T24 - AKP Genişletilmiş İl Başkanlar Toplantısı'nda konuşan Başbakan Erdoğan, piyasalardaki düşüşle ilgili olarak köşe yazarlarını ve medya patronlarını suçladı. Erdoğan, "'Ne yapayım köşe yazarı, hakim olamıyorum' diyemezsin. 'Sen bunun sorumlususun arkadaş' diyeceksin. Niye, çünkü bu ülkeyi germeye, bu ülkede ekonomiyi germeye kimsenin hakkı yok" dedi. Başbakan Erdoğan'ın bu sözlerine, Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal, "Basın özgürlüğü diye bir şey varsa, demokrasi diye bir şey varsa, bu sözlerinizle her iki sınavdan da çakarsınız" diye karşılık verdi.
Hasan Cemal'in Milliyet gazetesinde "Hop dedik Sayın Başbakan" başlığıyla (27 Şubat 2010) yayımlanan yazısı şöyle:
Hop dedik Sayın Başbakan
Aynen öyle, Tayyip Erdoğan’ın dün gazeteci milletinin bazı fertleriyle, kimi köşe yazarlarıyla ilgili sözlerini dinleyince, ilk tepkim başlıktaki gibi oldu.
Hop dedik Sayın Başbakan!
Çok gerginsiniz, malum nedenlerle.
Bu bir sır değil, biliniyor.
Ancak bu ruh halleriniz, sizin dünkü sözlerinizi kesinlikle mazur göstermez, bunu bilesiniz.
Patrona çağrı yapacaksınız, atın o köşe yazarlarını diye...
Olmadı, hiç olmadı.
Yanlış yaptınız.
Lütfen biraz yutkunarak konuşun. Gırtlağın dokuz boğum olduğunu unutmayın.
Basın özgürlüğü diye bir şey varsa, demokrasi diye bir şey varsa, bu sözlerinizle her iki sınavdan da çakarsınız, Sayın Başbakan.
Bunu iyi bilin.
Gazeteciler Erdoğan'ın medyaya çıkşını yorumladı
Hüseyin Gülerce - Zaman gazetesi yazarı:
"Sayın Başbakan'ın eleştirilerinde yayın yönetmenlerini eleştirmesini anlayabilirim de, doğrudan doğruya bunları sen patronsun nasıl yazdıyorsun demeyi doğru bulmuyorum. Kutuplaşma ortamına girdiğimiz için özellikle Ergenekon davası ve komutanların gözaltıları toplumu da ikiye böldü. Dolayısıyla gazete ve köşeyazarlarında da bir kutuplaşma var. Aslında Sayın Başbakan'ın gazete patronlarına bunları demesine gerek yok. Süreci destekleyen köşe yazarları zaten Sayın Başbakan'ın hoşuna gidecek cevapları veriyor.
Bu gelişmelerin bizzat kendisi toplumda böyle bir tesir yapıyor. Yaşananlar daha önce yaşanmamış. TSK bünyesindeki cuntalara, darbe yapanlara daha önce 1961'den bu yana dokunulmamış. Muvazzaf subaylar yargı önüne çıkınca toplumun en çok sorduğu soru 'ne oluyoruz?', 'nereye gidiyoruz?' oluyor. Bu soruların ekonomiyi etkilemesi çok doğal. Ekonomi olayın kendisinden etkileniyor. Bence köşeyazarlarının böyle devasa güçleri yok. Yani medyanın gücünü biraz abartıyorlar. "
Ahmet Taşgetiren - Bugün gazetesi yazarı:
"Bir kere köşeyazarlarının ekonomiyi bu kadar etkilediğini düşünmüyorum. Medyanın da bu ölçüde etkilediğini düşünmüyorum. Yaşanan olaylar ve oradaki tansiyon ekonomiye yansıyor bunu söylemek lazım. Şu anda Türkiye'de oldukça yüksek gerilim yaşanıyor. Yargı-siyaset tartışması, darbe tartışmaları ve Ergenekon... Türkiye ciddi bir dönüşüm noktasında. Köşeyazarlarına müdahale talebi çok sağlıklı bir talep değil. Özgür medya bence siyasetçinin de yararınadır"
Oktay Ekşi - Basın Konseyi Başkanı ve Hürriyet gazetesi başyazarı:
"Sayın Başbakan'ın demokrasi anlayışıyla benimkini mukayese ettiğimde pek uyuşmadığını görüyorum. Benim demokrasi anlayışımla onunki zerre kadar bağdaşmıyor. Benim anlayışıma demokrasi deniliyorsa, Başbakan'ınkine faşizm demek gerekiyor. Ben medya patronlarının köşeyazarlarına karışmadığı bir Türkiye istiyorum. Ama Erdoğan patronların müdahalesini özlüyor. Siyaset kadrolarının medyanın özgürce görev yapmasına tahammül etmeyi öğrenmesiyle bu sorun çözülür. İktidarın istediği şekilde yayın yapılırsa herşey düzelir anlayışı yanlış. Bu bizzat Başbakan'ın kınadığı tek partili dönemlerde rastlanır. "