Gündem

Hrant Dink davasında 'Cerrah' itirafı: O belgeyi imha etmemi istedi!

Celalettin Cerrah, Ramazan Akyürek'in iddiasını reddeti

08 Kasım 2016 20:24

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı 2'si tutuklu 35 sanıklı davada, dönemin eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, "Benden talep edilen tek bir şey oldu. Celalettin Cerrah, 17 Şubat tarihli yazıyı (Trabzon'dan İstanbul'a gönderilen ses getirecek eylem yazısı) imha etmemi istedi" dedi.

Bunun üzerine söz alan Celalettin Cerrah, "45 yıldır devlet memuruyum. İlk defa böyle bir suçlamayla karşılaşıyorum. Ağabeyi olarak beni üzmüştür. İki senedir cezaevindedir psikolojisi bozulduğunu düşünüyorum. Hakkında suç duyurusunda bulunuyorum" dedi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin yeniden görülen davanın yedinci celsesinin ikinci duruşması bugün görüldü.

Bianet2in haberine göre, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklardan Ramazan Akyürek ve Ogün Samast, tutuksuz sanıklardan Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler, Sabri Uzun ve Celalettin Cerrah katıldı.

Duruşmaya, Yasin Hayal, Hamdi Egbatan, Osman Gülbel, Ali Poyraz, Şükrü Yıldız, Mehmet Ali Özkılınç SEGBİS aracılığıyla görüntülü ve sesli olarak katıldı.

Duruşmanın öğleden sonraki yarısında sanıklardan eski İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek “Celalettin Cerrah benden 17 Şubat tarihli yazıyı imha etmemi istedi” dedi.

Eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in sorgusunda söz alan Akyürek, cinayet döneminde İstanbul Emniyet Müdürü olan Celalettin Cerrah ile ilgili şunları söyledi:

“17 Şubat'ta Trabzon'dan İstanbul'a gelen yazı benden imha etmemi istenen tek belgedir. Celalettin Cerrah istihbarat şubenin özel telefonundan yaptığı görüşmede benden istedi. Bu istek, Erhan Tuncel'in İstanbul'a gelp gözaltına alındıktan sonra yapılan bir teklif.

“Bakanın zorlaması üzerine bu telefon görüşmesinin ertesi gün gelmek zorunda kaldım. Ahmet [İlhan Güler] bey de şahit olmuştur. Ahmet beyin de kendisinin de yüzüne evrakı imha edemeyeceğimi söyledim.”

"İmha edilmesi Akyürek'in yararına"

Cerrah ise şöyle cevap verdi:

“45 yıldır devlet memuruyum ve ilk defa böyle bir suçlamayla karşılaştım. O F4'ün silinmesi kendi yararınadır. Ben üç kişi karşısında kendisini niye tehdit edeyim? Kaldı ki ben İstanbul Emniyet Müdürü'yüm. Bana değil Emniyet Genel Müdürü'ne bağlı. Ona talimat veremem.

“Akyürek'i faillerin bir an önce yakalanması, irtibatların ortaya çıkarılması için İstanbul'a çağırdım. Korkudan gelmedi. Çünkü bize bir takım açıklamalarda bulunması gerekiyordu.

“'F4'ü yok et' desemi aynısından Trabzon'da da var, İstihbarat Daire Başkanlığı'nda da var. Demek ki İstihbarat Daire Başkanı bir şekilde kayıtları silebiliyormuş.”

Cerrah'ın açıklaması üzerinde üye hakim Akyürek'e “Sözünü ettiğiniz F4 mü yoksa İstanbul'dan Trabzon'a yazılan yaz mı” diye sordu, Akyürek söz konusu evrakın yazı olduğunu söyledi.

Cerrah, Akyürek'in bunca sene neden bu bilgiyi sakladığını, neden suç duyurusunda bulunmadığını ve neden tutanak tutmadığını sorarak suç duyurusunda bulundu. Ayrıca “Kendisi iki yıldır hapis. Bu nedenle zihinsel ya da psikolojik sorunları olabilir” diyerek Adli Tıp'tan akıl sağlığının yerinde olup olmadığına ilişkin rapor istedi.

