Dink iki yıl önce gizlice değil göz göre göre öldürüldü. Pek çok kusur, ihmal ve garipliklerle dolu süreç, Dink’in öldürülmesine “zemin” oluşturduBundan tam iki yıl önce bugün, ömrünü Ermenilerle Türklerin bir arada yaşayabilmesi için harcamış olan Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink öldürüldü. Dink, gizlice değil göz göre göre, Emniyet ve Jandarma’nın gözü önünde yöneltilen silahtan çıkan kurşunların hedefi oldu.
Bugün, saat 15:00'te aynı yerde‘Dink öldürülecek’ belgesiPek çok kusur, ihmaller, izaha muhtaç gariplikler ve usülsüzlüklerle dolu süreç, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporuna göre, Dink’in öldürülmesine “zemin” oluşturdu. Kimsenin Dink’e yönelen silahı engellemeye çalışmadığı “zemin” olmasa, ölümünün 2. yılında anılan Dink bugün çocukları, torunları ve eşiyle birlikte yaşıyor olacaktı.
İşte o kusur, ihmal ve gariplikler zincirinin açığa çıkartılabilen önemli kısımları şöyle:
Trabzon savcılığı ve polisi, McDonald's bombalamasını terör suçu olarak görselerdi...
Yasin Hayal, 24 Ekim 2004’te Trabzon’daki McDonald’s şubesine bomba attı. Olayda 6 kişi yaralandı. Trabzon polisi, Hayal’i birkaç gün sonra yakaladı. Olağan şartlarda bu tür bombalama olaylarını terör suçlarına bakmakla yetkili savcılık soruşturuyor. Oysa, bu bombalama eylemine bakan Trabzon Emniyeti ve Savcılığı, dosyaya adli bir olay muamelesi yaptı, terör suçu kategorisine sokmadı.
Olay, terör suçu kapsamında görülseydi, Yasin Hayal’in aldığı hapis cezası muhtemelen yarı oranında artırılmış olacak, onbirinci ayda tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması zorlaşacak, daha önemlisi terör suçu olduğu için örgüt bağları araştırılacaktı.
Oysa, Hayal’in telefon kayıtları bile araştırılmadı. Bu bağların araştırılması Hayal’in “Büyük Abi” Erhan Tuncel’le ilişkilerini mahkeme önünde açığa çıkartacaktı. Davanın bu yöne kayması muhtemelen Hrant Dink cinayetinin planlamasını imkânsız hale getirecekti.
Trabzon'daki nöbetçi hakimler Hayal'i 11 ayda serbest bırakmasaydı...Yasin Hayal, Mc Donald’s bombalama eylemi nedeniyle, Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlandı. Bu arada çok ilginç bir gelişme yaşandı ve mahkeme yargılama sürerken avukatlarının tahliye talebini kabul ederek tutukluluğunun onbirinci ayında (Eylül 2005) Hayal’i serbest bıraktı. Bu karar sonucu Hayal tutuksuz yargılanmaya başlandı.
Molotof kokteyli taşıyan gençlerin 2 yıl tutuklu kaldığı Türkiye’de, Hayal’in 11 ay içinde tahliye edilmesi her bakımdan dikkat çekiciydi. Ama daha dikkat çekici olan, tahliye kararını, mahkemenin asıl heyetinin izinli olması nedeniyle nöbetçi heyetin vermesiydi.
Karara imza atan heyette, ağır ceza hakimleri değil, onların yerine davaya bakan ve dosyayla bütünüyle ilgisiz olan bir ticaret mahkemesi üyesi ile icra hakimi yer almıştı.
Bu heyet, üstelik Hayal’e yurtdışına çıkış yasağı bile koymamıştı. 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise dava sonunda Hayal’e, cezasında indirim yaparak 6 yıl 8 ay ceza verdi. Adalet Bakanlığı Müfettişleri, daha sonra Hayal’i serbest bırakan hakimlerle ilgili bir soruşturma açmaya gerek görmediler.
Yargıtay, Hayal'in dosyasını iki yıl geciktirmeseydi...
Mahkeme, Hayal’i 14 Haziran 2006 tarihinde 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırdı. İnfaz Yasası indirimleri sonucu bu ceza 32 aya düştü. Hayal yeniden hapse girmedi, çünkü bunun için cezanın Yargıtay tarafından onanması gerekiyordu.
İşte bu noktada Yargıtay’daki olağanüstü gecikme Yasin Hayal’in dışarıda kalmasına yol açtı. Şöyle ki; Hayal’in avukatlarının temyiz başvurusu Yargıtay’a 2006 Temmuz ayında geldi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Hayal’in mahkûmiyeti ile ilgili tebliğnameyi hazırlayıp ilgili daireye göndermesi yaklaşık 8 ay aldı, bu arada Hrant Dink öldürüldü.
