Genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin önünde katledilen gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesin ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada, gözaltı süresinde dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi Veysel Şahin ile 8 gün aynı hücrede kalan FOX TV Haber Müdürü Ercan Gün mahkemede, “Veysel Şahin bana, ‘Yasin Hayal beni MİT görevlendirdi’ dedi.
Evrensel'de yer alan habere göire Çağlayan’daki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Hrant Dink’in öldürülmesinde sorumluluğu bulunan Emniyet, İstihbarat ve jandarma görevlileri yargılanıyor.
Tutuksuz ve tutuklu sanıkların hazır bulunduğu davanın bugünkü duruşmasında, Fox Tv Haber Müdürü Ercan Gün’ün çapraz sorgusu yapıldı.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın duruşmasına dün Fox Tv Haber Müdürü Ercan Gün’ün sorgusu ile devam edildi.
Dink soruşturması kapsamında gözaltına alınan Gün, 25 Ağustos’ta çıkarıldığı İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce “Terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. FETÖ mensuplarınca Ogün Samast'ın gözaltındaki fotoğrafının teslim edildiği ve yayınlanmasının sağlandığı iddia edilen Gün’ün, Samast'ın elinde Türk bayrağı bulunduğu halde Atatürk'ün bir sözü önünde çekilmiş fotoğrafının Samsun İl Jandarma Komutanlığı'nda çekilmiş gibi kurgu yapıldığı ve Ergenekon operasyonlarının zeminini hazırlandığı öne sürülüyor. Dink cinayetinin arkasında ulusalcı grubun olduğu algısı oluşturularak örgütün amaçları doğrultusunda görsel medyada yayınladığı ileri sürülen Gün savunmasında, ulusalcıların hedef alınması meselesini kabul etmediğini belirtti. Söz konusu görüntülerdeki jandarma görevlilerini blurlayaran verdiğini ifade eden Gün, “İddia makamı Dink’i hedef gösterenlerin peşine düşseydi daha somut deliller elde ederdi. FETÖ Örgütünün varlığını 2015 yılında net bir şekilde öğrendim. Darbe gecesi tehdit edilmemize rağmen o bildiriyi yayınlamadık. O gece ki kıyafet seçimini de özellikle siyahtan yana kullandık çünkü kara bir geceydi. FETÖ ile bir ilgim yok” dedi.
"Dink cinayetinin aydınlatılması isteyen insanım"
Mahkeme Heyeti Başkanı Ali İhsan Horasan Gün’e, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde verdiği ifadedeki beyanlarını sordu. Horasan Gün’e, “Görüntüler jandarma tarafından çekilmişti. Jandarmadan bu görüntüleri almış algısı yaratmak için jandarmayı aradım’ demişsiniz. Bu beyan doğru mu? Bu cümlenin bir izahı var mı? Yapmandaki amaç nedir? Haber kaynağı hususunda polisten sızması sıkıntı olurdu ama jandarmadan sızması sıkıntı olmaz mıydı” diye sordu. Gün ise bu ifadesinin eksik olduğunu belirterek, “O dönem bu görüntünün jandarma tarafından çekildiğini düşündüğüm için söylemiştim. Bugün görüntüyü çekenin polis olduğunu biliyoruz. Nasılsa benim jandarma ile irtibatımı bulamazsınız ama polisle irtibatım bulunur. Polisten haber kaynağım vardı ama jandarmadan yoktu. Bu yüzden jandarmayı aradım. Dink cinayetinin aydınlatılmasını isteyen bir insanım. Bildiklerimi adli makamlara anlattım” yanıtını verdi.
Yasin Hayal'i MİT mi görevlendirdi?
Gözaltı süresinde dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi Veysel Şahin ile 8 gün aynı hücrede kalan Gün mahkemede, “Veysel Şahin bana, ‘Yasin Hayal beni MİT görevlendirdi’ dedi. Ama görevin ne olduğunu bilmediğini söyledi” şeklinde ifade vermişti. Heyet Başkanı Horasan Gün’e bu ifaden doğru mu diye sordu. Gün’ün cevabı ‘evet’ olunca Horasan Şahin’e, “Böyle bir şey söyledin mi” diye sordu. Şahin ise Gün ile aynı hücrede kaldığını ancak böyle bir beyanda bulunmadığını söyledi.
Dink Ailesi Avukatı Hakan Bakırcıoğlu ise Gün’e, “Veysel Şahin, Yasin Hayal’in MİT’le ilişkisine dair ne anlattı” sorusunu yöneltti. Gün, “Yasin’in MİT ile irtibatı olduğunu, cinayetten 15 gün önce MİT’e gittiğini ve MİT’in Yasin’e görev verdiğini, ancak bu görevin ne olduğunu bilmediğini söyledi. Ama bu Veysel’e gelen bilgi mi, yoksa dedikodu mu bilmiyorum. Veysel dedikodu anlattım diyor ama bana kendisi biliyor gibi geldi. Çekindiği için bu meseleyi anlatmayacağını söyledi” şeklinde cevap verdi.
