Gündem

HSYK Başkanvekili: Bakanlığa suç duyurusunda bulunduk

Özbek, Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu’na suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı.

27 Ağustos 2010 03:00

T24 - HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, 2010 Yılı Hakim ve Savcı Atama Yaz Kararnamesinin görüşüldüğü sırada Kurul toplantısını terk ettiği için hakkında Anayasal bir Kurulun çalışmalarını engellediği gerekçesiyle, Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu’na suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı.

Adalet Bakanlığı'ndan Danıştay'a yanıt

Özbek, CNNTürk’te yayınlanan Ankara Kulisi programında Milliyet'in Ankara Temsilcisi Fikret Bila’ya önemli açıklamalarda bulundu. Özbek'in yaptığı açıklamalar özetle şöyle:


'İktidarlar yargıyı sevmez'

İstediğini yapabilme arzusu, sınır tanımamazlıktır. Belki yargı ile yürütme arasındaki bugüne kadarki en büyük çekişmenin nedeni bu. İktidarlar yargıyı sevmezler, üvey kardeştir. Sözlerin yürekten geldiğine inanmıyorum


'Yargıçlar devleti' doğru değil'

Hakaretlerle karşılaşıyoruz. 'Yargıçlar devleti' tabirini kullanmak yanlış olur. Bizim yapmak istediğimiz şey, Anayasa’nın bize verdiği idari görevimize, hakim bağımsızlığı esasına göre yürütmek. Biz sadece bunu yapmak istiyoruz.

Bu noktada da sürekli kendileriyle çeliştiğimiz, zaman zaman değişik uygulamaları gördüğümüz de oldu.

HSYK’nın hatta Türk yargısının ideolojik bir görüşü vardır. Bu görüş Anayasa’mızın ikinci maddesinde yazılı, Atatürk ilkelerine bağlı, demokratik, laik, sosyal, hukuk devletinin gerekleridir. Bizim ideolojimiz bu. Ancak bunun dışında bir beklenti, duruş taraf olma durumu varsa, biz de elbette karşı ideoloji olarak değerlendirmek mümkün.


'Yargı kararını tanımamazlık olur'

Sayın Başbakan dedi ki, 'bir müdürü 23 defa görevden aldık, Danıştay iade etti.' Bir idare 23 defa bir müdürü görevden alıp, yargı kararıyla iade ediliyor ve tekrar alınıyorsa, bunun hukuki bir karşılığının olması lazım. Onun ötesinde o müdür için alınan kararı eleştirmek değilde, tekrar onu görevden almak, yargı kararını tanımamazlık anlamına gelir. Bunun üzerinde durulması gerekir.


'HSYK, bakanlığın evrak kalemi değil'

Ergenekon hakim ve savcılarıyla ilgili olarak geçen yaz kararnamesinden beri sıkıntılar yaşıyoruz. Yürütülen soruşturmayla ilgili olarak HSYK’ya yüzlerce dilekçe ve başvuru geldi. Bunlardan bizi ilk başvuru yeri olarak bize gönderen, bakanlığa da gönderenler vardı. Bizim soruşturma yada inceleme yetkisi olmadığı için bakanlığa gönderiyorduk. Ancak bunları gönderirken, HSYK Adalet Bakanlığı’nın evrak kalemi değil. Yani sadece bir numara verip gönderme meselesi değil. Açıp bakıyorsunuz, çünkü adı geçen kişilerle ilgili olarak terfi atama nakil vb. işlem yapmak zorundasınız. Bunlarla ilgili bir tasarruf gündeme geldiğinde, bu arkadaşımızın şöyle bir şeyi de vardı, buna da bakalım deme görevimiz var.


'Biz idari bir organız'

İnsan hakları ihlali, adil yargılama haklarının ihlali türünde bir takım isnatların olduğunu tespit ettik. Çok önemli olanları da üst yazıyla kaydettik. Orada yapılan soruşturma ve yargılama aşamasında, CMK’ya aykırı olan bir takım işlemlerden bahsediliyordu. Bunların da hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kanısına vardık.

Biz idari bir organız, yargı yetkimiz yok. Ancak devam eden bir soruşturma olduğu içinde soruşturmanın içine girme imkanımız da yok.

~


'Kurul olarak karar aldık'

Biz kurul olarak karar aldık, sayın bakan’a dedik ki şöyle şöyle şeyler var. Bunların değerlendirilmesi gerekir, bunları değerlendirin. Eğer gerek varsa işlem yapın bize de sonuçlarını bildirin. Bu arada şunu da söyledik. Soruşturmayı yapan arkadaşlarımızla ilgili bir takım dilekçeler var, ciddi boyutta. Bunları değerlendirin, inceleme yaptırın, ama bize bir soruşturma getirin. Bu karara bağlandı. Artık orada bir kurulun kararı var.

Sayın Bakan bunlarla ilgili bize en ufak bir bilgi vermedi. Bunu defalarca gündeme getiridğimiz halde bu konuda sessiz kalıyor. Bu soğukluk oradan başladı. Arkasından kararname döneminde bakın dedik 11 Haziran 2009’da bu arkadaşlarla ilgili olarak değerlendirme yapacağız dedik.


'Arkadaşlarımızın yerleri değiştiriliyor'

Kararname sırasında, disiplin, eş durumu, mazeret, hakim ve savcı bölümleri vardır. Disiplin bölümünde, ceza uygulamasıyla karşılaşmış arkadaşlarımızın, disipline girip yerleri değiştiriliyor. Bunları bize getirin, cevap vermediniz dedik. Söylediğimiz de tepkiyle karşılandı. Kesinlikle biz böyle bir yaklaşım içine girmeyiz dedik.

O zaman da bize korsan kararname yaptı dediler. Oysa korsan, hukuka aykırı olan bir kişi anlamında, oysa bizim iç yönetmeliğimizde, kararname sırasında da gerekli görülen kişilerin kararnameye eklenmeleri ve çıkarılmaları önerisini getirmemiz gerekir.


'Gereği yapılmadı'

İstanbul başsavcısının, bir savcı arkadaşlarla ilgili olarak, benim talimatlarıma uymuyor diye ceza işleri genel müdürlüğüne suç duyurusunda bulunduysa, yani o işin başındaki adam, yani başsavcı, böyle bir evrak gönderdiyse ve bunun gereği Adalet Bakanlığı’nın emirlerine uymamak diye, Hakimler Kanunu’na göre kınama cezasıyla karşılığı gösterilen bir eylemden bahsediliyorsa, bunun gereğinin yapılması gerekmez miydi?

Kınama cezası verilmesi halinde, bu arkadaşların yerlerinin değiştirilmesi gerekir diyordum.


'Suç duyurusunda bulunduk'

Kurul 7 kişi olmadan toplanamıyor. Hukuki sonuçları olacak dedim. Onlar da gelmeyince biz de tutanak tutmak zorundaydık. Tutanağımızı tuttuk ve suç duyurumuzu gönderdik.