Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında hükümetin Güneydoğu'daki çatışmalara karşı "eylem planı"nı açıkladı. Kurtulmuş, "Terörle mücadele parantezinin kapatılmasını arzu ediyoruz" dedi.
Numan Kurtulmuş süreçte, kamu diplomasisine önem vereceklerini, bölgedeki halkın zararlarının giderileceğini, uluslararası toplumun bilgilendirileceğini vurguladı.
Basın açıklaması sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, kamu diplomasisi çerçevesinde Öcalan’la bu süreçte tekrar görüşülecek mi sorusuna "hayır" demedi. Kurtulmuş bu soruya şöyle yanıt verdi:
"Çok kapsamlı bir terörle mücadele devam ediyor. Bu sürecin sahibi milletin bizzat kendisidir. Terörü bütün imkanlarıyla yok edecek sürecin sahibi de milletin kendisidir. STK’lar, kanaat önderleri, bölgedeki ve Türkiye’deki bütün çevrelerin bu sürece dahil olması ve bu anlamda bizahiti milletimizle sürecin yönetilmesi esastır."
Kurtulmuş, açıklamasında "terörle mücadele parantezini kapatmak istediklerinin" de altını çizdi.
Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş'un açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"Bizim hükümet olarak iç ve dış kamuoyunu bilgilendirecek, doğru, zamanında ve açık bir bilgilendirme sürecini yürütme mecburiyetindeyiz. Eylem planında ortaya çıkacak idari bazı tedbirlerin somut delillere dayandırılmasını öngörüyoruz. Esas amacımız sivil halkın maddi ve manevi zararlarının giderilmesidir. Bütün bu süreçte Türkiye’de duygusal kopuşun olmasını isteyebilirler. Biz ise milletin iktidarı olarak şu anda yüzde yüz bütün Türkiye’nin iktidarı olarak kardeşliği oluşturacak insani tepkinin uygulanmasıdır. Hızlı bir şekilde uygulamaya koyacağımız, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla terörle mücadelenin yapılacağı eylem planını paylaşacağız.
Bu amaçla terörle mücadelenin en kısa zamanda etkin bir sonuç alarak kapatılmasını öngörüyoruz. Silopi’de etkin bir mücadele verilmiş ve sonuç alınmıştır. Gündüz saatlerinde halkımız günlük hayatına devam ediyor. Hızla bu parantez kapandığına göre telafi, rehabilitasyon süreçlerini yapacağız. Çok etkin bir koordinasyon içinde çalışan bütün güvenlik güçlerine teşekkür ediyorum.
"Öğrencilerin telafi eğitimi 5 Şubat'a kadar sürecek"
Diyarbakır, Mardin ve Şırnak illerimizin bazı yerlerinde eğitim kurumlarımızdaki bazı öğrencilerimiz maalesef eğitim alamadı. Bunun telafi edileceği ve hiçbir öğrencimizin mağdur edilmeyeceğini söylemiştik. Bu illerde önceki dönemde sokağa çıkma yasağı nedeniyle devam edemeyen öğrencilerimiz için seçilen bazı okullarda öğrencilerin telafi eğitimi alma için çalışmalar başlatılmıştır. Velilerden, ailelerden izin alınmıştır. Öğretmenlerin kendileriyle birlikte başka okullara nakledilmiş, 15 bin öğrencimizin eğitimine bugün başlanmıştır. 5 Şubat’a kadar. Bu sayı artacak. Ailelere çok teşekkür ediyoruz. Ayrıca öğretmenlerimize bu zor dönemde öğrencilerini yalnız bırakmadığı için yürekten teşekkür ediyoruz.
"Öğrencilere psikolojik danışma dersleri sunulacak"
Ayrıca bu öğrencilerimize sadece okuyamadıkları dersleri verecek telafi eğitimi yanında rehberlik imkânları ve psikolojik danışma dersleri de sunulacaktır. Hayırlı olmasını temenni ediyorum. İnşallah öğrencilerimiz eksik olmadan bu süreci tamamlayacaktır.