"Davanın sulandırılmasına izin vermeyin"
Duruşmanın öğleden sonraki kısmına cinayetin işlendiği dönemde Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Değerlendirme ve Analiz Merkezi (İDAM) amiri olarak Tuğgeneral rütbesinde çalışan Hamza Celepoğlu’nun savunmasıyla devam edildi. Dink cinayetinde aktif rol oynayan Trabzon ve İstanbul Jandarma İstihbarat görevlilerinin üst amiri olduğu için bütün istihbarat ve değerlendirme forumları kendisine sunulan Celepoğlu’nun, 9 Ağustos 2006’da Trabzon Jandarma İstihbarat görevlilerinin Dink’in evinin etrafında keşif yaptığından ve cinayet tasarısından bilgisinin olmamasının mümkün olmadığı öne sürülüyor. MİT TIR’larının durdurulmasıyla ilgili davadan da tutuklu yargılanan Celepoğlu savunmasına, “İddianamenin varsayımlara dayalı ithamlarını reddediyorum” diye başladı. Celepoğlu, “Heyetinizden ve Dink Ailesi avukatlarından bu davanın peşini bırakmamanızı ve sulandırılmasına izin vermemenizi talep ediyorum” dedi.
"Hukuksuz şekilde davaya monte edildim"
Emile Zola’nın “Gerçeği yerin altına gömseniz bile, o bir gün büyüyerek patlayacak ve her şeyi yok edecektir” sözüne atıf yapan Celepoğlu, adaletin er ya da geç tecelli edeceğine inandığını söyledi. MİT TIR’larının durdurulmasıyla ilgili 22 aydır tutuklu yargılanan Celepoğlu, “Hain bir cinayete monte edilmek 22 ay tutuklu kalmaktan daha ağır” ifadelerini kullandı. Hukuksuz şekilde Dink cinayeti davasına monte edildiğini ifade eden Celepoğlu, “Yalan ve iftiraya dayalı medya operasyonu kapsamında hukuki zeminde değil, algı operasyonunda yargılanıyorum. Hukuksuz şekilde bu davaya monte edildim. Basında hakkımda çıkan algı oluşturma haberleri emniyet soruşturmasına ve notlarına zemin yapıldı. Soruşturmaya dahil edilmemi gerektirecek somut hukuki bir gerçek yoktur. Hakkımdaki tek iddia Akşam gazetesinin alttaki bilgi ile üstteki bilginin uymadığı haberidir. Söz konusu haberde bile cinayetle bir bağ kurulamamıştır” diye konuştu.
"Olay olduğu tarihte yurt dışındayıdım"
9 Ağustos 2006’da Trabzon Jandarma İstihbarat görevlilerinin Dink’in evinin etrafında keşif yaptığından ve cinayet tasarısından bilgisinin olmamasının mümkün olmadığı öne sürülen Celepoğlu, olayın olduğu tarihte yurtdışında olduğunu belirterek ispat içerikli belgeleri heyete sundu. Celepoğlu, “2005-2006 yıllarında Türkiye’de İtalyanca kursu gördüm 2006- 2007 yolları arasında da İtalya’da Güvenlik Akademisi okuluna gittim. 2006’nın Kasım ayında 1 kez yabancı dil sınavı için Türkiye’ye geldim. Sulh Hakimliği’ne çıktığımda bu davaya beni monte etmelerinin suç olduğunu söyledim. Tutuklama gerekçesinin tek kelimesi doğru değil. İstihbarat değerlendirme formu diye bir şey yok. İDAM’ın böyle bir görevi yoktur. Kaldı ki o tarihte İDAM amiri de değildi. Tutuklanmamdan sonra 11 dilekçe verdim. Ancak herhangi bir işlem yapılmadı. Olmayan görüşme, gönderilmeyen ihbar haber kayıt formu gerekçesiyle tutuklanmamın vicdani sorumluluğunu heyetinize bırakıyorum” dedi.
"MİT TIR'ları konusunda bilgim olmadığı Genelkurmay rapor etti"
Savunmasında MİT TIR’larına ilişkin de bilgi veren Celepoğlu, MİT TIR’ları konusunda bilgi sahibi olmadığını savundu. Celepoğlu, “Olay yerine gitmedim ama MİT’ten Başbakan'a böyle aktarılmış. MİT TIR’ları olayından 1 gün sonra Sabah ve Takvim gazetelerinde bana yönelik manşet vardı. 3 yıl boyunca hedef yapıldım. MİT TIR’ları konusunda Genelkurmay bir soruşturma yaptı ve konuyla ilgimin olmadığı rapor edildi” dedi. Celepoğlu ‘niçin hedefte olduğunu’ da şöyle açıkladı: “Bu davanın günah keçisi neden benim? Tek suçum 2008-2010 döneminde Ergenekon-Balyoz başladığı dönemde İstanbul İl Jandarma Komutanı olmamdır. Mehmet Baransu’nun telefonunun dinlenmesi konusunda karar aldırmış olmam sebebiyle hakkımda soruşturma açılmıştır. Tek suçum budur.” Bir Çin atasözüne atıf yapan Celepoğlu, “Bir ülkede küçük insanların gölgesi büyüyorsa o ülkede güneş batmak üzeredir” dedi.
Celepoğlu “Adaletin bulunmadığı yerde herkes suçludur. Heyetinizden sadece mülkün de temeli olan adaleti istiyorum” diyen Celepoğlu tahliyesini ve beraatini talep etti. Duruşmaya Perşembe günü Celepoğlu’nun çapraz sorgusu ile devam edilecek.