Gündem

Her kurum yanlış yapanı ayıklamalı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Kongo'da önemli mesajlar verdi.

16 Mart 2010 02:00

T24 - Cumhurbaşkanı Gül Kongo'da önemli mesajlar verdi. Her kurumun kendi içinde yanlış yapanı ayıklaması gerektiğini söyleyen Gül, Ermenistan açılımı sürecinin sıkıntıya girmesi ardından yeni haritayı açıkladı: Zor meselelerin çözümü bazen sessiz diplomasidir.

Kalabalık bir işadamı heyetiyle önceki akşam Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ne giden Cumhurbaşkanı Gül beraberindeki gazetecilere gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Balyoz Darbe Planı iddialarına ilişkin bir soru üzerine 'Bir hukuk devletinde olacak şeyler değil. Balyoz ciddi bir konu. Ciddi gerçekten' dedi.  

Akşam gazetesinde yer alan habere göre Gül, 'Ergenekon ve Balyoz gibi önemli davalar var. Hadiseleri olağanüstü buluyor musunuz?' şeklindeki soruyu,  şöyle yanıtladı: 'Türkiye şeffaflaşıyor. İlk defa bütün bunlara 'normalleşme süreci' diyen benim. İlk defa 'Türkiye şeffaflaşıyor' diyen benim. Tabii ki bunların içinde hukuk devletine yakışmayan şeyler var. Savcılar, mahkemeler, mevcut hukuk bunlara bakıyor.'


Alacak, kenara koyacak o kadar

Cumhurbaşkanı Gül 'özel yetkili savcılara' ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı: 'Bu mahkemeler, eski DGM'lerdir. Bu savcılar, özel yetkili savcılar. Normal savcılardan farklı özel yetkileri var. Bu tip konuları didik didik edecek. Her kurum kendi içerisinde yanlış yapanı ayıracak. Çok açık. Büyük kurumların içerisinde tabii ki yanlış yapanlar olabilir, olacaktır. Alacak kenara koyacak o kadar.

'Çankaya Köşkü'ndeki zirvenin yargıya müdahale tartışması' başlattığının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Gül şunları söyledi: 'Normal hukuki sürece kim ne yapabilir ki? Türkiye'de mahkemelere hiç kimse bir şey diyemez. Bir gün önce de toplayabilirdim. O zaman daha çok olağanüstü diyecektiniz. Bizim her yaptığımız hareketin neticesini düşünmemiz lazım. Gayet güzel bir değerlendirme oldu.  Başbakan, Genelkurmay Başkanı. Ben tavsiyelerimi yaptım. Parti liderleri de 'Çok iyi yaptınız' dedi.'


Kimse bu Meclis'i önemsiz göremez

Cumhurbaşkanı Gül gazetecilerin 'Sizin 'Türkiye yeni bir anayasa fırsatını kaçırdı' şeklinde açıklamanız oldu' demesi üzerine 'Öyle bir şey demedim. Farklı yorumlandı. TBMM her zaman gündemine hakimdir. Çok kıymetli Meclistir. Kimse bu Meclis'i küçük göremez, önemsiz göremez' dedi.

Deniz Baykal'la yaptığı görüşmeye ilişkin soruyu şöyle yanıtladı: 'Anayasa ve Yargı Reformu konusunda Baykal bana karşı olduğunu söyledi. Kategorik olarak karşılar. Yeni Meclis'e bırakılması gerektiğini düşünüyorlar. Yüksek yargı temsilcilerinin ise çeşitli kaygıları var. Onları da hükümetle paylaştım.'


Mesele ölmüş falan değil

Cumhurbaşkanı Gül, Ermenistan açılımı ve protokollerin sıkıntıya girmesi konusundaki sorulara şu yanıtı verdi:  'Parlamentoların bu işlere karışmaları tarihe saygısızlık. Geçen yıl Dışişleri Bakanı olarak ABD'ye gittim. Yine böyle tartışmalıydı. Bu komitede konuşma yaptım. Anlattım, anlattım. Bana bir bayan kongre üyesi dedi ki; 'Mr. Gül niye kendini yoruyorsun. Bunu kabul edin gidin. Türkiye'ye dönünce 'Amerikalılar Kızılderilileri yok ettiler' diye bir kararı Meclisinizden geçirirsiniz bu iş biter.' Yaklaşımları böyle. Namuslu bir tarihçi bir şey söyler, kabul eder ya da etmezsiniz, ama bir bilim adamı olduğu için saygı duyarsanız. Karşı çıkanlara tek tek sordum; 'Bu olay nerde ne zaman olmuştu ?' diye. Hiçbiri bir şey söyleyemedi. Buna tepkiliyiz.