Davaya 10 Kasım Perşembe Sabri Uzun'un savunmasıyla devam edilecek.

Celalettin Cerrah kimdir?

Cinayet öncesinde ve cinayetin tarihi olan 19 Ocak 2007’de İstanbul’da İl Emniyet Müdürü'ydü.

Dink’in öldürüleceğine dair istihbarat raporları İstanbul’a gönderildiğinde Cerrah Emniyet Müdürüydü. Hrant Dink’in hedef haline gelmesine neden olan 301 davası, Şişli Adliyesi yargılamaları, Agos Gazetesi önünde Dink’e yönelik ölüm tehditleri içeren eylemler başladığında, Ermeni toplumunun kurumları ve kiliselerinin korunması için Patrik II. Merob Mutafyan Valiliğe dilekçe verdiğinde de görev başındaydı.

Cerrah, cinayetten sonra terfi ederek Osmaniye’ye vali olarak atandı.

Cerrah, 15 Aralık 2014’te savcılığa ifade verdi.

İfadesinde, “Her ay İstanbul’da, Vali’nin başkanlığında, İl Cumhuriyet Başsavcısı, İl Emniyet Müdürü, İl Jandarma Komutanı, Birinci Ordu Temsilcisi, Merkez Komutanı, MİT, Emniyet’ten terör, güvenlik, istihbarat şube müdürleri ve Jandarma’nın aynı ekipleri toplantıya katılır; o ay içerisinde olan olaylar ve olması muhtemel olaylar, masaya yatırılır ve değerlendirilir. Hrant Dink’e yönelik yapılan protestolardan dolayı gündeme gelmiştir. Ayrıca Ermeni toplumuna yönelik tehditlerden dolayı, Mesrop Mutafyan’ın şikâyet dilekçesi de gündeme gelmiştir” dedi.

5 Şubat 2006'da Trabzon'da Rahip Santoro öldürüldüğünde İstanbul Emniyet Müdürü olan Cerrah'a 17 Şubat 20016'da Yasin Hayal'in Dink'e yönelik eylem yapacağı istihbaratını içeren yazı yazılmıştı.

1 Mayıs 2006’da, Dink’in saldırıya uğradığı 301 davasının Yargıtayca onanmasından sonra, 11 Ekim 2006'da, Türkiye Ermenileri Patriği Mesrop Mutafyan İstanbul Valiliği’ne dilekçe vermiş ve ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından, Ermenilere yönelik olası saldırılara karşı dikkatli olunması gerektiği ifade edilen 12 Ekim 2006 tarihli yazı da yayınlanmıştı.

İddianamede, Cerrah hakkında, "görevi kötüye kullanma" suçundan 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Ramazan Akyürek kimdir?

Akyürek 2004’te Trabzon İl Emniyet Müdürü’ydü. 2004’te gerçekleştirilen McDonald’s bombalaması eyleminin faillerinden Erhan Tuncel, Akyürek’in imzasının bulunduğu bir belgeyle polis muhbirliğine alınmıştı.

Dink 2007’de öldürüldüğünde Akyürek İstihbarat Daire Başkanı’ydı. Trabzon ile İstanbul arasındaki istihbarat alışverişi ve bunu için gereken işbirliğinin yapılmamış olduğu için Dink'in avukatları "Sorumluluğu vardır" dedi, yargılanması istendi. Yeniden görülen davanın 3 Aralık 2013 tarihli duruşmasında Tuncel “Cinayet Ramazan Akyürek ve çetesinin işidir” dedi. Ancak yargılanmadı ve sorgulanmadı.

2012’de Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı’na terfi ettirilen Akyürek ancak 17 Aralık yolsuzluk operasyonunun ardından görevden alınmıştı.

Akyürek 28 Şubat 2015'te “Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “Görevi kötüye kullanma” ve “resmi belgede sahtecilik” ile suçlandığı Dink soruşturması kapsamında tutuklanmıştı.