"Türkmen kardeşlerimiz yalnız değil"
Yine Bakanlar Kurulu’nda dış politikadaki gelişmeler ele alındı. Bayırbucak’taki Türkmenlere karşı Rusya’nın hava saldırıları 19 Kasım’dan itibaren devam ediyor. Arkasından eş zamanlı olarak rejim güçlerinin saldırılarla birlikte, bazı yerlerde DAEŞ’ten de istifade ederek, rejimle DAEŞ arasındaki işbirliğinin sonucu olarak Türkmenlere acımasız saldırılar devam ediyor. Yakından takip ediyoruz.
Türkmen kardeşlerimizin yalnız olmadığını bir kez daha belirtmek isterim. Her türlü siyasi ve askeri gelişmeyi yakından takip ediyoruz. İnsani ihtiyaçlarını gidermek için yoğun seferberlik içinde koordine ediyor ve oradaki kardeşlerimizin mağdur olmaması için elimizden geleni yapıyoruz. Ümit ediyoruz, Suriye’de elde edilecek barışta Türkmen kardeşlerimiz de hak ettikleri yeri alacaktır.
Yine aynı şekilde Sayın Başbakan Bakanlar Kurulu’nda İngiltere, Davos ve Berlin’deki ziyaretlerinin içeriği ve Türkiye’nin elde ettiği mesafeyi paylaşmıştır.
"Suriye Ulusal Koalisyonu tamamen rejim karşıtı güçlerden oluşmalı"
Önemli bir gelişme de Suriye Ulusal Koalisyonu’nun da içinde olacağı muhalefetin barış görüşmelerindeki pozisyonu. Biz Suriye Ulusal Koalisyonu’nun tamamıyla rejim karşıtı güçlerinden olmasından yanayız. Çünkü maalesef 5 yıldır devam eden bu kirli savaş zaman zaman tarafların birbirine karıştığı, rakip görünen grupların birbirine ne kadar destek olduğunu ortaya koymuştur. Örneğin Rusya DAEŞ’le mücadele görünümü altında bunları yapmış ama çok az saldırısını DAEŞ’e karşı yapmıştır. DAEŞ, rejime muhalif olduğunu iddia etmekte ama sahada rejimle birlikte hareket ettiği görülmüştür.
Türkiye’nin pozisyonunun bu olduğunu ifade etmeye devam edeceğiz. Önemli gelişmelerden birisi Libya’daki ulusal birlik hükümetinin kurulmuş olmasıdır. Hükümetin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyoruz. Kaddafi sonrası maalesef devam eden bölünme ve parçalanmaları önlemesini, ismiyle müsemma bir şekilde birliği sağlayacak bir hükümet olmasını yürekten temenni ediyoruz. Ümit ederiz ki sağlanan barış ortamı kalıcı olur.
Son olarak Antalya’da gerçekleşen hortum felaketi dolayısıyla zarar gören tüm üreticilere geçmiş olsun diyoruz."
"PYD ve DAEŞ'in rejime karşı tarafta olması kabul edilemez"
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, "Cenevre görüşmelerinin PYD’ye davet edilmesi konusunda sizden de bir değerlendirme alabilir miyiz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Kısmen ifade ettim. Suriye’de çok taraf var. Birbirine karşı zannedilen ama işbirliği içinde olan taraflar var. Bir tarafta rejim güçleri ve işbirlikçileri, diğer tarafta ise rejime muhalif olan Suriye Ulusal Koalisyonu olmalıdır. PYD, DAEŞ, başka hangi hareketler varsa, rejime karşı tarafta olmasını kimse kabul edemez. Suriye ulusal muhalefeti buna rıza göstermez. Muhalefet tarafında bunları oturtmak olmazı istemektir. Bu barış mutlaka şerefli ve Suriye’deki insanların, 5 senedir inim inim inleyen halk kitlelerinin rıza göstereceği bir barış olsun. Rejime muhalif güçlerin masanın bir yanında, karşısında olanların bir tarafta olması gerekmektedir. Bu eşyanın tabiatı gereğidir."