Başsavcılık tebliğnameyi 6 Şubat 2007 tarihinde gönderdi. Hrant Dink, Hayal’in de dahil olduğu organizasyonla 19 Ocak 2007 tarihinde öldürüldü.
Yargıtay’ın ilgili dairesi, Trabzon’daki mahkemenin Hayal’le ilgili kararının bazı yönlerini onayıp, bazı yönlerini bozduğu kararını geçen yıl 2 Mayıs 2008 tarihinde aldı.
Yargıtay, bu kararı 2008’de değil de 2006 ya da 2007 yılında almış olsaydı, Hayal’in 11 aya ek olarak 21 ay daha hapis yatması gerekecek, Hayal’e yeniden cezaevinin yolu gözükecekti.
Bu durumda da Hrant Dink’in öldürülmesi organizasyonunda yer alamayacak, Ogün Samast’a Hrant Dink’in hayatına son veren silahı veremeyecekti.
Erhan Tuncel de McDonald's bombalamasından dolayı yargılansaydı...Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu, Trabzon’daki Mc Donald’s şubesinin bombalanması olayını Erhan Tuncel’le Yasin Hayal’in birlikte düzenledikleri gerçeğini bir kez daha teyit etti.
Rapora göre, Tuncel’in bu bombalama eyleminin organizatörlerinden biri olduğu o dönemde İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nin raporlarında da vurgulanmıştı. Ancak, ortaya çıkan önemli bir gariplik Trabzon Savcılığı ve polisinin hiçbir şekilde Erhan Tuncel’in üstüne gitmemeleri, ona şüpheli sorgusu yapmamaları, bir şekilde kendisini bombalama eyleminin dışında tutmaya çalışmaları oldu. Tuncel, savcılığa bile sevk edilmedi. Teftiş Kurulu raporundaki bulgulardan yola çıkılırsa, aslında Erhan Tuncel’in de yakalanıp sorgulanması gerekiyordu. Tuncel de Hayal’le birlikte yargılansaydı, muhtemelen Hrant Dink cinayetinin planlanması gündemden düşecekti.
Oysa, Erhan Tuncel yargılanmak bir tarafa, olaydan 24 gün sonra dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek tarafından “Yardımcı İstihbarat Elemanı” (YİE) yapıldı.
Yargılama dışında bırakılan Tuncel için “zorla getirilerek dinlenmesi” kararı alan mahkeme bile bu kararını uygulamadı. Jandarma ise adliyeye gelip duruşmaları takip eden Tuncel’i bulamadığını bildirdi. Dink suikastından sonra Hayal, bu olayda azmettirici olan Tuncel’in bombayı da imal ettiğini anlattı.
Trabzon polisi, Kasım 2006'da Tuncel'le ilişkiyi kopartmasaydıMcDonald’s saldırısından sonra polisin istihbarat elemanı yapılan Erhan Tuncel, Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi’nde görevli polis Muhittin Zenit’e bağlı çalışmaya başladı. Tuncel, 15 Şubat ve 7 Nisan 2006 tarihli raporlarında, Hayal’in Dink’e yönelik eylem yapacağını isim vererek bildirdi. Tuncel, bu dönemde karşılığında 1035 TL aldığı 11 istihbarat raporu verdi. Polislere kod adıyla değil gerçek isimleriyle hitap edecek kadar emniyetle içli dışlı olan Tuncel’in “muhbirlik” statüsü ilginçtir ki, Dink cinayetinden kısa süre önce 23 Kasım 2006’da sonlandırıldı.
İstihbarat raporlarında güvenilmez olduğu belirtilmemesine rağmen, Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleri bu gerekçeyi inandırıcı bulmadılar. Daha önce doğru bir şekilde Dink’in öldürüleceğini ihbar etmiş olan Tuncel’in, cinayetten iki ay önce istihbarat ağının dışına çıkartılması şimdi eleştiri konusu.
Başbakanlık müfettişlerine göre, bu işlem Tuncel’in Hayal’in Dink’i öldürme planlarıyla ilgili detaylı bilgi verme ihtimalini ortadan kaldırdı. Bu işlem yapıldığında Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay’dı. Altay, cinayetten 1 hafta sonra görevinden alındı.
Trabzon polisi, istihbarat çalışmasına devam etmiş olsaydı... Trabzon Emniyet Müdürlüğü, 17 Şubat 2006 tarihinde, yani, cinayetten 11 ay önce Erhan Tuncel’den gelen, “Dink’e yönelik eylem yapılacağı” bilgisini, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bildirdi.
Sistem, bu tarihten itibaren Dink’e yönelik tehditten haberdardı. Trabzon Emniyeti, 7 Nisan 2006’da ikinci uyarıda bulundu. Bu yazılarında Yasin Hayal’e yönelik araştırmaların sürdüğünü kaydeden Trabzon Emniyeti, daha sonra hiçbir istihbari bilgi vermedi.
Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleri, bu noktada Trabzon polisini, bu konudaki istihbarat çalışmasının gerisini getirmediği, İstanbul’a yeni bilgi göndermediği için kusurlu buluyor. Trabzon Emniyet Müdürü Akyürek, haziran 2006’da İstihbarat Başkanlığı’na atanarak Ankara’ya gitti, boşalan Trabzon Emniyeti’ne bu tarihte Reşat Altay getirildi.
Dink'in vurulacağını öğrenen jandarma albayı harekete geçseydi...Dink’in öldürüleceğini Jandarma da biliyordu. Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’na haber elemanlığı yapan Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci, Hayal’in Hrant Dink’i vurmak için kendisinden silah istediğini Temmuz 2006’da, yani cinayetten yaklaşık 6 ay önce ilgili birime bildirdi.
Daha sonra yapılan incelemeler, bu bilginin Trabzon Jandarma İl Alay Komutanı Albay Ali Öz’e kadar ulaştığını ortaya çıkardı. Ancak Trabzon Jandarma örgütü, eline ulaşmış olan bütün istihbarata rağmen cinayete seyirci kalmayı tercih etti.
Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve emrindeki isimlerin, Dink öldürüldükten sonra suikast bilgisini daha önceden edinmedikleri yönünde sahte rapor düzenledikleri anlaşıldı. Valiliğin Öz hakkındaki “yargılanmasın” kararını mahkeme kısa süre önce kaldırdı. Albay Öz halen olaydaki ihmali nedeniyle yargılanıyor.
Trabzon valiliği polis ile jandarma arasında koordinasyon sağlasaydı...
Başbakanlık Müfettişleri, olayı inceledikten sonra Trabzon Valiliği’nde de kusur buldular.
Müfettişlere göre, Valilik makamı Jandarma ile Emniyet arasında düzenli bir koordinasyon mekanizması kurmuş olsaydı, her iki birimde de bulunan Dink’in öldürüleceğine ilişkin istihbaratın daha ciddi bir şekilde işlem görmesi mümkün olabilirdi.
Emniyet istihbarat başkanlığı koordinasyon yapıp Dink'i hedef kişi listesine koymus olsaydı...
Başbakanlık Müfettişleri, Ankara’daki İstihbarat Başkanlığı’nın Trabzon Emniyeti ile İstanbul Emniyeti arasında gerekli koordinasyonu sağlamak ve süreci izleyerek koruma önlemlerinin alınması başlıklarında da kusurlu davrandığı görüşündeler.
İstihbarat Daire Başkanlığı, hedef haline gelen kişileri “Hedef Şahıslar Programı” adı verilen programa alarak, bu kişilerin korunmalarına “zemin” hazırlıyor. Ancak, 2003’ten bu yana tehdit edilen Dink’in ismi bütün verilere rağmen bu programa alınmadı.
Başbakanlık Müfettişleri, İstihbarat Başkanlığı’nın bu konuda ihmali olduğunu belirtiyorlar. Bu nedenle, olay olduğu sırada İstihbarat Başkanı olan Akyürek hakkında inceleme yapılmasını istediler. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu talebi onayladı.
İstanbul Emniyeti tehdidin ciddiyetini yeterince algılayıp, Dink'e koruma vermiş olsaydı...
İstanbul’daki Ermeni Patriği Mesrob II, daha 2003 yılında İstanbul Emniyeti’ne başvurarak cemaate yönelik tehditlere karşı önlem alınmasını istemişti.
Ayrıca, Hrant Dink, avukat Kemal Kerinçsiz’in suç duyurusu üzerine TCK 301’inci maddeden yargılanmış, 6 ay hapse mahkûm olmuş, bütün bu süreç içinde aşırı milliyetçi çevrelerin boy hedefi haline gelmişti.
Dink, hatta İstanbul Valiliğine çağrılarak dikkatli olması hususu kendisine aktarılmıştı. İstanbul Emniyeti, ayrıca Trabzon Emniyeti’nin Dink konusunda uyarıda bulunduğu 17 Şubat 2006 tarihinden bu yana tehdidi bilmekteydi.
Ancak, bütün bu verilere rağmen İstanbul Emniyeti Hrant Dink’e koruma tahsis etmedi. Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleri, İstanbul Emniyeti’nin, “eylem planına dair istihbari bilgilerin yanında Patrik’in dilekçesi ve Dink’in yargılanması sürecinde yaşanan diğer olayları değerlendirmeye almayarak görevin ifasında gerekli hassasiyeti göster- mediğini” vurguladılar.
Raporda, Celalettin Cerrah’ın başında olduğu İstanbul Emniyeti’ne “yargılama süreciyle ilgili gelişmelerin yakinen izlenmediği, tehdidin ciddiyetinin yeterince algılanmadığı” gibi oldukça ağır eleştiriler yöneltildi.