Gündem

'HSYK seçimlerinde hakim ve savcılar siyasi ve dini kimliğiyle yarıştı, hata ettik'

HSYK seçimlerini kaybeden, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, ‘Hakim ve savcılar siyasi ve dini kimliğiyle yarıştı, hata ettik’ dedi

13 Ekim 2014 22:08

2010 yılındaki HSYK seçimlerinde 6 bin 401 oy alarak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 1. Daire Başkanı olan İbrahim Okur, dün gerçekleşen kurul seçimlerinde 821 oyda kalarak koltuğuna veda etti. Seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Okur, “Okur, seçimlerde adayların hakim ve savcı kimlikleriyle değil, siyasi ve dini kimlikleriyle yarıştıklarını ve bu nedenle vatandaşın gözünde yargıya olan inancın sarsılabileceğini” belirtti.

Radikal’den İsmail Saymaz’a konuşan Okur, “Vatandaş yargıya güvenmezse, davaya bakan hakimin hangi gruptan olduğunu sorarsa, buna göre reddi hakim dilekçesi verirse, yargıyı nasıl işletiriz? Biz yargıçları şu anda ideolojik kimlikleriyle tasdik ettik. Bunda da beis görmedik. Farklılıklar temsil edilsin derken, hakim ve savcıların siyasi kimliklerini öğrendik” dedi. Okur, Gülen Cemaati’ne yakın adayların 5300’e kadar yükselen bir oy aldığını fakat dogal kitlesinin 3 bin dolayında olduğunu belirtirken, böylesi bir gruplaşmanın da “sıkıntılı olduğunu” ifade etti. Okur, kendi dönemlerinde başarılı olamadıklarını da vurguladı. Dört yıl önceki seçimlerde 10 bin hakim savcının oy kullandığı hatırlatan Okur, bu kez seçmen sayısının ise 12 bin 519 olarak açıklandığını, emekli olanlar hesap edildiğinde 4 bin 500-5 bin kişinin dört yıl içinde mesleğe kabul edildiğini ve yeni meslektaşlarının da önemli ölçüde avukat kökenli olduğunu anlattı. 

Seçimlerde iki listenin çarpışmasını beklediklerini ve beklenen gerçekleştiğini söyleyen İbrahim Okur’un şunları söyledi:

 

Hâkimlerin siyasi kimliği öne çıkmamalıydı

 

İki listenin çarpışacağını bekliyorduk. Beklediğimiz gibi oldu. Ve sonuçlara göre, iki liste yarıştı. Bu sürecin kendisi zaten doğal değildir. Hakim savcıların ideolojileri ve cemaatleriyle değil, hakim ve savcı kimlikleriyle yarışması gerekirdi. Hakim savcılar başka kimlikleriyle tartışıldığı için inşallah bu durum yeni arkadaşlarımız tarafından tamir edilir. Yoksa vatandaş her hakim savcıya şunu sorar: Siz hükümetin hakimi misiniz, cemaatten misiniz, sosyaldemokrat mı, milliyetçi misiniz? İnşallah yeni arkadaşlar bu hataları yapmazlar. Yoksa Türkiye’yi sıkıntılı günler bekler. Vatandaş yargıya güvenmezse, davaya bakan hakimin hangi gruptan olduğunu sorarsa, buna göre reddi hakim dilekçesi verirse, yargıyı nasıl işletiriz? Biz yargıçları şu anda ideolojik kimlikleriyle tasdik ettik. Bunda da beis görmedik. Farklılıklar temsil edilsin derken, hakim ve savcıların siyasi kimliklerini öğrendik. 

 

Hükümet-Cemaat ayrışması

 

Bu ayrışma ne zaman başladı, ona bakmak lazım. İki sene önce böyle bir ayrışma var mıydı? Yoktu. Hakimlerin dini ve siyasi kimlikleri tartışılmıyordu. Bunu biz sekiz-dokuz aydır tartışıyoruz. Elbette bizim kurulun işlemleri, bu sürece yol açmış olabilir. Fakat son yaşanan olaylardan sonra bu aşamaya geldi. Bizim de telafi etme imkanımız olmadı.  

 

Cemaatin oyu

 

Cemaatin desteklediği adaylara 5300 civarında oy çıkmış görünüyor. Tamamının cemaatçi olduğunu sanmıyorum. Ben sayılarının yaklaşık 3 bin olduğunu söylemiştim. Ancak Yargıda Birlik Platformu’nun hükümet tarafından organize edildiğini düşünen hakim savcılar da bu adaylara oy verdi. Yargının hükümetle yakın olmaması düşüncesiyle hareket ettiler. Bunların tamamına cemaatçi demek doğru değildir. (3 bin kişinin bir dini gruba bağlı olduğu iddiası bir sorun değil mi?) Tabi ki sıkıntılı. Ama 3 bin kişinin hepsinin de cemaatin katı disiplini altında olup olmadığını bilmiyoruz. Yakınlık hissediyor olabilirler. Aslında cemaat doğru bir strateji izledi. Yargı bağımsızlığını öne çıkardı. Yargıda Birlik Platformu ise ‘Cemaatin etkinliğini kıracağız’ diye oy topladı.      

Kendi dönemim için özeleştirim var: Pek çok konuda başarılı olamadık. Ki bunu da dillendiren de bendim: Bundan dolayı eleştirildim. Kurulun temsilcilsi gibi, başka dairelerin kararları bana mal edildi. 1. ve 2. Daire’nin de ciddi hataları var.  

 

Kürsüme döneceğim

 

Aldığım oydan ötürü kırgınlığım yok. İki blokun çarpıştığı zeminde bağımsız adayların şansı yoktu. Üzerime yapılan yayınlar ve söylenen iddiaları biraraya getirdiğinizde, aldığım oyun azımsanamayacak bir oy olduğunu düşünüyorum. Kimsenin üzerine böyle gelinmedi, böyle kampanyalar yürütülmedi. Ben hakim savcı olarak kürsüye dönmeyi düşünüyorum. Kızım İstanbul’da okuduğu için oraya gidebilirim, Ankara da olabilir.