T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimin ardından ilk kez TİM genel kurulunda bir araya geldi. Erdoğan ve Kılıçdaroğlu, programın başında tokalaşarak yerlerini aldı. Kılıçdaroğlu kendisini dinlemeden salondan ayrılan Erdoğan'a "Beni dinlemeden gitmek var mı" diye sitemde bulundu.
Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM9 18. Olağan Genel Kurulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu bir araya getirdi. Salona önce Kılıçdaroğlu girdi. Daha sonra Başbakan Erdoğan salona giriş yaptı. 12 Haziran seçimlerinin ardından ilk kez birlikte görüntülenen Erdoğan ve Kılıçdaroğlu, program öncesi tokalaşarak protokoldeki yerlerini aldı.
Erdoğan: Motoru tekleyen bu arabayı bırakalımBaşbakan Erdoğan, tatil sonrası ilk konuşmasında yeni anayasa çağrısını yineledi: "Herkese çağrıda bulunuyorum. Gelin en geniş uzlaşmayla yeni anayasayı hazırlayalım."
Erdoğan şunları söyledi: "'Bugünlerde yaşanan tartışmalar da bir kez daha göstermiştir ki Türkiye, yeni bir anayasaya, yasalarında da çok ciddi bir reforma artık her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır.
Muhalefete, STK'lara ve medyaya sesleniyorum. Gelin ön şartsız olarak özgürce konuşalım, tartışalım. Herkese çağrıda bulunuyorum. Gelin en geniş uzlaşmayla yeni anayasayı hazırlayalım.
Türkiye olarak en temel sorunlarımızdan biri olan anayasamızı tamamen kendi irademizle, sivil kuruluşlar eliyle yapabileceğimizi dosta düşmana gösterelim.
Kaportası yamulmuş, motoru tekleyen bu arabayı bırakalım ve sıfır kilometre yepyeni bir araçla yolumuza devam edelim. Kendi ihtiyaçlarımıza göre oluşturacağımız anayasayla nasıl bir atılım göstereceğimizi ben size bırakıyorum."
Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Beni dinlemeden gitmek var mı?18. Olağan Genel Kurulu gerçekleştiren Türkiye İhracatçılar Birliği (TİM), Genel Kurul'da bir konulma yapan Başbakan Erdoğan konuşmasının ardından, "Bir açılışa katılacağını belirterek" salondan ayrıldı. Onun konuşmasından sonra kürsüye CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu geldi. Kılıçdaroğlu, "Başbakan konuşmasından demokrasiden söz etti. Ancak, muhalefet liderinin konuşmasını dinlemeden gitmek var mı?" diye sordu.
İşte Kılıçdaoğlu'nun konuşmasından satırbaşları...
Hukukun üstünlüğünden söz ettik güzel bir şey. Demokrasiden bahseden birinin muhalefet liderini dinlemesi gerekiyor muydu, gerekmiyor muydu? Hangi demokrasi bu. Hangi demokraside anamuhalefet liderini dinlemeden gitmek var?
Karşıt görüşleri dinlemeyip propaganda yapıp kalkıp gidiyorsak bunun altına çizmek gerekir. Muhalaefet önemli diyr ben de biliyorum muhalafetin önemli olduğunu... Konuşacağım ama konuşmanın gereğini yapmayacağım olmaz.
Demokrasi söyleminizin inandırıcı olması için anamuhalefet liderini dinlemeniz gerekmez mi?
'Hep seçimden sonraya bırakıldı'TBMM Türkiye'nin büyümesi için her türlü mücadeleyi verir. O mücadeleyi vermek bir siyasi iradeyi değil, her yurt severin görevidir. Seçim öncesi alınması gerek kararlar hep seçimden sonraya bırakıldı.
Bağımsız özerk kuruluşlar sıcak seçim gündemi onlara yansımasın diye kuruldular. O kurumlar karar almadılar. Bu da bu kurumların bizim anladığımız şekilde özerk olmadıklarını gördük.
Sayın Başkan güzel bir şey söyledi. Düşlediği Türkiye'yi anlattı. Üreten bir Türkiye istediğini söyledi. İhracat yapmamız söyledi. Neden kimse ithalattan bahsetmiyor.
'Düşünmem lazım'Yeni düşlediğimiz ülkede sıcak paraya teslim olan değil. Hepimiz üreten bir ülke istiyor. Bir ülkede vatandaşın borcu gelirinden hızlı artıyorsa bunu düşünmemiz lazım.
Real sektörün döviz pozisyonuna bakıyoruz. Son bir yılda artarak 100 milyar doları artmış.
İthalata rakamları konuşulmadı. Dış açık 20 milyar dolardan 48 milyar dolara çıktı. Enerjiyi soyutlayarak veriyorum bu rakamları. Sanayi üretimindeki artış. 2010 yılında yüzde 13. Ara malı ithalatında yüzde 33 (enerji hariç) o zaman Türkiye üretmiyor demektir. İhracat performansımız iyi güzelde. 2009 da dünya ticaretin Türkiye’nin payı binde 82 2010 yılında binde 78'e gerlemiş. Gerçekleri görmemiz lazım.
Karamsar tablo çizmiyorum ama sağlıklı düşünerek hareket etmemiz gerekiyor. Kıyaslarken 1940'larda böyleydi şimdi böyle demek gerekiyor. Bizimle birlikte yol çıkan ülekere bakmamız lazım. Asıl başarı onların önünde olmamızdır."