Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi kapsamında yeniden görülmeye başlanan davaya bugün Çağlayan Adliyesi’deki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde (ACM) devam ediliyor. Cinayette ihmali bulunduğu iddia edilen kamu görevlilerinin yargılandığı dördü tutuklu 85 sanıklı davanın 26. duruşma haftasında 91. duruşması görülüyor. Bugün duruşmada dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler ilk kez mahkeme huzurunda ifade verdi.
Hrant'ın Arkadaşları'ndan Bülent Aydın, Twitter hesabından duruşmaya ilişkin gelişmeleri aktardı. Aydın, tutuksuz sanıklardan Ali Öz, Ahmet İlhan Güler, Gazi Günay ve Volkan Şahin'in salonda olduğunu belirtti.
İkinci gününde devam eden, tanık Muammer Güler'in ifade vermesiyle başlayan duruşma yarın saat 10.00'da devam edecek.
"Pelitli beldesine de biz bakıyorduk. Seyyar karakol kurulmuştu. Ogün Samast ve Yasin Hayal'i ismen cinayetten sonra duymuştum. Cinayetten önce bilmiyorum. Recep Koçpınar ile birlikte Adem Bülbül isimli şahsı İstanbul Esenler otogarı üzerinden aktarmalı olarak Edirne’ye götürmüştük Satılmış Şahin yanımızdaydı. Şahin, İstanbul otogarında bizden ayrıldı bir polis arkadaşıyla yarım saat kadar konuştu. Bu kişi Ogün Samast değildi, onu TV’de gördüm. "
Satılmış Şahin, Polat ve Koçpınar'ın iddialarını yanıtladı: "Ben yanınızdan ayrılmadım. Mahalleden bir arkadaşım geldi onunla konuştum. Sigara içmeye çıktım. Otogardan ayrılmadım. Ogün'ün de o tarihte Esenler Otogar'da bulunması tesadüftür. Ben onu görmedim. Ogün'ün daha önceden yaralama olayı olmuştu. Karakola alınmıştı. Ben Ogün’ü ve Yasin’i kesinlikle tanımıyorum. Erhan Tuncel ve Tuncay Uzundal’ı tanıyorum."
Koçpınar, Şahin'i yalanladı ve ekledi: "Ogün'le konuşan Satılmış Astsubay'dı. Hatta kafasında beyaz beresi de vardı. Cinayetten sonra da tv’de gördüm"
Trabzon jandarma komutanı Ali Öz’ün sorularından sonra Muammer Güler ifadesi tamamlandı ve duruşmaya saat 14:00’a kadar ara verildi.
Tanık Muammer Güler duruşmada ifade verdi
"Hrant Dink’in 2004 yılında çıkan yazısı üzerine kamuoyunda infial oluştu. Gerekli tedbirler alındı. Yargılanması sırasında da tedbir alındı. Önemli olaylarda il valisine bilgi verilir bize bilgi gelmedi. Trabzon’daki soruşturmaya vakıf değilim. Koruma tedbiri alınmadı."
Avukat Hakan Bakırcıoğlu'nın Güler'e Valilik'te yapılan görüşme ve dönemin İstanbul Bölge Görevlisi Özel Yılmaz’ın ifadesini sorması üzerine, Güler'in yanıtı, "Cinayetten 3 yıl önce yapılan bu bu görüşmenin cinayetle ilgisi yoktur. Görüşme talebi olduğunu Vali Yardımcısı bana söyledi. Baskı yapılmadı gözdağı verilmedi. Görüşme bir resmî organizasyon değildi. Kesinlikle ifade ediyorum bu görüşmenin Hrant Dink’in öldürülmesiyle bir ilgisi yoktur. Aba altından sopa gösterilmesi gibi bir durum değil" oldu.
Avukat Bakırcıoğlu, Güler'e Sabiha Gökçen haberiyle ilgili Genelkurmay bildirisini okudu. Dink'in “Beni hangi amaçla çağırdıkları belliydi” dediği yazısını da okudu. Güler, "Katılmıyorum, konuyla ilgisi var mı bu sorunun? Bu yazı sonrası ve 301 yargılanması sırasında zaman zaman eylemler oluyordu. Emniyet gerekli önlemleri alıyordu. Koruma için şahsi talep olmadı sonradan böyle bir talepte bulunmak istemediği kanaati oluştu bende. MİT'in açık kaynaklardan yaptığı tespitler, Hrant Dink’in yazdıkları, Emniyet tarafından da değerlendirilir bunlar. Agos da takip edilirdi. Bana bilgi aktarılmadı bunlarla ilgili."
Dink görüşme sonrası yazdığı yazıda,"Odadan ayrılacaktım ki götürdüğüm belgeleri görmek ya da almak için ısrar bile etmediklerini farkettim. Belgeleri isteyip istemediklerini onlara ben anımsattım ve verdim. Zaten de konuşmaların içeriğinden, beni hangi amaçla oraya çağırdıkları belliydi.
