Gündem

'HSYK, hükümetin gösterdiği gibi cemaat işgali altında değilmiş'

Taha Akyol: En kritik sorun şudur: Bilhassa İstanbul’da başsavcılığa ve diğer savcılıklara getirilenler, yolsuzluk gibi konularda AİHM ölçülerinde "etkin soruşturma" yapacaklar mı, yapmayacaklar mı?

17 Ocak 2014 19:42

Taha Akyol, bugün kaleme aldığı yazıda, HSYK'daki son atamalara 'evet' oyu veren üyelerle ve hükümeti kızdıran bildiriye destek veren üyelerin aynı kişiler olduğuna dikkat çekerek, "7 üyeden 6’sının kararıyla atamaların yapılması gösteriyor ki, hükümeti kızdıran ünlü bildiriyi yayınlayanlarla yayınlamayanlar veya cemaatçiler ve karşıtları diye bir gruplaşma olmamış. O bildiriyi yayınlayanlar da atamalara “Evet” oyu vermiş. Demek ki, hükümetin HSYK’yı cemaat işgali altındaymış gibi göstermesi yanlıştır" diye yazdı.
Taha Akyol'un bugün (17 Ocak 2014) Hürriyet'te yayımlanan "HSYK’ya karışmayın" başlıklı yazısı şöyle:
Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, başkanlık ettiği ilk HSYK Genel Kurul toplantısında, dairelerin tamamı için yeniden üye seçimi yapılmasını istedi.
Atamalarla ilgili 1. Daire’nin, disiplin cezalarıyla ilgili 2. Daire’nin, inceleme ve soruşturma yapan 3. Daire’nin üyeleri yeni baştan seçilecekti! 
Bakan’ın bu talebi HSYK Genel Kurulu’nda oylandı. 19 üyeden 16’sı, “Evet” oyu verdi. 
Bu, Bakan için zafer gibi gözüküyor.
Fakat yapılan oylamada, HSYK dairelerinin yapısı esas itibarıyla korundu, Bakan istediği sonucu tam alamadı. Çünkü sadece 1. Daire’de iki üyenin yeri değişti. Bu bir bakıma HSYK Genel Kurulu’nun dairelere güven oyu vermesiydi.
 

Oylama sonucu

 
Dün fırtına gibi esen atama kararları 1. Daire’de alındı. 7 üyeden 6’sı bu atamalar için “Evet” oyu verdi. “Hayır” oyu veren tek üyenin gerekçesi “Müfettiş gönderdik, sonucunu bekleyelim” şeklindeydi.
7 üyeden 6’sının kararıyla atamaların yapılması gösteriyor ki, hükümeti kızdıran ünlü bildiriyi yayınlayanlarla yayınlamayanlar veya cemaatçiler ve karşıtları diye bir gruplaşma olmamış. 
O bildiriyi yayınlayanlar da atamalara “Evet” oyu vermiş.
Demek ki, hükümetin HSYK’yı cemaat işgali altındaymış gibi göstermesi yanlıştır.
 

İstanbul atamaları

 
Başsavcı Turan Çolakkadı yüksek fakat pasif bir göreve atanmış.
Dört Ergenekon savcısı dağıtılmış! Bunların içinde 7 Aralık’taki MİT soruşturmasıyla hükümetin büyük tepkisini çeken, Başbuğ’u tutuklattıran savcılar da var.
Bir zamanlar kahraman olarak alkışlanan Fikret Seçen’in şimdi niye Gebze’ye atandığını anlamak kolay değil.
En dikkat çekici atama, son rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda ikinci dalga soruşturmayı yürüten ve basına bildiri dağıtan Savcı Muammer Akkaş’ın Tekirdağ’a atanmasıdır.
 

Savcı Akkaş'ın durumu

 
Akkaş hakkında inceleme yapan müfettişin “ön rapor”u HSYK’ya gelmiş: Akkaş, bir akşam Çolakkadı’ya “İnceleyelim” diye belirtmiş, sabaha kadar çuvallar dolusu evrakı ve 1005, evet bin beş sayfalık fezlekeyi okuyup incelemiş gibi 09.30’da mahkemeye başvurmuş, yakalama ve tedbir kararı istemiş. Tedbir sadece soruşturulan işlemle sınırlı değil, şirketlerin bütün işlemleri için!.. 
Mahkeme de saat 11.00’de bu yönde karar vermiş...
Bu dosyayı şimdi beş savcı inceliyor, çuvalların ancak yarısına gelmişler! Bir savcı böyle davranmamalı elbette.
 

Önemli soruşturmalar

 
Dört bakan ve yakınları hakkındaki soruşturmayı yürüten ve Meclis’e fezleke yazan Savcı Celal Kara, görevine devam ediyor... İzmir’deki soruşturmayı yürüten Başsavcıvekili Ali Çevik de görevine devam ediyor.
1. Daire Başkanı İbrahim Okur, “Önemli davalarda soruşturmayı yürüten savcılar görevlerine devam ediyor” diye belirtti.
Elbette böyle olmalı, hukuki sebepler olmadıkça dosyaların savcı ve hâkimleri değişmemeli.
Kırıkhan’daki TIR olayına el koyan Kırıkhan savcısı da görevine devam ediyor, fakat medyaya haber vererek sansasyonel şekilde el koyan Adana Savcısı Özcan Şişman Mersin’e atanmış.
Bazı atamalar normal, eş durumundan, mesela Mustafa Alper, Malatya savcılığına atanınca, eşi hâkim Hatıran Alper de Malatya’ya tayin edilmiş.
 

Yargıya güven?

 
Adli Kolluk Yönetmeliği’nde bakanlığın yaptığı değişikliğin anayasaya aykırı olduğunu açıklayan bildiride imzası bulunan 1. Daire Başkanı Sayın İbrahim Okur, dün şunları söyledi:
“Aynı bildiride, kusuru görülen yargı mensupları hakkında gereken işlemin yapılacağını da söylemiştik. Hâkim ve savcıların hemen tamamı büyük fedakârlıkla ve titizlikle görevlerini yapıyorlar. HSYK onların yanındadır. Kusuru görülenler hakkında uygun işlemi yapmak da HSYK’nın görevidir ve adalete güveni temin etmenin gereğidir.” 
Elbette böyle olmalı...
 

Yürütme karışmasın

 
En kritik sorun şudur: Bilhassa İstanbul’da başsavcılığa ve diğer savcılıklara getirilenler, yolsuzluk gibi konularda AİHM ölçülerinde "etkin soruşturma" yapacaklar mı, yapmayacaklar mı? Kamuoyunda bu şüphe vardır. Bu şüpheleri gidermek yeni savcıların görevidir.
HYSK’nın güvenilirliği bakımından da önemlidir bu. 
Neticeten: Hukuki sorunların çözümü yine hukuktadır. Yürütme erki HSYK’ya karışmamalı, Meclis’teki teklif geri çekilmeli veya Venedik Kriterleri’ne uygun hale getirilmelidir.