Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün 2 yıllık bir zaman diliminde uygulanmak üzere hazırlanan ve 9 amaç 50 hedef, 393 faaliyeti içeren İnsan Hakları Eylem Planı'nı açıkladı. Peki hukukçular açıklanan planlama için nasıl değerlendirmelerde bulundu?
Eylem planının 'Vizyonu özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye' olarak belirlendiğini ve 11 temel ilkeyle başladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hiç kimse, başkalarının kişilik haklarına saygı göstermek suretiyle yaptığı eleştirileri veya düşünce açıklamaları nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz. Hukuk devleti hak ve özgürlükler ile adaletin teminatı olarak her alanda tahkim edilir. Haklarının ihlal edildiğini iddia eden herkes, etkili kanun yollarına zahmetsiz şekilde erişebilir. Adalete erişim, hak ve özgürlüklere saygının esasıdır" diye konuştu.
|
Cumhuriyet'ten İpek Özbey'e konuşan İstanbul ile Ankara Baro Başkanları ve CHP ile İyi Parti'nin hukukçu vekilleri şu değerlendirmelerde bulundu:
İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu:
"Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan cümlelerin hiçbirine karşı olmak mümkün değil ama bizim sıkıntımız o ki, bunların hiçbiri uygulamaya yansımıyor. Uygulamaya yansıyabilecek alanlar konusunda hiçbir güvence verilmiş değil. Bugün Cumhurbaşkanı bütün hakimlere, savcılara çok açıkça “benden gelen ve benim adıma verilen talimatların hiçbirine uymayacaksınız” diyebilseydi ya da yargıçlar, savcılar için bir coğrafi güvence getirilmiş olmasaydı umut verebilirdi. Bu haliyle baktığımda benim için temenniler bildirisi olmaktan öteye geçmiyor.
İlgimi çeken de nihayi hedef olarak tüm bunların anayasaya bağlı olması. Evet anayasa yapmak gibi bir sorunumuz var ama geldiğimiz nokta itibariyle bu anayasanın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin varlığını sürdürecek şekilde yapılması halinde de burada söylenenlerin tamamı gerçekten temenni olarak kalacaktır."
Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan:
"30 Mayıs 2019’da Yargı Reformu Strateji belgesi hazırlanmıştı. Yine 9 amaç, 63 hedef, 256 faaliyet içeriyordu. Bu belge içinde de yeni bir eylem planı hazırlanacağı ifade edilmişti. Yargı reformu strateji belgesi açıklandığında bunun ana amacının güven veren erişebilir bir adalet sistemi olduğu ifade edilmişti. Bunların uygulamada maalesef ki gerek hukuki güvenlik, gerekse anayasadan kaynaklanan temel hak ve güvencelerimizin teminat altına alınması konusunda somut anlamda yaşantımızda ve bir hukukçu olarak da meslek yaşantımda görmüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı bugünkü eylem planını açıklarken de bunun bir dilek ve temenni belgesi olmadığını ifade ediyor. Ancak bugüne kadarki örneklere baktığımızda çok sayıda reform belgesine ve eylem planına rağmen biz Anayasa'daki tanımlanan hukuk devleti olmaktan son derece uzak kaldığımız gibi, başta adil yargılanma ilkesi ve ifade hürriyeti olmak üzere en temel hak ve özgürlüklerimizin de daha ağır şekilde kısıtlandığı bir süreci yaşıyoruz."
CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek:
“Tutuklulukla ilgili düzenleme” deniyor. Zaten mevcutta da tutuklama bir tedbirdir ama bu dönemde bir cezalandırma yöntemine dönüştü. Bizim yasalarımızda tutuksuz yargılamayı engelleyen bir düzenleme mi var? Bizim yasalarımız sabaha karşı beşte insanların evlerine girmek için kapısını kırıp, içeriye girip, çocuklarının gözü önünde ters kelepçeye yatırıp gözaltına alın mı” diyor. Osman Kavala üç yıldır tutuklu, hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı var mı? Nasıl 3.5 yıl cezaevinde tutabiliyorsunuz, bu kadar büyük bir insan hakkı ihlali yaratan yasalar mı, iktidardaki zihniyet mi?"
İyi Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz:
"Biz sayın genel başkanımız eliyle kadına yönelik şiddet, hakaret, öldürme, yaralama gibi alanlarda da bir ağırlaştırıcı madde konulmasını talep etmiştik. Eşe karşı değil, kadına karşı ibaresinin konmasını istemiştik. Burada ‘eş’ yanına ‘boşanılan eşi’ eklemişler. Hâlâ kadının adı yok.
Bu metinde “Otel odasında gece yarısı gözaltına almaya son veriyoruz” diyor. Adam otelde kalıyorsa, firar değil, kaçak değil. Bir anlamı yok zaten. Şu anda hâkim, savcı ya da kolluk görevlisinin açıklanan hususları yerine getirmesi için elini kolunu bağlayan hiçbir mevcut madde yok ki.
Söylenenler uygulanırsa, hassasiyet gösterilirse sevindiricidir. Ama bunlar Türk yargısına güveni tekrar tesis etmek için yeterli değildir. Daha yapısal, yargıçları daha özgürleştirici kurallar gereklidir."