Haddimi bilmeliydim... Dikkatli olmalıydım... Yoksa iyi olmazdı! Artık hedefteydim
Hakikaten de sonrası iyi olmadı. Valiliğe çağrıldığımın ertesi gününden itibaren birçok gazetede birçok köşe yazarı Ermeni kimliği üzerine yazmış olduğum deneme serisinin içinde geçen “Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermenilerin Ermenistan’la kuracağı asil damarında mevcuttur” cümlesini cımbızlayarak, bununla Türk düşmanlığı yaptığımı ortak bir kampanyayla dile getirmeye başladılar. Bu yayınların ardından ise 26 Şubat günü İstanbul Ülkü Ocakları İl Başkanı Levent Temiz’in başını çektiği bir grup ülkücü, AGOS’un kapısına gelerek aleyhime sloganlar attı ve tehditlerde bulundu."
TIKLAYIN: DİNK VALİLİK GÖRÜŞMESİ SONRASI YAZDI: "NİÇİN HEDEF SEÇİLDİM?"
"Trabzon’dan gelen yazıdaki bilgi İstihbarat Daire Başkanlığı'na da iletilmiş. Neden bu bilgiler İstanbul’a intikal etmemiştir? İl Emniyetine gelmemiş ve bana da iletilmedi. İstanbul Emniyeti'ndeki arkadaşlar gerekli bilgiler eğer kendilerine gelseydi gereğini yapacak dirayetteydi. Çok önemli olayları çözdüler"
Hakan Bakırcıoğlu Hrant Dink’in tehdit altında olmasına rağmen işletilmeyen koruma konusunu soruyor. Aynı dönemde koruma tedbiri alınan Orhan pamuk sürecini örnek veriyor.
Avukat Hakan Bakırcıoğlu, aynı dönemde koruma tedbiri alınan Orhan pamuk sürecini örnek vererek, Hrant Dink’in tehdit altında olmasına rağmen işletilmeyen koruma konusunu sordu. Güler şöyle konuştu:
"Koruma ile ilgili emniyet birimlerinden bir teklif gelmedi. Trabzonda Hrant Dink ile ilgili yürütülen soruşturmada da böyle bir talep Yok. Teklif ve bilgi gelseydi elbette gereği yapılırdı. Hrant Dink ile ilgili bana emniyet ve istihbarat birimlerinden bir koruma teklifi olmadı. Bu teklif resmî yazıyla bildirilir, karşılıklı görüşmeyle olmaz. Hassasiyet oluştuğu dönemlerde Ermeni vatandaşlara ilişkin koruma tedbirleri Agos gazetesinin olduğu bölge de içinde gerektiğinde alınmıştır. Cinayet sonrası failin yakalanması için bütün ihtimaller araştırılmış gereği yapılmıştır. Tüm birimleri harekete geçirdik. Koruma komisyonunda gündem dışı resen bir konu ele alınmaz. Kişinin Koruma talebi yoksa ilgili birimler de bu talebi oluşturabilir. Böyle bir talep gelmemiştir. Ben ve İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın resen bir koruma teklifinde bulunması uygun olmazdı. Ama Trabzon'dan gerekli bilgiler gelip bize ulaşsaydı gereği elbette yapılırdı. Sayın Cerrah’ın bu olayla ilgili en küçük bir ihmali yoktur.
İstanbul istihbarat müdürü Ahmet İlhan güler de üzerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirmiştir. Trabzon emniyetinin 11 ay takibi var. Trabzon jandarmasının da takibi var. Bu süreçte İstanbul’a gelen takip yazısı var ama ham bilgi ve teyit edilmemiş. Trabzon’daki bilgilerin İstanbul istihbaratıyla da paylaşılması gerekirdi.
İhtimallere göre yorum yapamam. Bu tür soruları yanıtlamak istemiyorum. Jandarmadan bize Hrant Dink ile ilgili hiçbir bilgi gelmedi."
Mahkeme bir önceki duruşmada, 24 Şubat 2004’te Hrant Dink’le İstanbul Valiliği’nde görüşme yapan İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, Milli İstihbarat Teşkilatı İstanbul Bölge Başkanı Hüseyin Kubilay Günay, MİT görevlileri Özel Yılmaz ve Handan Selçuk’un tanık olarak dinlenilmesine karar vermişti. Mahkeme heyeti, MİT görevlilerinin 13 Haziran’da tanık olarak ifadelerinin alınmalarına karar vermişti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, MİT Bölge Başkanlığına, tanık olarak dinlenilmesine karar verilen personelin ”görevde olup olmadıklarının bildirilmesi ve tanıklık için gerekli işlemlerin yapılması için” yazı yazdı. Ancak MİT, yazışmalara cevap vermedi.
TIKLAYIN: Hrant Dink cinayeti davasında 91'inci duruşma: MİT'ten yanıt gelmedi