HRW, "Saldırılar açıkça savaş suçuydu. İnsanlığa karşı suç kapsamına girebilirler" dedi ve sorumlulara yaptırım uygulanması çağrısı yaptı.
Bu nedenle rapor için çoğu röportajın uzaktan telefon görüşmesi ya da mesajlaşma ile yapıldığı, Suriye'nin dışındaki kişilerle de az sayıda görüşmeler yapıldığı belirtildi.
'Suriye ve Rusya'nın askeri stratejisinin bir parçası'
HRW Direktörü Kenneth Roth, Reuters'a yaptığı açıklamada, "(Suriye ve Rusya) İdlib'deki hastane, okul ve pazarları hedef aldı. Yanlışlıkla ya da terörist olarak adlandırılan kişileri vurmaya çalışırken değil, kasıtlı olarak" dedi.
Roth, bu saldırıların Suriye ve Rusya'nın "askeri stratejisinin bir parçası" olduğunu söyledi:
"Tekrar tekrar meydana gelen bu hukuka aykırı saldırılar, Suriye hükümetinin kontrolü yeniden sağlamasını kolaylaştırmak için altyapıyı yok etme ve halkı bölgeden uzaklaştırma askeri stratejisinin bir parçası."
Şam ve Moskova yönetimleri, sivillerin yaşadığı bölgeleri herhangi bir ayrım yapmadan bombaladıkları iddialarını reddediyor.
HRW raporunda, sivillere yönelik saldırıların sotrumlusu olduklarını söylediği 10 Suriyeli ve Rus sivil ile askeri üst düzey yetkilinin ismini de veriyor ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bu kişilere yaptırım uygulaması çağrısı yapıyor.
Bu kişiler arasında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de yer alıyor.
Roth, "Hukuka aykırı saldırıların bir sonucu olduğunu, rütbe ya da pozisyonuna bakılmaksızın ağır suç işleyenlerden hesap sorulacağını göstermek ve gelecekteki saldırıları önlemek için ortak uluslararası çaba gerekiyor" dedi.
Rusya, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri arasında bulunuyor. Yaptırımların 5 daimi ve 10 geçici üyeden oluşan Güvenlik Konseyi'nden geçebilmesi için, en az 9 üye tarafından kabul edilmesi ve daimi üyeler tarafından veto edilmemesi gerekiyor.
Suriye'de muhaliflerin son kalesi İdlib'deki çatışmalarda 1 milyondan fazla kişi yerlerinden oldu.