda “geniş bir kamu yararı” olmalı. O da yetmez. Kamu yararı taşıyan bilgi ve belgelerin başka tür yöntemlerle elde edilemeyecek olması gerekir. Yani bu yönteme ancak zorunluluk hallerinde istisnai olarak başvurulabilir. 


Hürriyet’in kaçak yollardan Türkiye’ye sokulan etlerle ilgili haberinde kamu yararı olduğunu düşünüyorum. Başka yöntemlerle elde edilmesi de zor olabilir. Ama yine de somut durumu bilmediğim için emin olamıyorum. 
“İllegal tombalacılar” haberinin kamu yararı taşıdığını ve başka yöntemlerle elde edilemeyeceğini sanmıyorum. Kolayına kaçılarak kimliğin gizlendiği izlenimi verdi bana. 

Dün yayınlanan “10 liraya ölüm şişesi” başlıklı sahte içki haberi ise bu yöntemin kullanılmasının alışkanlık haline geldiğini, “istisnai bir yöntem” olmaktan çıktığını gösteriyor.


Yazının tamamı için tıklayın.