Soru-cevap
Soru: Kırmızı Kitap’tan PKK’nın çıkarıldığı yönünde kamuoyunda haberler var.
"Külliyen yalandır. Manipülasyondur. Kasıtlı olarak yanıltıcı bir haber olarak yapmışlardır. Doğrulukla hiçbir şekilde irtibatı olmayan bir haberdir. Sorduğunuz için teşekkür ediyorum. Bilinmesinde fayda var. PKK iç güvenlik tehdidi olmaktan çıkarılmış değildir. Kim ne yazıyorsa yalan yazıyordur."
Soru: Bölgedeki sivil halkla görüşülecek mi çözüm sürecinde? İmralı’yla kamu diplomasisi çerçevesinde görüşmeler başlayacak mı?
"Çok kapsamlı bir terörle mücadele devam ediyor. Bu sürecin sahibi milletin bizzat kendisidir. Terörü bütün imkanlarıyla yok edecek sürecin sahibi de milletin kendisidir. STK’lar, kanaat önderleri, bölgedeki ve Türkiye’deki bütün çevrelerin bu sürece dahil olması ve bu anlamda bizahiti milletimizle sürecin yönetilmesi esastır.
"Halkın nabzını tutacağız"
Çok yanıltıcı, yönlendirici bilgiler, doğruyu yanlış, yanlışı doğru gösteren özellikle sosyal medyada haberler yer alıyor. Etkin bir şekilde başa çıkabilmenin yolu kamuoyunu doğru bir şekilde bilgilendirebilmektir. Eylem planı çerçevesinde söz sahibi olanların, herkesin, halkın nabzını tutacağız, dinleyeceğiz. Sur’daki, Silopi’deki, Nusaybin’deki insan işin sahibi, inşallah terör bitirilerek milli birlik ve kardeşliğin sağlanması mümkün olacak.
Soru: Akademisyenlerle ilgili Başbakan “Fikren mücadele etmek isterdik” dedi. Cadı avı gibi bir süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
"Defaatle ifade edildi. Birçok akademisyenin belki tam manasıyla okumadığı bile düşünülebilir. Bırakın siyasi tarafını, herhangi insaf, izan ve vicdan sahibi birisinin terörle mücadele sırasında ortaya çıkan görüntüleri bu şekilde yorumlaması gerekir. Okulların yakılması, tuzaklamalar, bombalamalar, çocukların en son biliyorsunuz karne dağıtımı sırasında çocukların bulunduğu mekana el yapımı bomba atılması... Bunlar hiç yokmuş gibi bu bildirinin ortaya çıkarılması anlaşılır değildir. Herkes bir tarafta yer alabilir ama taraflı olduğu kadar yanıltıcı bir bildiridir."
Soru: Cerablus – Mare hattının kapatılacağı doğru mudur? Başika Kampı konusunda ne görüşüldü?
"Başika Kampı’na Türkiye tesadüfen, kendi isteğiyle gitmedi. DAEŞ’e karşı mücadele kapsamında Musul Ulusal Muhafız alayının eğitilmesi çerçevesinde, uluslararası ihtiyaçlar çerçevesinde gitti. Sayın Biden da biliyor.
Türkiye’nin Cerablus-Mare hattı konusundaki hassasiyetleri bütün uluslararası camia biliyor. Oradaki hassasiyetimiz her platformda biliniyor."
Soru: Hakkari ve Şırnak’ın taşınmasıyla ilgili bir düzenleme hazırlıyor musunuz?
"Bu hafta gündeme gelmedi ama 1 yılı aşkın süredir bu konuda müzakereler yapılıyor. Açıklamalarımızda ifade ettiğimiz gibi bu sadece güvenlik gerekçesiyle değil, her iki şehrin doğal ekonomik gelişiminin bir sonucu olarak da, hatta tarihsel olarak bakıldığında böyledir. Yasal bir hazırlık yok çalışmalarımız devam ediyor."