Obama geldiğinde konuştuk. Bu olayların olduğu zaman Balkanlar'dan kırıla kırıla gelen milyonlarca göçmen var. Drina Köprüsü'nü okuyun, orada geri çekilmenin acısını görün. Çok üzücü ve trajik olayları hep beraber yaşadık. Birçok yerde, Kayseri'de mesela, camiler nasıl basılmış vs. bunlar karşılıklı çekilen acılar. Keşke olmasaydı. Ama bunu eğer bir devletin planlı bir soykırımı şeklinde söylenirse kabul etmemiz mümkün değil.

'Tarih komisyonu' büyük bir meydan okumadır aslında.  Bu konuyla ilgili biz ısrarlı çalışmalara devam edeceğiz. Ölmüş falan değil. Zor meselelerin çözümü de bazen sessiz diplomasidir. Önemli olan kararlı ve sessiz diplomasiyle devam etmektir.'

Cumhurbaşkanı, Kongo ziyaretine ilişkin olarak da şunları söyledi: 'Afrika'ya insanlığa karşı sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum. Büyük ülke böyledir. Karnım doysun diyorsan sadece o küçük ülkelerin yapacağı şeydir. Afrika'ya yapılanlar aslında insanlığın yüz karasıdır.'


Dünyanın Afrika'ya borcu var

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ne yaptığı ziyaretin ikinci gününde Cumhurbaşkanı Joseph Kabila tarafından resmi törenle karşılandı.  Görüşmelerin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Gül, sözlerine 'Türk halkının Kongo halkına selamlarını iletiyorum'' diyerek başladı. Türkiye'den Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ne ilk kez cumhurbaşkanı düzeyinde bir ziyaret gerçekleştiğini ifade eden Gül, ziyaretin iki ülke ilişkilerinde yeni sayfalar açacağına dair inancını dile getirdi.

Türkiye'nin Afrika ile ilişkilere büyük önem verdiğinin altını çizen Gül, ''Türkiye'nin Afrika açılımı devam ediyor. Kongo ile ilişkilerimizi güçlendirmek istiyoruz'' dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin, Kinşasa'da 34 yıldır daimi büyükelçiliği bulunduğuna dikkati çekerek, bunun da ilişkilere verilen önemi gösterdiğini kaydetti. Gül  'Türkiye, dünyanın Afrika'ya karşı borcu olduğuna inanıyor'' dedi. Kongo Demokratik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Kabila da,  Türkiye'nin Afrika açılımını desteklediklerini kaydetti.


Açılım süreci devam edecek

Geçen yıl Kenya ve Tanzanya'ya gittiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 'Afrika'ya kuvvetli bir açılım yapmıştık. Şimdi de Orta ve Batı Afrika'ya gelmiş olduk. Türkiye'nin Afrika'ya ilgisini zaten takip ediyorsunuz. Afrika'nın meseleleriyle daha insani duygularla, sorumluluk duygusuyla ilgileniyoruz. Karşılık beklemeden yapıyoruz' dedi.

Türkiye'nin geçen 6 yıl içinde bütün Afrika ülkelerinde kredibilitesinin yükseldiğini belirterek şöyle konuştu: Güvenlik Konseyi'nde birisi hariç hepsi bizi destekledi. Bu sadece Türkiye'nin bütün buralardaki itibarı ve Türkiye'nin açıkçası esen rüzgarı neticesinde oldu.

Sadece insani duygularla hiçbir şey beklemeden devlete ve sivil toplum ile ortaklaşa yaptığı karşılıksız yatırımlar 1,5 milyar dolar civarında. Bu tüm dünyanın da dikkatini çekmiştir. Herkes Türkiye'nin kuruluşlarıyla, onlarla yardımlarımızı yapalım diye Türkiye'ye müracaat ediyor. Bizde sömürgecilik geleneği olmadığı için Türkiye'nin temiz niyetlerini hepsi görmüştür. Bu çalışmalarımız devam ederken mevcut Afrika büyükelçiliklerimize on yeni büyükelçilik açarak açılımımızı güçlendiriyoruz.